Anzaclar şüphesiz Gelibolu harekâtını bilenler veya araştıranlara anlatmak yersizdir. Hele son yıllarda 1915’te Gelibolu’ya Anzac askerlerinin ayak basış günü olan 5 Nisan’ı anmak için ülkeye gelişleri haber bültenlerinden tutun da en küçük yayın kuruluşlarına kadar medyada geniş yer buluyor. Yani artık Anzac’ları Türk halkı da tanıyor. Hatta ne için geldiklerini ve meşhur ayinlerini de…
Fakat Anzac’ların Gelibolu’da çok az kimsenin bildiği ve çoğu kişinin ise unuttuğu bir öyküleri vardır ki ne çoğu araştırmacının gündemine girebilmiş ne de Çanakkale Savaşları ile ilgili kitaplara özel bir içerik olabilmiştir.
Güneydeki Anzac’lar…
Yöreyi gezen çoğu insan bilir ki Gelibolu Yarımadası gezilirken Anzac’ların adını ancak kuzey bölgesini ( Arıburnu-Anafartalar Hattı ) gezdiklerinde çok fazla işittiler. Bölge aslında Anzac’larla öyle eşleşmiştir ki kimi haritalarda, inceleme yazılarında Kuzey Bölgesi Anzac Sektörü/ Anzac Hattı / Anzac Platformu gibi adlarla ifade edilmiştir. Bu, Anzac’ların bölgedeki etkin ve çoğul müttefik kuvvetinin General Birdwood komutasındaki Anzac Kolordusu olmasından ve Anzac’ların da başka bölgelerde hemen hemen hiç savaşmadıklarından kaynaklanmıştır.
Peki;
Anzac’ların tayin edildikleri bölge kuzey ise güneyde ne işleri vardı?
Hatta savaşı yönlendiren 2 büyük ana kuvvetin görev bölgeleri olan Güneyde yani Seddülbahir’de çarpışmaları ilginç değil miydi?
25 Nisan’da Gelibolu koylarına kara çıkarması gerçekleştiren müttefik kuvvetleri mayıs ayına gelinmiş olmasına rağmen ilk gün ulaşılacağını umdukları hedef noktalarına ve ne kuzeydeki Anzac’lar ne de Seddülbahir’deki İngiliz Fransızlar henüz ulaşamamışlardır. Anzac’lar Conkbayırı’ndan hemen aşağıda, 3. sırt dedikleri ve boğazı gören sırtı zapt edecek güneydeki kuvvetler de Kilitbahir Platosuna açılan kapı ve yüksek tepe olan Alçıtepe’yi ele geçireceklerdi. Zapt edilmesi istenen bu noktaların hala elde olmamasından dolayı Başkomutan Ian Hamilton huzursuzdu. Bu huzursuzluğun ardından artık geceleri de uyuyamayacak ve huzursuzluk ona uykusuzluk getirecekti.
2 Mayıs sabahı Arcadian zırhlısında uyanan Hamilton, uyku sersemliğine rağmen hemen bir muhakemeye girmişti nedense. Anzac bölgesindeki birlikler Türklerin sınırlı sayıda birliklerine aldatmaca taarruzlar düzenliyor buna rağmen elde belirli bir kazanç bulunmuyordu. Daha ilk günlerde burada çarpışmalar “siper savaş”ına dönmüştü. Bu her iki taraf için büyük bir tehlikeydi. Özellikle de ilk kez savaşan Anzac’lar için. Ama güney böyle değildi.
Türk birlikleri bölgeye tamamıyla yerleşmemiş ve siperlerini oluşturamamıştı. Belki Türkler siperlerini oluşturmadan Alçıtepe zapt edilebilirdi ve edilmekteydi de. Aksi bir şekilde kuzeydeki gibi güneyde de “siper savaşı” oluşumu gerçekleşirse bu şekilde Alçıtepe’yi almak on binlerce daha askeri ve mühimmatı gerektirecekti. Çünkü güney düz ve kurak bir araziydi. Kuzeye de ise doğal bir bitki örtüsü ve engebeli bir coğrafya hakimdi. Beklide bir sire tüm birliklerin sadece Alçıtepe’ye ve Kilitbahir müttefiklerinin tarafına yazılabilirdi.
Fakat Hamilton’ı umutlandıran esas faktörler farklıydı. Türkler gündüz saldırılarında donanma artışına maruz kaldıkları için 2 gündür gece baskınına kalkışıyordu. Bu gece taarruzlarında Türkler çok kayıp vermişti. Hatta Hamilton bundan dolayı Türklerin yorgun, dikkatsiz ve moral bakımından zayıf olduğunu düşünüyordu. Diğer bir etmende topçu birlikleriydi. Ama daha sonra cephanenin rapor edilmesiyle bu fikrin hayata geçirilemeyeceği anlaşıldı. Çünkü bu planı gerçekleştirecek sayıda top mermisi yoktu.
3 Mayıs sabahı Hamilton erkenden ana karargâha çağırılmıştı. Hamilton artık eldeki tüm kuvvetleri bu saldırıya harcamaya kararlıydı. Alçıtape saldırısı ile ilgili kararlarını açıkladıktan sonra Anzac Kolordusu Komutanı General Birdwood’dan mümkün olduğu kadar az sayıda fakat başarılı birliklerden oluşan bir miktar Anzac kuvvetini Seddülbahir’e göndermesini istedi. Birdwood karargâha döndüğünde o sabah Baby 700’de ( Kılıçbayırı) savaşan Otago Birliklerine ve Mahmuzsırt civarında çarpışan Canterbury Taburlarına geri çekilme haberi çoktan gitmişti. Birdwood 2. Avustralya Tugayı ve Yeni Zelanda Tugayı’nı seçmişti. Anzac birliklerine ait topların birçoğu da hala gemilerdeydi. Birdwood da birliklerini ve güneydeki müttefiklerini desteklemek amacıyla, birliklerinin yanında 20 sahra topunu da Seddülbahir’deki İngiliz topçularını takviye amacıyla gönderdi. Bu durumda müttefik birlikleri 45 taburla Türk mevzilerine saldıracaklardı. Bunun karşılığında Türkler bölgeyi sadece 17 taburla savunacaklardı. Harekât planı aslında 29 Nisan’da gerçekleşen 1. Kirte Muharebesi’yle hemen hemen aynıydı. Genel olarak karşılıklı kuvvetleri incelediğimizde;
Müttefikler: 25,000 asker, 300 makineli tüfek, 105 kara topçusu, 400 deniz topçusu.
Osmanlı Kuvvetleri: 10.000 asker, 24 makineli tüfek, 40 top.
Çarpışma 1. Kitre’deki gibi yoğun topçu bombardımanıyla başlayacaktır. İngilizler, Türklerin Alçıtepe’ye yakın bölgedeki savunma mevzilerini ele geçirecekti. Daha sonra, Kerevizdere’de bulunan Fransızların Doğu Seferi Kuvvetleri’yle birleşecek ve Fransızların bir türlü ele geçiremediği Yassıtepe istikametinde Alçıtepe’ye doğru ilerleyeceklerdi. Bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Hamilton’un 5 Mayıs’ta yayınlanan emri şöyleydi: “ Alçıtepe mevzilerine karşı yağılan ilerleyiş 6 Mayıs’ta sabah 11’de yeniden başlatılacaktır.”
6 Mayıs sabahı saat 10.30’da kara topçularının atışlarıyla Alçıtepe’ye doğru ilerleyiş başladı. 3 gün süren saldırının ilk 2 günü kuzeyden gelen Avustralya ve Yeni Zelanda birlikleri harekâta katılmamış, sadece İngiliz ve Fransız kuvvetleri ilerlemeye çalışmıştı. İngiliz ve Fransız kuvvetler 6 Mayıs akşamında hala bileşememişti. Sadece İngilizlerin 29. tümenine bağlı 1. Lancashire Fusililers Tugayı emredildiği üzere 400 yarda ilerlemiş, hedeflenen iki taburla birleşmişti. Buna karşılık Fransızlar karargâha 500 metre kadar ilerlediklerini sanarak böyle rapor etmişti fakat aslında 500 metre kadar geriye düşmüşlerdi. Bu gelen gerçekdışı raporlara dayanarak ertesi gün yapılacak ikinci saldırıyla hedefe varılabileceği kestiriliyordu.
Ertesi gün saldırı saat 10.00’da yeniden başlatılacaktı. Saldırının başlatılmasından birkaç saat sonra Fransızlar biraz ilerleme kaydetti. Ama Kerevizdere’deki ilk siper hariç herhangi bir siper ele geçirip geçiremediği şüphelidir. Daha önce olduğu gibi 29. Tümenin ve Fransızların her ikisi de bulundukları yerden daha ileride olduklarının sanıyorlardı. Bu sırada Hmailton, Kitchener’ı Alçıtepe’ye ulaşmadaki hizmet konusunda bilgilendirirken 87. Tugayın düşmanı neredeyse Kirte’ye sıkıştırdığını ekledi. Fakat 7 Mayıs’ta ki raporlanan ilerlemenin gerçekle o kadar az ilişlisi vardı ki iki cepheyi de birleştiren karma birliklerden oluşturulmuş tugay bir gün önce kazdığı siperinde durup kalmıştı.
Karanlık çöktüğünde 29. Tümen Komutanı Hunter Weston, Hamilton’a saldırıların ertesi gün ( 8 Mayıs) de tekrarlanması gerektiği, Yeni Zelanda tugayının saldırmasını; Hint ve Avustralya tugaylarının Kirte’nin arkasındaki tepeler alınır alınmaz Alçıtepe’ye hücum etmek üzere hazır tutulmasını ve savaşın saat 10’da yeniden başlatılması gerektiğini önerdi. Ve Mayısın 8. günü saldırı yeniden başlatıldı. Artık Anzac kuvvetlerinden Yeni Zelanda tugayı savaşa dahildi. Sabah yine obüslerin Türk ön taraflarını dövmesiyle başladı. Fakat bu defa donanma atışı da topçulara dahil oldu. Yeni Zelanda 2. Piyade Tugayı da öğle civarında taarruza girmişti. Yeni Zelandalılar bugün bölgede bulunan “Pink Fram” mezarlığı yakınlarındaki “Papatya Yolu” denilen mevkide tıkanıp kalmıştı. Bulundukları bölge kırmızı gelincik ve yaygın beyaz papatyalarla örtülü olduğu için bu arazi İngilizlerce “ Papatya Yolu ( Disy Patch) “ olarak adlandırılmıştı. Daha önceki günlerde burada çarpışan ve ağır zayiat veren İngiliz askerleri belki karşı karşıya kaldılar diye buraya tayin edilen Yeni Zelanda’nın Auckland birliğine bölgenin tehlikesi anlatmış ve İngiliz askerleri tarafından pek çok defa uyarılarla belirtilmişti. Papatya Yolunda Türklerin ağır makineli tüfek atışlarıyla karşılanan bu Yeni Zelanda birliği büyün bu uyarılara rağmen aldıkları bu emri yerine getirmek uğruna uyarıların getireceği tedbirler dışında ilerlemeyi denediler. Fakat Alçıtepe doğrultusunda ilerleyen birliklere karşı Türk savunma ateşi o kadar yoğun ve keskindi ki kimi askerler kendilerini korumak için küreklerini yüzlerine siper yapmak zorunda kalır. Burada kısa bir zaman içinde 800 civarında kayıp verilmesiyle Kirte’ye ilerleyiş durdurulmuştur. Hatta Yeni Zelandalı bir asker başlarındaki bir üstüne şu cümleyi söylemiştir. ”Komutanım bu iyi askerlerin telef edilmesinden başka bir şey değil. “
Aslında çok az da olsa ilerleme kaydedilmiştir. Yani 2 gündür 29. Tümenin yapamadığını Yeni Zelandalı birlikler “gerçekten” yapmayı başarmışlardır. Akşamüzeri saat 17.30 civarında Yeni Zelandalı kuvvetlerin yanında taarruza çağırılan 2. Avustralya tugayına ait birlikler bu günkü gibi ağaçlık olmayan düz bir arazide Türk topçu ateşine açık bir şekilde ilerlemeye çalıştılar. Avustralyalılar 1 saat içerisinde ancak 900 metre kadar ilerleyebilmişti. Fakat bu kazanç kayıpların yanında hiç denecek kadar önemsizdir. Çünkü sadece Avustralya birliklerinin 1000 civarında kaybı olmuş ama buna rağmen Türk hatlarına dahi ulaşamamıştır. 8 Mayıs 1915’te ölen birçok Avustralyalı askerin cesedi bulunamamış, bulunanlarında birçoğunun kimliği belirlenememiştir.
Kirte’de Papatya Yolunda olan Yeni Zelanda askeri bu gün aynı bölgenin yakınında bulunan “Twelve Tree Copse“ mezarlığında yatmakta ve hatta bu ölen Yeni Zelanda askerlerinin adları ayrı mezarlığın içindeki anıtta anılmaktadır. Diğer Anzac askeri yani – 2. Kirte’de en fazla kaydeden birliğin- ölen Avustralya askerleri ise bu günkü “Redoubt” ve “Skew Bridge” mezarlılarında yatıyor. Onların adları ise İngilizlerin Helles Anıtı’nda anılıyor.
İngilizlerin sömürgesi olan Yeni Zelanda ve Avustralya’dan gelen askerler ne için geldiklerini bile anlayamadıkları bu topraklarda, savaş boyunca adına savaştıkları ülkenin (İngiltere) askerlerinden beklide daha fazla cesaret ve özveri göstermişlerdir.
KAYNAKÇA
- BEAN, C.E.W. The Story Of Anzac, vol. 2, 11. Edition Angus-Robertson Ltd. Sydney, 1941.
- YILMAZER, Tuncay: Alçıtepe’den Anafartalar’a Çanakkale Kara Muharebeleri, Yeditepe Yayınları İstanbul2007.
- HERBERT, A- MORGENTHAU, H. Devler Ülkesinde Devler savaş Çanakkale (Çev: Seyfi SAY), Yeditepe Yayınları İstanbul,2006.
- BARTLETT, E. Ashmead: Çanakkale Gerçeği Yeditepe Yayınları İstanbul,2005,
- ALBAYRAK, M-YILMAZER, T: Sorularla Çanakkale Muharebeleri-ı, Yeditepe Yayınları İstanbul, 2007.
- TUNCOKU, M.: Anzac’ların Kaleminden Mehmetçik, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları Ankara, 2000.
- MÜTERCİMLER, Erol: Korkak Abdül’den Coni Türk’e Gelibolu 1915,Alfa Yayınları İstanbul,2005.
- HAMİLTON, AN: Gelibolu Hatıraları 1915(Türkçesi: M.Ali Yalman- Nurer Uğurlu),Örgün Yayınevi İstanbul2007.
- Fotoğrafı: “ Kirte’de 2. Avustralya Tugayı” Charles Wheerler ( AWM)
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.