Mehmet Şefik; 1877 yılında Manastır (Makedonya), Kesriye’de doğdu. Selim Bey’in oğludur. 28 Mayıs 1984’te Harp Okulu’na girip 17 Ağustos 1896’da Teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Daha sonraki yıllarda; 8 Mart 1900’de Yüzbaşı, 18 Temmuz 1908’de Binbaşı, 29 Kasım 1914’te Yarbay, 14 Aralık 1916’da Tümen Komutanı iken Albay’lığa yükselmiştir. Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra 17 Ağustos 1896 tarihinde 3. Ordu 72. Alay ve 3. Tabur’un Debre’deki 3. Bölük Komutanı olarak göreve başlamış, Türk-Yunan Savaş’na katılmıştır. Daha sonra İstanbul’da 2. Alay 1. Tabur 3. Bölük takım Komutanı olarak görev almıştır. 8 Mart 1900’de 14. Tümen Kurmay Başkanı göreviyle gönüllü olarak Yemen’deki çatışmalara katılmıştır. 17 Mayıs 1903 tarihinde 2. Ordu Simav Alayı 2. Tabur Komutalığı’na getirilmiştir. 25 Eylül 1905’te Edremit Redif Alayı 4. Tabur komutanı olarak 18 Temmuz 1908’de de Çanakkale Redif Tümeni’nin Bayramiç-Ezine Redif Taburları’nın ayrı zamanlarda tabur komutanlıklarını yapmıştır.
1911-1912 tarihleri arasında Osmanlı-italyan Savaşlar’na, 1912-1913 tarihleri arasında da Ezine ve Bayramiç Redif Tabur Komutanı olarak Balkan Savaşı’na katılmıştır. Şubat 1914’te 9. Tümen 25. Alay 3. Tabur Komutanlığina getirilmiş ve Anadolu Yakası’nda Kumkale’de görevyapmış tır. Daha sonra Ekim 1914’te Gelibolu Yarımadası’nı savunmakla görevli 9. Tümen 27.Alay komutanlığı’na atanmıştır.
Yarbay Şefik Bey bu görevi sırasında Çanakkale Destanı’nın yazılmasında çok büyük rol oynamıştır. Öncelikle Arıburnu Sahilleri’ne yapılabilecek çıkarma ihtimaline karşı alınması gereken tedbirleri, sebeplerini delilleriyle açıklayarak bu konudaki ön yargılı görüşlerle mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Yarbay Şefik Bey, 25 Nisan 1915 sabahı Çanakkale Cephesi Kara Muharebeleri’nin başladığı gün, 2. Tabur komutanı İsmet Bey’in saat 04.25’te uyarması üzerine 04.45’te Eceabat’taki 1. ve 3. Taburları’nı hareket haline geçirdi. Yarbay Şefik Bey 25 Nisan 1915 sabahı hatıralarını şöyle anlatıyor:
“9. Tümen’in ihtiyatı olan Maydos’taki (Eceabat) 27. Alay’ın iki piyade taburuyla bir makineli tüfek bölüğü saat 05.45’te aldığı emirle yürüyüşe geçti. Mezkur hakim sırta yaklaşmış olan düşmanla saat 07.55’te karşılaştı ve geniş bir cepheyle taarruza geçti.
Düşmanın çıkarması ciddi idi. Bunun yalnız 27. Alay’ın iki taburuyla def ‘ine imkan yok idi. Vaktin gecikmesi de tehlikeliydi. Çünkü Topçular Sırtı ile bu uzun sırtın Kocaçimen Dağı ile birleştiği kısmı teşkil eden Conkbayırı düşman kuvvetlerinin eline geçmesi halinde Çanakkale Boğazı sularının en büyük kısmına ve bu sulara kadar olan arazi parçasına düşmanı hakim kılabilirdi.
İşte Çanakkale Savaşları’nın en önemli safhalarından biri olan 25 Nisan 915 (12 Nisan 331 Rumi) Muharebesi önce 27. Alay’ın ve takriben üç saat sonra da 57. Alay’ın-ki toplam beş Türk taburunun seri ve devamlı hücumlarıyla akşam karanlıklarından sonraya kadar -19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’in komutası altında devam etti ve neticede o gün akşama kadar karaya çıkan Avustralyalı ve Yeni Zelandalı gibi hakikaten değerli, cesur on beş bin insan kuvvetini, donanmalarının en etkili koruması altındaki deniz kenarına pek yakın ve o kenarlara bakan hatta kadar geriye attı ve sekiz ay süren muharebelerin sonuna kadar onları kıpırdanamayacak kadar dar ve sıkıntili bir vaziyete; daha o gün soktu. Düşmanın 25 Nisan’da zapettiği üç Türk topu da aynı günde; tam ve sağlam olarak 27.Alay’ın saldırılarıyla kurtarıldı.”
Alay Komutanı Yarbay Şefik Bey Arıburnu’nda Anzac çıkarmasını karşılayan ilk komutandır. Çıkarma günü göstermiş olduğu fedakarlıkları yine muharebe sonuna kadar devam ettirecektir. Çıkarmanın ilk gününden Anafartalar Muharebeleri’ne kadar her daim cephede askerleriyle birlikte bulunmuştur. 8 Ağustos 1915 tarihinde Mustafa Kemal’in “Anafartalar Grup Komutanlığı’na”atanmasıyla, 19. Tümen Komutanlığı’na getirilmiştir. 9 Ocak 1916’da düşmanın Çanakkale Cephesi’ni boşaltıncaya kadar Gelibolu Yarımadası’ndaki görevine devam etmiştir.
1. Alay’ın Komutanı Yarbay Şefik Bey Gelibolu Yarımadası’ndaki yaşanan bu büyük mücadeleyi anlattığı şu sözleriyle son veriyor: “Hatıralarıma son verebilmek için 8 Ağustos 1915 tarihine kadaralaylarının ve o tarihten muharebenin sonuna kadar tümenleri nin (19. Tümen) komutanı bulunduğum 27. Alay askerine ircakalem (sözü yine maksada getirme) edeceğim.
Mühim olan ilk 25 Nisan 1915 Muharebesinde kendilerinden pek çok fazla düşman kuvvetlerine karşı korkusuzca atılarak vazifelerini fedakarane ve başarıyla yapan bu kahramanlar; düşmanın büsbütün çekildiği güne kadar hiç istirahata çekilmemiş, sekiz aydan altı gün noksan bir müddet Arıburnu Cephesi’nde 19. Tümen kuruluşu arasında düşmanla taarruz-i, savunmada, yeraltından, yer üstünden çarpışmışlardır. Bu savaşların hiçbirisinde alayın şerefine leke getirmemişler bilakis o şerefi arttiran başarılar ve galibiyetler kazanmışlardır. Alayın sancağına; Aitın ve Gümüş Harp imtiyaz Madalyaları ile beraber sureti aşağıda sırma işlemeli yazıyı havi yarısı yeşil, yarısı kırmızı geniş ipek kurdeleyi de hakkıyla kazandırmışlardır.
Alayın sürekli kayıp vermiş olan erat ve sübaylarının yaralananlarından tedavi edilenleri tekrar kendi alaylarına katıldıklarından alayın özünü ve mevcudunun çoğunluğunu yine Biga, Gelibolu ve Lapseki Kazaları’nın şerefli oğulları teşkil ediyordu. Şehit ve malüllerin (Gazi) kısmen bu kazalardan ve kısmen Anadolu’nun muhtelif yerlerinden ve ezcümle (Başlıca) Karadeniz’in Ayancık Kazası halkından gelen aynı kahramanlığı göstermiş erat ile doldurulmuştu. Bu kazalardan bilhassa Biga, Gelibolu, Lapseki Kazaları’nın (Eceabat dahil) köylü ve kasabalı halkının şimdiki ve şimdiden sonragelecek evlatları; Çanakkale Muharebeleri’nde 27. Alay sancağı altında gösterdikleri kahramanlığı ve vatanperverliği önemle ortaya koyan okumakla gururlanabilirler.
23 Temmuz 1916’da Yarbay Mehmet Şefik Bey 15. Kolordu emrinde 19. Tümen’i ile Galiçya Cephesi’ne gitmiştir. 7 Ekim 1916 İzmir Tümeni Asker Alma Daire Başkanlığı’na getirilmiştir. 24 Temmuz 1917’de 57. Tümen ve İzmir Güney Cephesi Komutanlığı’na getirilir. Ardından 21. Kolordu Komutan Vekilliği yaptıktan sonra 1919-1922 tarihleri arasında İstiklal Savaşı’na katılır. Albay Mehmet Şefik Yunanlıların İzmir’i işgalinden sonra Harbiye Nezareti’ne (Savaş Bakanlığı) Kuvayi-i Milliye (Milli Kuvvetler) örgütlerini oluşturması için teklif vermiş ve çalışmalar yapmıştır. Daha sonra 28 Ocak 1924’te Milli Savunma Bakanlığı 2 numaralı İstanbul Üstsubay Asker Alma Mahkeme üyeliğine getirilmiştir. Ve bu görevde iken 25 Şubat 1931’de emekli olmuştur. TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca Galiçya Cephesi’ndeki başarılarından dolayı Avusturya-Macaristan ve Alman devletlerince kendisine nişan ve madalyalar verilmiştir. “Çanakkale-Arıburnu Savaşları ve 27. Alay” (1935) ve “İstiklal Harbi’nde 57. Tümen ve Aydın Milli Cidali” (1937) adlı kitaplarında anılarını yayınladı. Kahraman komutanımız 1964 yılında ise İstanbul’da gözlerini hayata yummuştur.
Albay Mehmet Şefik Aker harp tarihimiz boyunca değeri yeterince bilinmeyen önemli komutanlarımızdan sadece biridir. Şanlı tarihimiz böyle nice örneklerle doludur. Bu sebeple tarihini bilmeyen bir millet geleceğine emin adımlarla yürüyemez.
ΚΑΥΝΑKCA
- YILDIZ, N, Efe, YILDIZ, Cemalettin, “ÇANAKKALE ARIBURNU KAHRAMANLARI”, EREN, Ramazan, “ÇANAKKALE KAHRAMANLARI”
- AYDEMİR, M, (Nisan 2007) “BEN BİR TÜRK ZABİTİYİM”, 4. Baskı, Denizler Kitabevi
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.