Çanakkale Muharebeleri 19 Şubat 1915 tarihinden itibaren başta Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere, Fransa, Rusya ile akabinde birçok devletin dâhil olduğu ve 9 Ocak 1916 tarihine kadar sürmüş hem karada hem denizde hem de havada gerçekleşen muharebelerden oluşmaktadır. Savaşın amacı Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’un ele geçirilerek boğazların kontrolünün yapılmasıydı. Bununla beraber; Osmanlı Devleti, Kanal Cephesi üzerindeki ilerleyişini durdurarak Çanakkale’ye askeri anlamda yoğunlaşacak ve İngilizler hem bu bölgede bulunan petrol kaynaklarının güvenliğini sağlayacak hem de Çanakkale Boğazı üzerinden Kafkas Cephesi’nde bulunan ve lojistik anlamda zor durumda olan Rusya’ya bir erzak ve askeri anlamda lojistik güvenli bir şekilde destek sağlayacaktı. Bu amaçlar doğrultusunda müttefik kuvvetler 18 Mart 1915 ve bu sürece kadar geçen zaman zarfında Çanakkale Boğazı’nı denizden donanma ile zorlamış fakat boğazda bulunan tabya ve bataryalar nedeniyle başarısız olmuştur. Hemen sonrasında ise 25 Nisan 1915 gününde Gelibolu Yarımadası’nın belirli bölgelerine donanma destekli çıkarmalar yaparak söz konusu tabyaları susturmayı amaçlamış fakat 9 Ocak 1916 tarihine kadar geçirdikleri zaman zarfında tekrar başarısız olarak Gelibolu Yarımadası’nı tahliye etmişlerdir.
Muharebeler esnasında müttefik kuvvetlerin Çanakkale üzerinde kullandığı donanmaya göz atıldığında veya yapılan çıkarmaların yöntemlerine bakıldığında Çanakkale Muharebeleri’nin aynı zamanda Türk askerinin moralini çökertmek ve müttefik askerlerin moralini yükseltmek amacı ile yapılan psikolojik bir savaş olduğu da ortaya çıkmaktadır. Donanmanın bir parçası olan ve adını Truva şehrini fetheden Aka Kralı Agamemnon’dan alan 1906 yapımı H.M.S Agamemnon zırhlısı, 19 Şubat 1807 yılında İngiliz Donanması’nın Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’a ulaşması üzerine aynı tesiri yaratmak için Çanakkale Boğazı’na yönelik yapılan ilk saldırının tarihinin yine 19 Şubat olması, 25 Nisan 1915 tarihinde yapılan kara çıkarmalarında Truva Atı benzetmesi amacı ile bir kömür gemisi olan River Clyde ve içerisine binlerce askerin yerleştirilerek Ertuğrul Sahiline çıkarılması yahut 25 Nisan 1915 kara çıkarmalarında Çanakkale Boğazı’nın Anadolu Yakası’nı bombardımana tutan ve adını Osmanlı Devleti’ne karşı İstanbul’u ilk defa kuşatan Rus komutan Askold’dan alan Askold zırhlısı bunun en büyük örneklerinden sadece bir kaçıdır. Başka bir örnek ise bu makalenin konusu olan 1898 yılında yapılan H.M.S Goliath zırhlısıdır.
Goliath’ın Tarihi
H.M.S Goliath zırhlısı, 1898 yılında İngiltere’nin Gillingham Bölgeleri’nde kurulan Chatham Tersanesi’nde üretilen Canopus sınıfı bir ön-dretnot savaş gemisidir. Diğer gemilerde olduğu gibi bu gemide de bulunan H.M.S (His/Her Majesty’s Ship) ifadesi İngiltere Kralı’na ithafen kullanılan “Majesteleri’nin Gemisi” anlamına gelmektedir. Goliath ismi ise milattan önce 11. Yüzyılda yaşadığına inanılan Kur’an-ı Kerim, Tevrat ve İncil’de adı Calut veya Golyat olarak geçen savaşçı bir devdir. Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 249. ve 251. Ayetlerde adı geçen Calut, Hz. Davud ile savaşır. Savaşı kaybederek Hz. Davut tarafından öldürülen Calut, kâfir bir kavime ait bir devdir. Hz. Davud’un Calut’u öldürmesiyle birlikte Allah’ın Davud’a hükümdarlık bahşettiği söz konusu ayetlerde geçer. Tevrat ve İncil’den oluşan Kitabı Mukaddes 1. Samuel 17. Bölümde ise Calut/Golyot 6 arşın ve bir karış (3 metre) boyunda başına da tunç bir başlık ve elinde büyük bir kılıç bulunan devasa büyüklükte yenilemeyecek güçte bir dev olarak tanımlanmaktadır. Bu sebeplerden yola çıkıldığında, İngilizlerin kendi donanmalarının ne kadar devasa güçlere sahip olduğunu ve yenilemeyecek olduğunu düşündükleri, onlara verdikleri isimlerden ortaya çıkmaktadır.
Goliath’ın Teknik Özellikleri
H.M.S Goliath zırhlısı, İngiltere’nin genel olarak 1895 yıllarında yapımını gerçekleştirdiği “Majestic” sınıfı savaş gemilerinin teknik anlamda geliştirilmiş bir üst versiyonu olan “Canopus” sınıfındandır. Gemi 4 Ocak 1897 yılında İngiltere’nin Chatham tersanesinde yapılmaya başlanmış ve 23 Mart 1898 tarihinde bitirilerek denize indirilmiştir.Gemi, Majestic sınıfı savaş gemilerine oranla gerek motor gerek dış zırh bakımından daha üstündür. Geminin dış zırhı; Majestic sınıfı gemilerdeki Harvey Zırhının %1 oranla daha fazla kron ve alüminyum katılarak hem daha hafif hem daha sert olan 15 cm kalınlığındaki Krupp Zırhlısının eklenmesi ile oluşmuştur. Bu sayede gemi eski serisine göre 2000 ton daha hafiflemiş fakat Alman Marka Krupp Toplarına daha dayanıklı bir hale getirilmiştir. Toplam 13 ton ağırlığında, 120 metre uzunluğunda ve 23 metre genişliğinde olan H.M.S Goliath zırhlısında 13.500 beygir güç üreten 2 adet 3 zamanlı buharlı motor bulunmaktaydı. Krupp zırhının kullanımı ile 2000 ton hafifleyen H.M.S Goliath zırhlısı Majestic sınıfı gemilere oranla 3,7 km daha hızlanmış ve sonuç olarak maksimum 33 km/s hıza ulaşmıştır. Gemi’nin silah anlamında donanımı ise Majestic sınıfı gemiler ile birebirdir. Ön ve arka kısımda 2’li iki adet 30’luk topları bulunan H.M.S Goliath gemisinin sağında ve solunda olmak üzere toplam 12 adet 150mm’lik ve 40 kalibrelik, 10 adet 75mm’lik toplar buna ek olarak torpido botlar gibi küçük zırhlar için tasarlanan 6 adet zırh delici 47mm’lik silahlar bulunmaktaydı. Ayrıca gemide, denizaltıları batırmak için kullanılan 18 inçlik 4 adet torpido alabilen torpido kanalları mevcuttur.
Goliath’ın Birinci Dünya Savaşı Öncesindeki Hizmeti
4 Ocak 1895 tarihinde yapımına başlanan ve 23 Mart 1898 yılında yapımı biten H.M.S Goliath zırhlısı, 27 Mart 1900 tarihinde hizmet sürecine başlayarak İngiltere’nin Çin’de bulunan “Çin Filosu’na” gönderilmiştir. Buraya gelen Goliath zırhlısı, hem bu bölgeyi hem de Hindistan’ın güvenliğini filodaki diğer gemiler ile sağlamıştır. Hong Kong’daki tersane Eylül 1901 ve Nisan 1902 yılları arasında bakımı yapılan Goliath zırhlısı, 1903 yılına kadar Çin’de kalarak Çin Filosu’nda görevini sürdürmüştür. Temmuz 1903 yılında filodan ayrılan Goliath zırhlısı 9 Ekim 1903 tarihinde İngiltere’ye geri dönmüştür. İngiltere’de 2 yıl durduktan sonra Çin Filosu’nda bulunan kardeş gemisi H.M.S Ocean ile yer değiştirilmesi kararlaştırılan Goliath zırhlısı, 9 Mayıs 1905 yılında Çin’e doğru tekrar yola çıkmıştır. Fakat İngiltere ve Japonya’nın Çin ve Kore’deki karşılıklı çıkarlarını korumak ve Rusya’nın Uzakdoğu’daki yayılmacı politikalarını engellemek amacı ile Londra’da 30 Ocak 1902 tarihinde karşılıklı imzaladıkları “İngiliz-Japon İttifakı Antlaşması’nın 1905 yılında yenilenmesi ve uygulamaya koyulması nedeniyle İngiltere’nin Çin’de bulunan kuvvetlerini azaltması gerekmiştir. Bunun sonucu olarak H.M.S Goliath yolculuğu esnasında geri çağrılmıştır. 1907 yılına kadar Akdeniz ve Manş Denizi filolarında görev yapan H.M.S Goliath zırhlısının mürettebat sayısı, Mart 1907 yılında bünyesinde bulundurduğu toplara atış kontrolü özelliğinin de eklenmesi sebebiyle azaltılmıştır. Hizmet dönemi esnasında Goliath zırhlısı 1907 yılında, gemini makine dairesinde bulunan pervaneleri döndürmeye yarayan şaft borusu kırılınca, Malta Adası’na giderek dört aylık bir bakıma girmiştir. Gemi tamiratı bittikten sonra 1909 Nisan ayında İngiltere’de bulunan Nore Filosu’na katılmış, dört yıl burada görev yaptıktan sonra 1913 yılında yine İngiltere’nin güneybatısında bulunan 3. Filoya katılmıştı.
Goliath’ın Birinci Dünya Savaşı Sırasındaki Hizmeti
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte İngiltere’nin kendi güvenliğini korumak için Goliath zırhlısını da Ağustos 1914 tarihinde İngiltere’nin Manş Denizi Filosu’na katılarak Devonport şehrini korumuştur. Ağustos ayı içerisinde İngiltere’nin kıyı şehirlerini korumaya devam eden Goliath zırhlısı İngiltere etrafında daire çizerek, Devonport şehrinden sonra Büyük Filo’ya katılmış ve Loch Ewe şehrini korumuştur. Bugün İskoçya’nın kuzeybatı bölgesinde bulunan Loch Ewe şehrinden sonra Goliath zırhlısı rotasına devam ederek 25 Ağustos 1914 tarihinde Belçika kıyılarına ilerlemiş burada bulunan Ostend şehrine ulaşarak ve burayı Alman savaş gemilerine karşı korumuştur. Ağustos ayı boyunca İngiltere kıyılarında bulunan Goliath zırhlısı 20 Eylül 1914 tarihinde gelen emir üzerine Ortadoğu’ya intikal ederek Basra Körfezi’ne ulaşmış ve Tanzanya, Mozambik, Ruanda üzerine kurulu Alman Doğu Afrikası’na karşı korumak üzere burada bulunan Hindistanlı kafilelere eskortluk etmiştir. Ekim 1914’e kadar bu vazifesini sürdüren Goliath zırhlısı daha sonra kasım ayında Almanya’ya it bir savaş gemisi olan ve Rufiji River’da bulunan hafif kruvazör “SMS Königsberg”e karşı başlatılan bir operasyonda yer almıştır. Kasım ayı boyunca bu operasyonda bulunan Goliath zırhlısı 28-30 Kasım 1914 tarihlerinde ise Tanzanya’nın şehirlerinden birisi olan Darüsselam şehrini bombardımana tutmuştur. Aralık 1914 tarihinde ise Afrika’nın en uç noktası olan bugünkü Güney Afrika Cumhuriyeti’nin bulundurduğu yerde olan Simon’s Kasabası’na giden Goliath zırhlısı iki ay sürecek bakıma girerek Şubat 1915 tarihine kadar burada kalmıştır. Bakım sonrasında ise tekrar Alman Doğu Afrikası’nın bulunduğu yere geri dönen Goliath zırhlısı Mart 1915 tarihine kadar buradaki Rufiji River operasyonlarına katılmıştır.
Gelibolu Muharebeleri
Müttefik kuvvetlerin, Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla 18 Mart 1915 tarihinde gerçekleştirdikleri ve başarısızlıkla sonuçlanan operasyonu nedeniyle ”Goliath Zırhlısı” 25 Mart 1915 tarihinde Gelibolu Harekâtı’na katılmak üzere emir aldı. Gelen emir neticesiyle gemi 1 Nisan 1915 tarihinde Çanakkale’ye doğru yola çıktı. Çanakkale’ye geldikten sonra 25 Nisan 1915 Gelibolu Yarımadası kara çıkarmalarında donanma bakımından destek sağlamak amacıyla görev aldı. Müttefikler 75.000 kişilik bir ordu ile Gelibolu Yarımadası’nın belirli kısımlarına çıkarma yapacaktı. Bu kara çıkarmaların temel amacı, güneyde ve kuzeyde bulunan ve bu bölgelerin en yüksek noktaları olan Alçıtepe ve Conkbayırı-Kocaçimen hattını ele geçirip Kilitbahir Platosu’nda birleşmekti. Bu amaç doğrultusunda yapılan çıkarmalar amfibi olarak adlandırılan donanma destekli kara çıkarmalarıydı.
Güney Muharebeleri
Gelibolu Yarımadası’nın coğrafi özellikleri incelendiğinde, Kilitbahir Platosu’ndan itibaren başlayan kuzey kesiminin engebeli bir araziden, güney kesiminin ise genel olarak düz bir araziden oluştuğu ortaya çıkmaktadır. Bu bölgelerin en büyük yükseltileri güneyde Alçıtepe, kuzeyde ise Conkbayırı-Kocaçimen hattı idi. Müttefik kuvvetler tarafından 25 Nisan 1915 tarihinde yapılan amfibi çıkarmalarda ise denizde bulunan donanmanın yaptığı top atışları Gelibolu Yarımadası’nın kuzeyinde engebeli araziden ötürü çok fayda sağlamasa da, güneyinde düzlük araziden ötürü oldukça fayda sağlamıştır. Çünkü güney kesimin genel olarak düzlük bir araziden ibaret olması, donanmanın yaptığı top atışlarının Türk tarafında yarattığı tesiri daha da arttırıyordu. Bu nedenlerden dolayı, Goliath’ın da dâhil olduğu donanma, 25 Nisan 1915’te gerçekleştirilen kara çıkarmaları ve sonrasındaki gerçekleşen muharebelerde güney bölgesinde, kuzeye nazaran daha aktif olmuştur.
Goliath’ın Gelibolu’daki Hizmeti
Gelibolu Yarımadası’nın güney sahillerinden biri olan ve müttefikler tarafından “Y Sahili” olarak adlandırılan “Pınariçi Koyu” da çıkarma yapılacak koylardan birisiydi. Buraya çıkacak askerlerin donanma tarafından korunması gerekiyordu. Goliath muharebe gemisi ile üç kruvazör bu iş için görevlendirilmiştir. Çıkarmalar sırasında burada sadece atış desteği sunmayan Goliath zırhlısı, aynı zamanda bu bölgede yaralanan askerlerin de tahliyesini gerçekleştirmiştir. Buna ek olarak müttefik kuvvetlerin Alçıtepe’yi ele geçirmek için 28 Nisan 1915 tarihinde gerçekleştirdiği 1. Kirte Muharebesi’nde yer alan Goliath Zırhlısı, muharebe esnasında bulunan diğer savaş gemileri ile birlikte Zığındere üzerinden Türk siperlerine yaptığı top atışları ile karada bulunan birlikleri büyük destek sağlamıştır. Bünyesinde Kaptan Thomas Lawrie Shelford ve 750 kişilik bir mürettebatı barındıran Goliath zırhlısı, Pınariçi Koyu’na yapılan çıkarmalar ve 1. Kirte Muharebesi sonrasında Morto Koyu’na geçti. Genel olarak Fransız kuvvetlerinin bulunduğu Morto Koyu’na demir atan Goliath zırhlısı 385 kg ağırlığında mermi atabilen 30,5 inçlik topları ile 6-8 Mayıs 1915 tarihinde gerçekleşen 2. Kirte Muharebesi’ne katıldı. Muharebe esnasında Morto Koyu ve etrafında konuşlanmış 3. Tümen’in 56, 127. Alayları ile Bursa ve Beyoğlu Jandarma Taburları ve 7. Tümen askerleri, Goliath ve beraberinde bulunan diğer savaş gemilerinden atılan top mermileri neticesinde büyük zarar görmüştür. Muharebeler sonrasında bu bölgede kalmaya devam eden Goliath, Morto Koyu etrafında bulunan Türk kuvvetlerine ağır hasarlar vermeye devam etti. Dolayısıyla Türk Kuvvetleri sonraki süreçte bu zayiatları engellemek için bir operasyon düzenledi.
Goliath’ın Batırılışı
Morto Koyu’nda bulunan ve Türk tarafına ağır zayiatlar verdiren Cornwallis, Lord Nelson ve Goliath zırhlıları, Türk tarafının Boğaz içerisinde bulunan batarya ve tabyaların menzili dışında kaldığından dolayı herhangi bir tehlike içerisinde değildi. Tarih 13 Mayıs 1915’i gösterdiğinde saat 01.15’te Morto Koyu’nda bulunan Goliath zırhlısı 200 metre mesafede yabancı bir gemi gördü. Havanın sisli olması sebebi ile gemiyi tanımlayamayan Goliath zırhlısı mors alfabesi ile 202 işaretini yolladı. Yine aynı 202 işareti ile dönüt alan Goliath zırhlısı bu durumu daha anlayamadan art arda 2 adet torpidonun köprü ve arka baca bölmelerinden isabet alarak aniden sağ tarafına yatmaya başladı. Sağ tarafına yatan ve arka omuzluk tarafından üçüncü bir torpido ile vurulan Goliath zırhlısı, arka bölgede bulunan cephaneliğin patlamasıyla sarsıldı. İlk torpidonun gemiyi pruva bölgesinden vurması sebebi ile buradan çok fazla su alan Goliath zırhlısı, arka kısmının havaya kalkması ile birlikte dikey bir şekilde boğazın serin sularına gömüldü. Geminin vurulması ile ne olduğunu tam olarak anlayamayan mürettebat pijamaları ile birlikte güverteye çıkarak durumu anlamaya çalışmış, diğer gemiler tarafından kurtarılmayı beklemiştir. 750 kişilik mürettebattan ise gemi kaptanı Thomas Lawrie Shelford dâhil 570 asker kurtarılamayarak boğazın serin sularına gömülmüştür. Kurtarılabilen askerler ise etrafta bulunan Cornwallis ve Lord Nelson gemilerine alınmıştır. Goliath zırhlısından kurtarılan bir asker olan Deniz Astsubayı Wolstan Foresten’in ise o güne dair anısı şu şekildedir:
“Patlamalar ile uyandım. Gemi hemen sancak yönünde derece yattı. Her şey o kadar çabuk olmuştu ki, paniğe kapılacak zaman kalmamıştı. Üzerimde pijamam olduğu halde güverteye fırladım. Güvertenin sancak tarafı denizle bir düzeye gelince yan yatma 30 saniye kadar durdu. Sonra yine hızla yana yattı. Ben kendimi iskele tarafına attım. Geminin yan tarafına yüzümü çarptım. Burnumun ıslak zemin üzerinde kaydığını hissetmek iğrenç bir duyguydu. Suya çarptığımda gözlerimin önünde yıldızlar çaktığında 10-15 metre uzaklığa kaymış olmalıyım. 200 metre kadar yüzdükten sonra dönüp baktığımda gemi batıyordu. Arka bölgesi neredeyse 15 metre havadaydı. İçeriden ahşap eşyaların kırılma seslerini net bir şekilde duyabilirdiniz. Sonra dibi havaya döndü ve battı. Çevreden boğulmak üzere olan insanların çığlıkları geliyordu. Kendimi akıntıya bırakıp 2 mil kadar uzaklıkta karanlıkta hayal meyal görebildiğim Cornwallis’e doğru yüzdüm. Saate beş millik akıntı yüzmeme yardımcı oluyordu. Felaket yerinden bir mil kadar uzaklaştığımda 10 metre uzunluğunda bir direk parçasına rastladım. Buna birkaç dakika tutunup soluğumu topladım, sonra yüzmeye devam ettim. Çok geçmeden Lord Nelson’ın filikası beni alıp götürdü.”
Sonuçları
Sonuç olarak Goliath zırhlısının tanımlayamadığı ve kendisini batıran Türk tarafına ait gemi “Muavenet-i Milliye” adlı bir torpido bottur. Goliath zırhlısının batması müttefikleri ciddi anlamda korkutmuştur. Müttefiklere ait 18 Mart 1915 tarihinden sonra burada batan dördüncü gemileri olması buna ek olarak, Almanya’nın Wilhelmshaven limanından ayrılan U-21 denizaltısının yolda birkaç kez görülmüş olması, müttefiklerin en önemli gemisi olan Queen Elizabeth’in batması yönünde endişelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Özellikle bu durumdan en çok etkilenen Lord Fisher yazdığı telgraflarda Winston Churchill’e bu geminin geri dönmesi üzerine çok ısrarcı bir tavır sergilemiştir. Fakat Winston Churchill’in bunu pek kale almaması son olarak Fisher’in “Ya o gemiye bu öğlen geri çekilme emrinin gönderirsin ya da bu gece görevimden istifa ederim.” demesine sebep olmuş ve Queen Elizabeth, Gelibolu yarımadasından ayrılmıştır. Goliath zırhlısının batırılmasıyla, Morto Koyu bölgesindeki Türk kuvvetlerinde bir rahatlama, müttefik tarafında ise büyük bir moral bozukluğuna sebep olmuştur. Zırhlıyı batıran Muavenet-i Milliye torpido botunun kaptanı Ahmet Saffet Bey ise altın madalya ile ödüllendirilip rütbesi ise binbaşılığa yükseltilmiştir. Aynı zamanda Muavenet-i Milliye içerisinde bulunan ve operasyonu titizlik içerisinde yürütülmesine yardımcı olan Alman Kaptan, Rudolph Firle ise yine Osmanlı Devleti tarafından altın madalya ve Almanya tarafından ise Demir Haç ile ödüllendirilmiştir.
KAYNAKÇA
- I. Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt, II. Kitap, Ankara, Genelkurmay Basımevi,2012
- Burt, R.A. British Battleships 1889-1904. Annapolis, Maryland: Naval Institute Press, 1988
- Chesneau, Roger, and Eugene M. Kolesnik, eds. Conway’s All The World’s Fighting Ships, 1860-1905. New York: Mayflower Books, Inc. 1979
- Gibbons, Tony. The Complete Encyclopedia of Battleships and Battlecruisers: A Technical Directory of All the World’s Capital Ships From 1860 to the Present Day. London: Salamander Books Ltd. 1983
- Gray, Randal, Ed. Conway’s All The World’s Fighting Ships 1906-1921. Annapolis, Maryland: Naval Institute Press, 1985
- Kitabı Mukaddes Eski ve Yeni Ahit
- Liddle, P. Men of Gallipoli, London, The Trinity Press, 1976
- Mütercimler, E. Korkak Abdul’den Coni Türk’e Gelibolu 1915, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul, 2005
- Penn, G. Fisher Churcill and The Dardanelles, West Yorkshire, Phonex Typesetting, 1999
- Prior, R. Gelibolu Mitin Sonu, (çev. Füsun-Tunç Tayanç), Ankara, Akılçelen Kitaplar, 2012
- Beyaz, Z. Kur’an-ı Kerim Meali, İstanbul, 2013
- Steel, N. & Hart, P. Defeat At Gallipoli, London, Pan Macmillian, 1994
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.