Ey bir zaman ölü yurdu dirilten kız! Ey Jandark!
Ey müstevlî korsanların eliyle
Ateşlere yanan müncî! Bugün bak ne büyük fark,
Katillerin milletinle el ele!…
Fransa’ya bir destan kazandıran Napolyon!
Sent Elen’in ey muazzam sürgünü!
Fransızlar unuttular artık kimdir Velington.
Envalid’den uzan, seyret bu günü.
Moskova’nın yangınında yüreğini ısıtan
O kahraman askerinin evladı
Vücûduyla Avrupa’nın çehresini karartan
Vahşilerin kan lekeli eteğine sarıldı…
Yavuz Selim oğlu büyük Türk hâkânı Süleyman!
Uzat biraz cennetinden başını
Şarlken’in ordusunun arkasında, bugün hüsran
İle yanan gözlerinin yaşını
Akıtarak sürüklenen Fıransuva! Senin de
Başın azıcık mezarından uzansın.
Birinizin içi yansın bu küfrânın önünde,
Birinizin nazarları utansın…
Milletlerin tarihine biz yabancı değiliz,
Biliriz ki minnettarlık genç ölür!
Zararı yok, âcizlere destek olan elimiz
Düşmanlara bir pençedir, bilekleri bükülür…
Ey düşmanlar! Hırsınızla rûhunuzu bileyin,
Toplarınız saçsın ateş ve demir;
Onlar bizi kızıştırır… Yalnız şunu belleyin:
Çanakkale Sivastopol değildir!
İstanbul’un kilidini kurcalayan elleri
Kırmak için bekliyoruz, geliniz;
Türk’ün azmi bir süngüdür, başınızı ileri
Uzattıkça ona çarpıp deliniz!
Beş bin yıllık ırkın oğlu, korkusuz bir milletiz;
Her hücûma gerilidir göğsümüz.
Düşmanlara el uzatan ölüye can veren biz
Canımıza kast edene affetmeyen ölümüz!…
KAYNAKÇA
- İsimsiz, ‘Çanakkale Güllelenirken’, Türk Yurdu, Y. 4, C. 8, S. 2, 19 Mart 1331, s. 17-18.
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.