15. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Çanakkale’den Yahudi Devletine Giden Yol; Zion Katır Birliği

Written by ÇSATT

Metehan Yurt / Coğrafya Bölümü

2014-Aralık sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.

İyi okumalar…

Çanakkale Muharebeleri ’ne birçok millet katılmış ve savaşın seyrini değiştirmek için bütün hamleler yapılmıştır. Sadece donanmayla başarılı olabileceklerini düşünen müttefikler 25 Nisan günü başlayan kara çıkartmalarında kahraman askerlerimizin cansiparâne mücadelesiyle karşılaşmışlardır. O dönemde Osmanlı toprağı olan Filistin’de yurt edinmek için İngilizlerin yanında sembolik de olsa savaşa katılan Zion Mule Corps (Siyon Katır Birliği)birliği de bu cephe içinde kendine yer bulmuştur.

Çanakkale Muharebeleri hem bölgesel hem de evrensel sınırların değişmesinde, yeni siyasi oluşumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Hem Balkan hem Kafkasya hem de Ortadoğu’daki gelişmelere etkisi göz ardı edilemez. İsrail Devleti’nin kuruluşuna varan siyasal ve hukuksal gelişmeler içinde çok önemli yeri olan ve Musevi ulusuna, Filistin’de bir yurt verilmesi ifadesinin ilk kez yazılı olarak yer aldığı 1917 Balfour Bildirgesi ile olan yakın ilişkisi buna en büyük örnektir.

Filistin’de yaşayan Yahudiler Osmanlı Hükümeti’ne karşı hareketlerde bulunuyor ve İngilizlere bilgi sızdırıyorlardı. Osmanlı Hükümeti bu duruma karşılık olarak Yahudileri Mısır’a göçe zorladı. Mafruza ve Gabari kampları Filistin’den kaçan binlerce Yahudi için bir sığınma yeri olmuştu. Mafruza ve Gabari kampları her gün Filistin’den gelen yeni göçmenleri almaktaydı. Dönemin Yahudi aydınlarından Vlamidir Jabotinsky Birinci Dünya Savaşı’nda sadece Yahudiler tarafından kurulacak silahlı bir birliğin, İngilizlerin yanında savaşa katılmasını, bunun başta İngiliz kamuoyu olmak üzere Avrupa devletlerinin çoğunda sempati uyandıracağından Siyonizm davasında büyük destek olacağını savunmaktadır.

Siyon Katır Birliği’nin oluşmasına emek veren bir diğer isim de Joseph Trumpeldor’dur ve Jabotinsky gibi o da Musevi bir aileye mensuptur.

Rusya’da doğmuş ve eğitimini Rusya’da sürdürmüştür. 1904-1905 yılları arasında yaşanan Japon-Rus savaşına katılmış olup savaşta sol kolunu kaybetmiştir. Bunun üzerine Joseph Trumpeldor’a Çar’ın en büyük şeref madalyası verilmiştir.

Siyonizm’e gönül vermiş bu iki isim Yahudi Birliği kurulmasını gündeme getirmeye karar verdiler ve 3 Mart 1915’te aralarında Yahudi bankacı, doktor, işadamlarının da olduğu 200 kişiden oluşan bir grupla, Mafruza kampında yapılan toplantıyı yönettiler. Toplantının bitiminde oy çokluğuyla İngiltere ordusu bünyesinde gönüllü Yahudilerden oluşan silahlı bir birlik kurup savaşa dâhil olmak için İngiliz askeri yetkililerine başvurma kararı aldılar. İleriki dönemlerde İsrail tarihinde önemli görevler üstlenecek olan David Ben Gurion, David Ben Zvi gibi isimler, kararın oy çokluğuyla kabul edilmesine rağmen buna karşı çıktılar. Bu durumun Filistin’de bulunan Yahudilere yönelik baskıların kat be kat artacağını öne sürüyorlardı.

Bu kararın doğrultusunda belirlenen delegeler Kahire’de bulunan İçişleri Bakanı Ronald Graham ile görüştü. Graham, bu fikri memnuniyetle karşılamış ancak yetkisi olmadığını belirtmiştir. Delegeler sonrasında Mısır’da bulunan İngiliz kuvvetlerinin komutanı General Maxwel’in yanına gitmişlerdir.

Mısır Seferi Kuvvetler Komutanı General John Maxwell’in, Albay Watson ile birlikte Seddülbahir’de parçalanmış topların yanında çekildiği bir resim. Kasım 1915

Maxwel kurulacak birliğin Filistin’de kullanılmasına karşıydı:

“Filistin’e saldırı hakkında hiçbir şey duymadım. Böyle bir saldırının hazırlandığı konusunda şüphelerim var. İngiliz ordusuna kabul edilmiş yabancı askerlerin düzenlemeleri konusunda yetkim yok. Yalnızca bir önerim olabilir. Türk cephesinin başka bir sektöründe gençlerimizin kendileri bir katır birliği oluşturabilir. Bundan daha fazlasını yapamam.”

İngiliz yetkililer ‘şartlı’ bir evet kararı vermiştir. Yahudi gönüllüler en çok Kanal Cephesi’nde çarpışmak istiyorlardı lâkin onlar Gelibolu Cephesi’nde görev yapacaklardı. Görevleri ise cepheye katırlar aracılığıyla mühimmat taşımak olacaktı.

Bu şartlar başta moral bozucu olmakla birlikte kabul edilir. ”Türkleri paramparça edeceğiz.” der. Trumpeldor. “Hangi cepheden başlanacağını bir taktik sorunudur. Her cephe Sion’a götürecektir.”

Sion Katır Birliği (Zion Mule Corps-ZMC)’nin başındaki isim, İngiliz ordusunda bulunan İrlanda asıllı Albay John Henry Patterson

Tarihin sayfalarına Siyon Katırlı Birliği ( Zion Mule Corps-ZMC) adıyla geçecek yaklaşık 700 kişilik birliğin başındaki isim İngiliz ordusunda bulunan İrlanda asıllı Albay John Henry Patterson, yardımcısı ise Binbaşı rütbesiyle Trumpeldor’dur.

John Henry Patterson, 10 Kasım 1867 tarihinde İrlanda’da doğdu. Hindistan’a Third Dragoon Guards Birliği ile gitti. İngiltere’ye 1895 yılında geri döndü. Bu tarihten iki yıl sonra ordudan ayrıldı. 1899 yılında Boer Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Patterson’u ödüllendirmişti. Ordudan 1911 yılında tekrardan ayrılmıştır.

NEDEN PATTERSON?

İngiltere, Hindistan, Amerika ve güney Afrika’da pratik askerlik tecrübeleri yaşamış bir askerdir. Doğuda ve Batıda olmak üzere bazı süvari ve topçu birliklerini yakından inceleme fırsatı bulmuştur. Amerika’daki Süvari birliklerinin Yellowstone Park’ındaki askeri tatbikatları sırasında yarı bir evcil ayının onu kovalaması hayatın koşusu olarak hatıralarının arasında yer alır.

Patterson, geçmişteki büyük önderlerin mücadelelerini ve askeri tarihi araştırmıştır. Savaşlara yönelik konulara yoğun bir ilgi duymuştur. Bunun yanı sıra Siyonizme ve Yahudi kültürüne aşina bir isimdir.

Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle orduya tekrar katılmıştır. İlk görev yeri Fransa olmakla beraber daha sonrasında Mısır olmuştur. Burada yeni kurulmuş olan Siyon Katır Birliği’nin Komutanlığı’na atanmıştır.

Maxvell’in kendisini atamasına bir hayli şaşırmış görünüyordu:

“Generalin beni seçmiş olması çok tuhaftı, Yahudi tarihi hakkında bilgim ve Yahudi ırkına duyduğum sempati hakkında hiçbir şey bilmiyordu çünkü. Küçük bir çocukken Yaşua, Yoab, Gideon ve Yudas Makkabeus gibi Yahudi komutanlarının parlak zaferlerini yutarcasına okurken, daha küçük ölçekte de olsa İsrail’in çocuklarına bizzat kendim şefli edeceğim bir günün geleceğini ummazdım elbette!” 

SİYON KATIR BİRLİĞİ’NİN MISIR’DAN ÇANAKKALE CEPHESİ’NE SEVKİ VE FAALİYETLERİ

Siyon Katır Birliği bir aylık kısa zaman diliminde Mısır’da yoğun bir eğitim aldı. Ardından 17 Nisan 1915 tarihinde Hymettus ve Anglo-Egyptian adındaki iki gemiyle Mısır’dan büyük bir törenle ayrılır.

Sion Katır Birliği’nin 17 Nisan 1915’te Mısır’dan ayrıldıkları gemi. Anglo-Egyptian

Törende duygu yüklü konuşmalar ve dualar yer alır. Baş haham La Pergola, Albay Petterson’u Yahudilerin ünlü çıkış efsanesini yeniden yaşatacak, İsrailoğulları’nı Mısır’dan Filistin’e ulaştıracak ikinci bir Musa Peygamber olarak ilan etmiştir. Patterson, Birliğe yaptığı ilk konuşmada cepheye mühimmat taşıyan askerin, cephede çarpışan kadar cesur olduğunu belirtmiştir.

Gelibolu Yarımadası’nda 9,5 ay sürecek olan kanlı çarpışmalar 25 Nisan 1915 tarihinde başlamıştır. Siyon Katır Birliği’nin askerleri ise bu tarihten iki gün sonra Gelibolu topraklarına ayak basmışlardır. Seddülbahir sahillerine çıkan Siyon Katır Birliği İngilizlerin ünlü 29’uncu Tümeni’nin emrine girer. Görev alanı İngilizlerin W Sahili olarak adlandırdıkları Tekke Koyu, Zığındere hattıdır. 29’uncu Tümenin ileri ve geri hatları arasındaki bağlantısı Türklerin olağanüstü direnişi karşısında kopma noktasına gelmiştir. İngilizlerin Gelibolu topraklarından çekildikleri tarih olan 9 Ocak 1916 tarihine kadar Siyon Katır Birliği ön hatlara mühimmat ve su taşır. Savaşan askerin su ihtiyacını karşılamak için İskenderiye’de bulunan firmaların birinde teneke kutular almışlardır. Su ve mühimmat taşımanın yanı sıra cephede sıcak tartışmalara da girmişlerdir.

Asker yakınlarının, İskenderiye’de bulunan Gelibolu’ya doğru yola çıkacak Zion birliklerini ziyaret ederken çekilmiş bir fotoğrafı

Patterson anılarında savaştan ve Türkler hakkında şu şekilde bahsetmektedir:

“Çatışmada yorgunluktan harap düştüğümüz için Türklere birkaç esir verdik. Yiğit düşmanlarımızın ellerine düşen adamlarımıza şefkatli davranacaklarını bilmek bizi rahatlatıyordu. Türkler ve ‘oyun tarzları’ hakkında övücü sözlerden başka bir şey işitmedim. Sadece bir esirimizin sakatlandığını biliyorum ve bu da büyük ihtimalle bir Alman işi olmalı; zira kurban bir Sih idi ve kendisinden hiçbir bilgi almadan ölmüştü. Türk temiz bir sanatçıdır. Bize çok kez nakliye gemilerinin az ötesinde hastane gemisini biraz daha öteye çekersek memnun olacaklarını, diğerlerine ateş açarken hastane gemisini vurmaktan korktuklarını haberini uçurmuşlardı…” diyerek Türklerin savaştaki davranışlarını dile getirmiştir.”

Ön hatlara su ve mühimmat taşıyan Sion Katır Birliği askerleri.

Siyon Katır Birliği askerlerinin savaşa kendi istekleriyle dâhil olmaları Çanakkale Muharebelerinin seyrini değiştirmezken Siyonist hareketin öncüleri olan Musevi liderin amaçlarına ulaşmalarında önemli bir faktör olmuştu. Muharebe esnasında bu birliğin göstermiş olduğu cesaret ve kahramanlık bunun yanı sıra örgütlü bir biçimde hareket etme kabiliyeti İngiltere’nin yanı sıra diğer Batılı ülke basınında da olumlu etki yapmıştır. Bu konuya yönelik Siyon Katır Birliği’ne resmî övgüler yayınlanır. Akdeniz Seferi Kuvvetler Komutanı General Hamilton da bu birliğe başarısından dolayı onur belgesi vermiştir.

Siyon Katır Birliği askerlerinin bir kısmının toplu bir görüntüsü.

TÜRKLERİN YANINDA SAVAŞAN MUSEVİLER

Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı süreçte Osmanlı topraklarının birçok bölgesinde Museviler yaşamaktaydı. Savaşın patlak verdiği dönemde bütün Museviler Osmanlı’ya karşı cephe almamışlardır. Gerek Çanakkale Muharebelerinde gerekse İstiklal mücadelemizde Türk komutanlarının emrinde savaşan Musevi kökenli vatandaşlarımız bulunmaktadır.

Türk Musevilerinin Çanakkale Savaşları ve Mustafa Kemal ile ilgili duyarlılıkları günümüzde de devam etmektedir. Çanakkale’de yaşayan Musevi vatandaşlarımız bazı yıllar, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı haftasına rastlayan cumartesi günü, şehirde tarihi sinagogda toplanmaktadır. O gün Çanakkale’de değil, aslen Çanakkaleli olup da bugün İstanbul ve İzmir’de yaşayan Musevi vatandaşlarda adı “Cumhuriyet’e, Mustafa Kemal ‘e Çanakkale Şehitlerine Şükran Ayini” olan bu özel toplantıya katılmaktadırlar.

BİR İSRAİL MASALININ SONU

Birinci Dünya Savaşı’nın en aktif ve önemli cephelerinden olan Çanakkale Cephesi’nde kıran kırana bir mücadele verilmiş ve birçok milletin kaderi belirlenmiştir.

Patterson anılarında Çanakkale cephesinin öneminde şöyle bahsetmektedir:

“Çanakkale’deki berbat kayıplarımızın ve feci yenilgimizin tamamen sonuçsuz kaldığı zannedilmesin. Oradaki varlığımızla azametli bir Türk Ordusunun alıkoyup neredeyse yok ettik ve bunu yaparak Rus Müttefikimize paha biçilemez bir destek sunmuş olduk. Eğer Gelibolu’da tuttuğumuz Türk ordusunun Enver Paşa’nın Kafkaslardaki büyük hamlesine katılması mümkün olmuş olsaydı Türklerin bu bölgelerde Rusları ezeceğine ve Müttefikimiz için her şeyi kapkara kılacaklarına hiç şüphe yoktu.” diyerek olabilecek durumları anlamıştır.”

Sion katır Birliği askerleri Kudüs içerisinde Musevi vatandaşlarıyla, Aralık 1917.

Siyon Katır Birliği’ndeki gönüllü askerler savaşın sonunda Mısır’a dönerler ve burada tekrardan görev alırlar. 1917 yılının aralık ayında General Allenby komutasındaki kuvvetler tarafından Kudüs işgal edildiği sırada aralarında bu birlik de bulunuyordu. Osmanlı’nın diğer bir cephesi olan Suriye-Filistin cephesinde mücadele eden Royal Fusiliers birliklerinin de içinde bulunduğu Yahudi taburlarının çekirdeğini oluşturmuşlardır. Bu taburlarda görev alan David Ben Gurion, Itz hak Ben-Zvi gibi kişilerde ileride İsrail devletinin başbakanı ve cumhurbaşkanı olacaktır.

Birçok tarihçi tarafından Osmanlı’ya karşı her iki cephede de çarpışan ZMC, modern İsrail ordusunun temeli kabul edilmektedir.

Yahudi birliklerin yaptıkları girişimler meyvesini vermiş ve savaş tüm hırçınlığı ile devam ederken bile milletler açık-kapalı diplomasilerini kendi çıkarlarına göre yürütmüşlerdir. Siyonizm macerası Gelibolu’da farklı bir hal alıp Yahudiler için birçok fırsatı da beraberinde getirmiştir. Bunu da en iyi özetleyen Siyonizm davasının düşünce yapısını oluşturan en önemli isimlerden Jabotinsky’nin sözleridir:

“Eğer biz 2 Kasım 1917’de Balfour Bildirisi ile Filistin’de yurt edinme sözü aldıksa buna ulaşan yol Gelibolu’dan geçmiştir.”  


KAYNAKÇA

  • Grace R.J.K The Obligation of Service: The Jevish Chronicle and The Formation of the Jewish Legion During Word War I, The Florida State University, Collage of Art and Science, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi
  • Patterson, John Henry, Çanakkale Savaşı’nda Siyonistler, Dün Bugün Yarın Yayınları, İstanbul, 2011
  • Tuncoku, Mete, Çanakkale 1915 Buzdağının Altı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,2007
  • Yılmazer, Tuncay, Alçıtepe’den Anafartalar’a Çanakkale Kara Muharebeleri, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,2007

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment