2. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

4 Mart 1915 Seddülbahir Çıkarması ve Bigalı Mehmet Çavuş

Written by ÇSATT

İslam Özdemir / Çanakkale Savaşları Araştırmacısı – Yazar

2007-Ocak sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Türk milletinin kendisini esarete mahkûm etmek isteyen güçlere karşı topyekûn bir ölüm kalım mücadelesi verdiği ve dünyayı dize getirdiği destansı bir olaydır 1915 Çanakkale muharebeleri. Her anı Mehmetçiğin insanüstü bir gayretle göstermiş olduğu fedakârlık ve yiğitlik sahneleri ile dolu olan bu savunma savaşı, tarihe ve bu milletin kalbine pek çok kahramanın adını kazımıştır. Türk ulusuna milli mücadeleye giden yolu açan ve cumhuriyet kitabının önsözü olarak kabul edilen bu büyük zaferin en önemli simalarından biri de hiç şüphesiz Bigalı Mehmet Çavuş’tur. O’nun Seddülbahir’de takımıyla destanlar yazdığı anlar 1915 yılının mart ayının ilk günlerine rastlar.

İngiliz ve Fransızlar, Almanya karsısında zor durumda olan müttefikleri Rusya’ya yardım etmek ve ittifak devletleri safında harbe giren Osmanlı devletini devre dışı bırakarak savaşa kısa yoldan son vermek düşüncesiyle Çanakkale Harekatı’nı başlattılar. İngiliz ve Fransız donanması 19 Şubat 1915 günü boğaz ağzında ki Türk tabyalarına karşı düzenlendiği saldırıda başarısız olur. 25 Şubat 1915 günü yapılan ikinci bir saldırıda Çanakkale Boğazı’nın dış savunma mekanizmasını devre dışı bırakarak orta tahkimata yönelen ve mayın hatlarını taciz etmeye başlayan Birleşik Filo’nun susturduğu bu istihkâmlarda tahrip işlemini tamamlamak amacıyla donanmanın ateş desteğinde her iki kıyıya tahrip müfrezelerinin çıkarılması uygun görülür.

4 Mart 1915 gününe dek düzenlediği saldırılarda bir türlü istediği sonucu elde edemeyen düşman, havanında iyi gitmesini fırsat bilerek boğaz ağzında ki Seddülbahir, Kumkale, Ertuğrul ve Orhaniye istihkâmlarında yapmayı planladığı tahrip işlemini bu tarihte gerçekleştirmeye karar verir. Yapılacak saldırı sırasında Seddülbahir’e Ocean ve Majestic savaş gemilerinin ateş desteğinde Binbaşı Balmer komutasında dört ağır makineli tüfekle takviye edilmiş bir deniz piyade bölüğünü ve Yüzbaşı Fredrik komutasında ki tahrip ölçme ve kıyı müfrezesini çıkarmayı planlayan düşmana karşı Morto Koyu çevresinde Albay Halil Sami Bey komutasında ki 9. Tümene bağlı olan 26. Alay III. Tabur, Seddülbahir Tabyası ve tekke burnu çevresinde ise Bigalı Mehmet Çavuş’un görev yaptığı ve aynı tümene mensup olan 27 Alay III. Tabur savunmada bulunacaktır. Müttefiklerin mağlubiyetle sonuçlanan büyük deniz harekâtının ardından 25 Nisan 1915 tarihinde başlayan Seddülbahir ve Arıburnu çıkarmaları sırasında kendilerinden çok üstün sayıdaki düşman birliklerine karsı kahramanca mücadele eden ve direnişin kaderini değiştiren bu iki tabur büyük kara harekâtı öncesi düşmana karşı ilk sınavını böylelikle 4 Mart 1915 günü verecektir. Bu ağır makineli tüfek takımı ve bir obüs bataryasıyla takviye edilen bu birlikler yaşanılan fırtına öncesi sessizlikte büyük bir sabırla vatan nöbetini beklemektedir.

4 Mart 1915 Seddülbahir Çıkarması

4 Mart 1915 Perşembe günü öğleden sonra Seddülbahir açıklarına demirleyen H.M.S. Ocean ve Morto Koyu’na demirli bulunan H.M.S. Majestic savaş gemilerinin ateş desteğinde Morto Kuyu’na çıkmaya başlayan düşman birlikleri Seddülbahir Tabyası’yla köy arasında ki mevkiye ulaştıkları sırada karşılaştıkları şiddetli direniş sebebiyle bir müddet güvenli bir mevkiye çekilmek zorunda kalır. savaş gemilerinin Türk mevzilerine yaptığı ikinci bir bombardımanın ardından ilerleyebilen müfrezeler, köye girdikleri sırada bu sefer de bölgede ki bir bataryanın yan ateşine tutulur. Tüm şiddetiyle devam eden Türk direnişi karşısında ilerlemenin mümkün olmadığını gören Binbaşı Balmer’in, 200 kişilik takviye kuvvet isteklerine Tümamiral John de Robeck olumsuz yanıt verir.

Aksam saatlerinde Türk birlikleri tarafından yapılan süngü hücumu sonrası ilerlemenin mümkün olmadığını bir kez daha anlayan düşman, amacına ulaşamadan geri çekilmek zorunda kalır. Gün boyu sürüp giden çarpışmalar sırasında Seddülbahir Kalesi’nde takımıyla birlikte kahramanca savaşan Bigalı Mehmet Çavuş, tüfeğinin mekanizmasının bozulması sebebiyle yakınında ki istihkam küreğine sarılarak düşmana saldırmaya devam eder ve muharebe sırasında başından yaralanır.

Osmanlı Genel Karargahı İstihbarat Şubesi’nin yayınladığı günlük savaş raporlarında bu olay şöyle kaydedilmiştir.

4 Mart 1915 ‘te Muarız (Saroz) Körfezi’nde dolaşan zırhlılar saat 04:15’te Semadirek istikametine geri dönmüşlerdir. düşman saat 14:452te beş zırhlı, yedi torpido ile Seddülbahir’i şiddetli bombardıman ederek sahile yaklaşan bir zırhlının çanaklığında ki mitralyözler ateşi himayesinde askerle dolu üç büyük sandalı Seddülbahir İskelesi’ne yanaştırarak sahile altmış kadar asker çıkarmıştır. burada ki obüs bataryasının ateşi ve bilhassa 27. alay 10. bölük çavuşlarından Mustafa Oğlu Mehmed’in komutasında ve Seddülbahir kalesi içinde yarım takım askerimizin süngü hücumuyla düşman püskürtülmüştür. Mehmed Çavuş mekanizması bozulan tüfeğinin işe yaramadığım görünce kaya parçaları atarak süngüsüyle düşmana saldırmış bütün erlere örnek olmuştur. Dört Şehit on dört yaralımız vardır.

Mehmed Çavuş, bu yiğitçe hareketinden dolayı başta Maydos (Eceabat) Mıntıkası Kumandanı Yarbay Mustafa Kemal Bey olmak üzere herkesin takdir ve muhabbetini kazanmıştı. Memleketi Biga’da bulunduğu sırada o gün yaşadıklarını, savaştan yıllar sonra Türk Tarih Kurumu Başkanı sıfatıyla Atatürk’ün Arıburnu Muharebeleri Raporunu yayınlayacak olan Uluğ İğdemir’e şöyle anlatır.

“Ben mangamla nöbette idim. Düşman gemileri sahili şiddetle bombardıman ettikten sonra çıkarma yapmaya başladılar. Bu arada gizlendiğimiz yerden çıkarak yere yattık ve düşmana ateşe başladık. Düşmanda yere yatarak bize ateş ediyordu. Birbirimize çok yakındık. Bir ara benim tüfeğin mekanizması işlemez oldu. Hırsımdan tüfeği attım. bunu gören bir düşman neferi ayağa kalkarak bana ateş etmeye başladı. Hemen istihkam küreğini çekerek üzerine atladım. kaç kişiye vurduğumu hatırlamıyorum. Gözümü açtığım zaman kendimi sıhhiye çadırında buldum.”

Muharebenin ardından Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığına gönderdiği raporunda Bigalı Mehmed Çavuş’un bu kahraman davranışından dolayı  ödüllendirilmesini isteyen Yarbay Mustafa Kemal Bey gibi bu olayı duyan pek çok kişi de ona olan minnet borcunu ödemek için adete seferber olur.

Müdafaa-i Milliye Dergisi Başyazarı Mehmed Zeki Bey, Mehmed Çavuş’u 10 Osmanlı lirasıyla mükafatlandırarak; parayı, kendisine ulaştırmak için Harbiye Nezareti’ne gönderir.

Harbiye Nezareti bu örnek davranışın gazetelerde yayınlanması için Matbuat Müdürlüğüne 1 1 Mart 1915 tarihli aşağıda ki yazıyı gönderir.

“Düşman donanmasının Seddülbahir ve Kumkale’ye yapmış olduğu taarruzlar esnasında milli tarihimizin gurur ve övünç sayfalarına yeni bir yiğitlik sayfası ekleyen Mustafa oğlu Mehmed Çavuş gibi bir kahramana karşı vatanını milletini seven herkes gibi duyduğu şükran hislerini bizzat göstermek emeliyle Mehmed Çavuş’a hediye olarak verilemek üzere Müdafaa-i Milliye Dergisi Baş Yazarı Mehmed Zeki Bey tarafından 10 Osmanlı lirası bağışlanmış ve bu para kendisine verilmek üzere komutanlığa gönderilmiştir. Mehmed Zeki Bey’in bu konuda göstermiş olduğu gayret ve kadirşinaslığı taktir ve teşekkür etmek için bu durumun gazetelerle neşr ve ilan edilmesi arz olunur.”

Mehmed Çavuş’a, Kayserililer tarafından onun iman dolu göğsüne takılmak üzere altın bir saat hediye edilir. Devrin Osmanlı Padişahı Sultan Mehmed Reşat Han tarafından Gümüş İmtiyaz Harp Madalyası’na layık görülerek madalya ile ödüllendirilir. Ancak bu madalyaya ait berat yazılırken yapılan bir hatadan dolayı berat ikinci defa yazılmak mecburiyetinde kalınmıştır. Mehmed Reşadın, bu yanlışlığın düzeltilerek yeniden berat yazılmasını emreden iradesi şöyledir.

27. Alay’ın 3. Taburu’nun 10. Bölüğü’nün 10. Mangasında çavuş Bigalı Mehmed bin Mustafa’ya 9 Nisan 1915 tarihli irade ile verilen Gümüş Muharebe İmtiyaz Madalyası’nın beratında Mehmed Çavuş’un alay ve bölüğünün yanlış gösterildiği anlaşıldığından bu yanlışlık düzeltilerek yeniden berat yazılması için Divan-ı Hümayun’a izin verilmiştir.

25 Nisan 1915 kara harekatının küçük bir provası niteliğinde ki bu çarpışmalarda Seddülbahir ve Kumkale Tabyalarında ki topları tahrip etmek için karaya çıkan düşman müfrezelerine karşı canla başla mücadele eden Türk birliklerinin her iki kıyıda verdiği toplam zayiat 16 şehit ve 45 yaralıdan ibarettir.

Gün boyu sürüp giden muharebeler sonrası yenilerek geri çekilmek zorunda kalan düşmanın kayıpları ise toplam 20 ölü, 25 yaralı ve 3 kayıptan ibarettir.6

4 Mart 1915 Seddülbahir Muharebesinde yaptığı vatan savunmasıyla tarihe geçen ve Çanakkale Muharebelerinin en önemli mihenk taşlarından biri olan Bigalı Mehmed Çavuş, savaştan sonra döndüğü köyünde ömrünün sonuna dek zor hayat koşullarıyla mücadele etmeye devam eder. 3 Şubat 1964 tarihinde rahatsızlanarak ebedi aleme göç eden bu büyük insanın kabri Biga’ya bağlı Bahçeköy’dedir.


About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment