4. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Kara Çıkarması Öncesi Hazırlıklar ve Liman Von Sanders

Written by ÇSATT

Emel Gider /
İsmail Sezgin /

2008-Ocak sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Çanakkale muharebelerini anlatan birçok kitaba bakıldığı zaman kara çıkarmaları öncesi durum ayrı bir başlık altında okuyucuya sunulmaktadır. Lakin yazılan her yazıda Liman von Sanders, kendi düşüncelerinden hiçbir alıntı, yorum ya da çıkarım yapılmadan direkt olarak yargılanmakta ve müttefikler tarafından gerçekleştirilecek olan amfibi çıkarmaların nereye olacağına dair doğal olarak bir bilgisinin olmamasına rağmen düşmanın karaya ayak basmasındaki sorumlu kişi olarak görülmektedir. Liman Paşa’nın savunma esasının, düşman tarafının ve Türk tarafının yaptığı hazırlıklar neticesinde ne olduğunu kavrayabilmek için yapılan tüm işlemleri sebep — sonuç içerisinde incelemek gerekmektedir.

Öncelikle Çanakkale Cephesi’nin başlıca sebebi başkent İstanbullu ve boğazları ele geçirerek bu bölgedeki hâkimiyeti sağlamak ve Rusya’ya gidecek desteği kolaylaştırmaktır. Bu emele ulaşmak için ise bazı koşulların yerine getirilmesi lazımdır.  Bunları kısaca maddelere dökecek olursak, İstanbul’u ele geçirmek için;

  1. Çanakkale Boğazı’nın mayınlardan temizlenmesi,
  2. Mayınların temizlenmesi için boğazdaki 4 tabya, batarya ve kalelerin susturulması
  3.  Tabya, batarya ve kalelerin susturulması içinde karaya asker çıkarmak gerekmektedir.

18 Mart 1915 deniz savaşında İngiliz – Fransız birleşik filosu, 3 zırhlısının (Bouvet, Irresistible ve Ocean) batması ve Agamemnon, Inflexible ve Gaulois savaş gemilerinin de ağır hasara uğralamalarıyla telafi edilemez bir mağlubiyet almış ve asıl emellerine ulaşmak için yukarıdaki üçüncü maddeyi uygulamaya koyulmuşlardır. 18 Mart tarihinde müttefik filosu ile Türk topçusunun karşılıklı düellosu devam ederken Akdeniz Sefer Kuvvetleri Komutanı lan Hamilton Arıburnu – Saros mıntıkasında asker çıkarmaya müsait olabilecek sahilleri incelemekteydi. 22 Mart tarihinde lan Hamilton, Filo Komutanı Amiral de Robeck ve savaş kabinesi bir araya gelirler ve kara çıkarması için görüşmelere vehazırlıklara başlarlar. 27 Mart tarihinde ise bu iki komutanın almış olduğu amfibi kara harekâtı kararı üç kişiden oluşan Britanya Savaş konseyi’ne sunulur ve karar onaylanır.

Alınan bu karar neticesinde yukarıda verilen üç maddelik gereklilikleri yerine getirmek için Akdeniz Sefer Kuvvetleri adı altında Mısır’da 75.000 kişilik bir ordu hazırlanmaya başlamıştır. Bu ordu İngiliz, Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız vs. birliklerinden oluşmaktadır.

Askerlerin hazırlanmasında sorunla karşılaşılmamıştı ama birliklerin nereye çıkarılacağı uzun bir tartışma konusuydu. Çıkarılma yapılması düşünülen kıyılar Bolayır, Kabatepe, Seddülbahir, Kumkale ve Beşige bölgesiydi. Anzac Kolordu Komutanı Korgeneral Birdwood, Bolayır’ı dört sebepten dolayı reddetmiştir; birincisi, burası hiçbir şekilde onun donanmaya yardım görevini yerine getirmesini mümkün kılmazdı: ikincisi, Bolayır’daki tek çıkarma yapabilecekleri yer, net bir olasılıkla onları karşılaması için özel olarak yapılmış çok güçlü siperlerin bulunduğu anakara yönünden saldırıya uğrayabilecekleri Bolayır Hattı’nın kuzeyiydi: üçüncüsü, donanma, yarımadanın güneyinden kuzeyine saldırırken, Bolayır’a çıkan askerler kuzeyden güneye mücadele verecekti ve ilerlerken hiçbir işbirliği sağlanamayacaktı: dördüncüsü ordunun arkası  Ankara’dan ilerleyen Türk kuvvetlerinin saldırısına açık olacaktı.

Ertuğrul Koyu Yahya Çavuş siperleri

Bunun aksine Birdwoodla daha uygulanabilir bir plan önerilmiştir. Asya kıyısında Boğaz’ın güneyinde Beşige Koyu’na yapılacak çıkarma, iyi hava şartları altında, gemilere mükemmel bir koruma sağlayacaktı.

Ian Hamilton’un kendi planının ise iki alternatifi vardı.

Başlangıç olarak ilk ilerleyişte Alçıtepe’yi alarak önemli Kilitbahir Platosu’nun tamamını ele geçirmek maksadıyla ana saldırısını Cape Helles’ten (Seddülbahir) yapmaya karar verir. Tüm kuvveti aynı anda Helles’te karaya çıkaramayacağı için ikinci bir ağır saldırıyı Kabatepe’nin hemen kuzeyindeki kumsaldan başlatma kararı alır. Kuzey saldırısı başarısız olursa, güçlü bir şaşırtmaca olacaktı ve askerler yeniden gemilere tahliye edilecekti. Eğer başarılı olursa kuzeydeki kuvvet, Hamiltonl ın Kilitbahir Platosu kadar önemsediği Kocaçimen Tepe’yi ele geçirecekti.

Müttefik hazırlıkları ve planları bu vaziyette iken, 18 Mart tarihinden sonra müttefik filosunun üs olarak kullandığı Gökçeada, Bozcaada, Limnilyi halen daha terk etmemesi Türk tarafında kara savaşı hazırlıklarım hızlandırmıştır. Bu sebeple 24 Mart tarihinde Gelibolu Yarımadası’nın ve Çanakkale Boğazının karadan savunulması için 5. Ordu kurulmuştur. Harbiye Nazırı Enver Paşa, o zamanda 1. Ordu Komutanı olan Mareşal Liman Von Sanders’e 24 Mart tarihinde telefon ederek 5. Ordu görevini üstlenmesini ister ve Liman Paşa da bunu derhal kabul ederek 25 Mart’ta İstanbul’dan vapurla hareket ederek 26 Mart sabahı Gelibolu limanına yanında Kurmay Başkam Kazım (İnanç) Bey ve iki yaveri Yüzbaşısı Prigge ve Süvari Yüzbaşısı Carl Mühlmann  ile ulaşır.

Daha sonrasında Çanakkale Boğazı’nın savunmasını üzerine alan 5. Türk Ordusu’nun genel kuruluş şekli aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur;

5. Tümen; Yarımada’nın Trakya ile birleştiği Saros Körfezi’nin son kenarlarında.

7, Tümen; Bolayır mıntıkasında.

3. Tümen; Kumkale mıntıkasında.

11, Tümen; 3. Tümen’in güneyinde ve yanında yani Kumkale mıntıkasının Beşige sahilinde.

9.  Tümen; Anafartalar ovasının ortalarındaki Azmakdere’de itibaren Seddübahir’e kadar.

19. Tümen; 9. Tümen’nin kuzey yanında, karargahı Bigalı’da.

Türk tarafında da kara savunma hazırlıklarının bu şekilde bir kuruluş düzeniyle başlamasıyla tartışmalar had safhaya ulaşmıştır. Çünkü Yarımada’da daha önce bulunan komutanların ve Liman Paşa’nın planları çelişmektedir. Türk komutanlara göre kıyılar güçlü birliklerle savunulacak ve düşman askeri karaya ayak basmadan ateşe başlanılacaktır. Bunun için özellikle Seddülbahir koyları ve Arıburnu- Kabatepe mıntıkası yüksek önem oluşturmaktadır.

V. Ordu Komutanı Liman von Sanders (solda) ve Amiral Souchon (sağda)

Liman von Sanders, çelişmekte olan planlar ışığında asıl olarak savunma ağırlık merkezi hususunda aksi görüş bildirmektedir. Bunu, Güney Gurubu Harekât Şube Müdürü Bursalı Mehmet Nihat Bey şu şekilde dile getirmektedir: “Liman Paşa, düşmanın çıkarmasını ne hikmetse en çok Anadolu tarafındaki Beşigeler’den bekleyerek buraya çok fazla güvendiği Weber Paşa Kolordusu’nu vermişti ve savunma stratejisini düşmanın karaya çıkmasına izin vermek, daha sonra gece saldırıyla denize dökmekti. Bu maksatla kıyı boyunda sadece hafif gözetleme ve örtme birlikleri vardı. Büyük kısmı ikinci ve üçüncü hatlarda olmak üzere geride toplu halde bulunuyordu. Bursalı Mehmet Nihat’ın bahsettiği savunma stratejisini Türk Genelkurmayı ise şu şekilde ele almaktadır:” Daha önce kıyılar hattına yerleştirilmiş olan ve çıkarmayı su üstünde kırıp söndürmek esasına göre kurulan savunma sistemi 5’nci Ordu Komutam Liman Von Sanders tarafından değiştirilmişti Yeni sisteme göre, kıyılar hattı yeter ölçüde gözetlenip güvenlik karakollarıyla örtülecek, tümenlerin büyük kısımları, donanma topçusunun etkin menzili dışında toplu bulundurulacaktı. Sistemin esası, çok üstün olan donanma ateşinden korunmak, geniş bir cephenin her yerine yetişmeyen kuvvetleri serbest manevra olanakları içerisinde kullanabilmek, savunmaya oynak ve esnek bir nitelik vererek etkinlik kazandırmaktı. Ana fikir; düşmanın nerelere çıkarma yapacağını görmek suretiyle, bu çıkarmalar henüz kıyılar hattına yerleşme fırsatı bulamadan güçlü ihtiyatlarla karşı taarruzlara girişip denize dökmekti. Bunun anlamı, düşman henüz su üstünde bocalarken bastırıp yok etmek yerine, çıkarma hareketleri beklenecek ve geride hazır tutulan bölge ihtiyatları ile düşman kıyı başlarında vurulacaktı.

Çıkarmanın daha henüz nereye yapılacağının doğal olarak bilinmemesi ve düşman donanmasının etkili gücü Liman Paşayı bu şekilde esnek ve oynak savunma sistemine yöneltmiştir. Çıkarmalar esnasında kıyılarda sayıca daha fazla Türk askerinin yerleştirilmiş olsaydı donanma ateşine maruz kalacak asker sayısı da o kadar çok olacaktı ve geniş bir cephede her yere yetişmeye çalışacak asker oranı da buna başlı olarak azalacaktı.

Enver Paşa Çanakkale’de yeni savunma haritasını incelerken

Savunma sisteminin Türk tarafınca yukarıda bahsedildiği gibi açıklanmasının yanı sıra diğer bir taraftan da, günümüze baktığımızda Liman Paşa, çıkarma harekâtının sonucuna bakılarak önyargı ile değerlendirilmektedir, Bu önyargıyı ortadan kaldırmak için de bizzat Liman Von Sanders’in çıkarma beklediği noktaların sebeplerini kendi ağzından incelemek daha yerinde olacaktır. Öncelikle 5. Türk Ordunun komutanı Liman Paşa’nın önem verdiği noktalardan biri olan Bolayır üzerindeki görüşlerine bakılırsa: “Buradan Mevki-i Müstahkeme karşı doğrudan doğruya bir tesir yapılması mümkün değilse de Çanakkale çıkarma harekâtının stratejik sonuçlarını devşirmeye yönelik imkânlar sunmaktaydı. ” durumu ortaya çıkmaktaydı. Gerçekten de buraya ciddi bir askeri çıkarmanın yapılması Yarımada’nın İstanbul ve Trakya ile olan bağlantısı kesebilir ve güneyde yapılacak olan çıkarmaya karşı savaşacak olan askere lojistik ve askeri anlamda zorluklar doğurabilirdi. Bunun yanı sıra denizaltılarının da savaşa olan etkisi düşünülürse Marmara’dan deniz yolu ile yapılacak olan ikmal de durdurulabilirdi. Önem verilen  diğer noktalardan Beşige’ye gelince, Liman Paşa şunları öne sürmektedir: “Çanakkale Boğazı’nın girişinin güneydeki Anadolu sahil mıntıkası verimli ve yassı dalgalı tepelik araziyle beraber kısmen çayırlık, büyükçe düzlükleri de olan bir bölgedir…. Bu sırtlar, bir çıkarma anında düşman için tabii topçu mevzileri oluşturuyordu. Bu sırtlarda mevzi alacak topçular donanmanın uzun menzilli toplarıyla birlikte doğuya doğru uzayan ve hayli uzaklara kadar görünen araziye hâkim olabilirlerdi. Gerek Menderes Çayı ve gerekse düzlüklerdeki küçük bataklıklar, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde her çeşit silah ve vasıtalarla donatılmış bir ordunun ilerlemesini engelleyecek zorluklar teşkil edemezdi.”  Düşmanın bu şekilde bir harekat yapması ve kara topçularını bu mevkiye sabitleyerek donanma ile beraber Çanakkale merkez tabyalarına olacak olan olumsuz etkisi üst düzey olabilirdi. Bu bölgenin Bozcaada karşısında olması da büyük kitlelerde asker çıkarılmasına müsaittir. Buraya çıkarılacak çok sayıda asker ile – merkez tahkimatın Asya’da kurulu olduğu da düşünülürse- Anadolu yakasındaki savunma tertibatının arkasına yapılacak sarkma harekatı ile elde edilir sonuçlar alınabilirdi.

Liman Paşa çıkarma öncesi değerlendirilecek olursa savunma esasında iyi bir hazırlık içine girmiştir. Bahsedildiği üzere Liman’ın fikirleri sadece çıkarma ağırlık merkezi açısından diğer Türk komutanları ile uyuşmamasına rağmen Seddülbahir- Arıburnu mıntıkasına yeteri derecede güç (9. ve 19. Tümenler) bırakılmıştır. Türk birliklerin dağılımına göre Bolayır bölgesinde iki tümen, Kumkale – Beşigeler bölgesinde iki tümen ve Gelibolu Yarımadası’nda da iki tümen yerleştirilerek eşit bir savunma anlayışı içerisine gidilmiştir. Yukarıda bahsedilen sebeplerin hepsinin hesaba katılmasıyla Liman Paşa, Çanakkale Harekâtı’nda kara çıkarmaları öncesine kadar görevini layığıyla yerine getirmediği sonucu ortaya çıkmamaktadır.


KAYNAKÇA

  • 1

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment