7. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Muharebe Alanında Yer İsimleri 3

Written by ÇSATT

Gül Çiftçi / Sınıf Öğretmenliği

2010-Mart sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Tarih çok nadir dehalar yetiştirir ve tarih çok az şeyi gelecek kuşaklara taşır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olacak olan bir lider ve bir nesil yetişip harmanlandı bu topraklarda. İşte bu topraklarda yaşanan Çanakkale Savaşları, gelecek kuşaklara kesinlikle aktarılması gereken bir destandır.

Tarihi boyunca vatanını, bayrağını namusunu, istiklalini korumak için mücadele eden Mehmetçik, Çanakkale’de tarihin en büyük sineması, Türk milletinin iftiharı, askerlik dünyasının ölmez temsilcisi olmuştur.

Topların, bombaların üzerlerine süngüyle giderken ölümü dost bildiler kendilerine, kırpmadılar gözlerini, taarruz değil ölüm emredildiğinde onlara, mutluluktan gayrı bir şey yoktu gözlerinde.Her biri bir değerini bırakmıştı bu topraklarda; kimi canını, kimileri uzuvlarını kimileri de hayallerini, geleceklerini gömmüşlerdi bu kırmızı örtünün altına…

Onları anlamaya çalışırken, hep o olayların geçtiği yerlerin isimleri takılır aklımıza. Dinlediğimiz her tarih sahnesini kafamızda bağdaştırmaya çalışırız o yer ismiyle. Acaba orada yaşanan bir olay mıdır,  bir Mehmetçiğin adı mıdır, bir ağacın dalı, bir dalın çiçeği midir oraya ismini veren… Tüm bu sorular meşgul ederken kafamızı,  biliriz ki yer isimlerinden çok, o toprakların üstünde yaşananlar ve altında yatanlardır önemli olan. Çünkü onların varlığıdır buraları toprak yapan.

Şahindere

Kilitbahir platosu ile Alçıtepe silsilesini ayıran, Boğaza dökülen en derin vadili nehir olan Soğanlıdere’nin Ocaktaşı tepeye doğru yönelen koludur. Cephe gerisinde kaldığı için muharebeler esnasında direkt olarak yararlanılmamıştır ama sulak ve korunaklı olan coğrafyasından dolayı bu derenin bulunduğu bölge büyük sargı yerlerine ev sahipliği yapmıştır. Yaralı askerlerimiz için hastane olarak kullanılan bu sargı yerlerinde her askerimiz tedavi edilip tekrar cepheye dönebilecek kadar şanslı olamamıştır. Orada tedavi beklerken canlarını veren askerlerimiz de olmuştur, ameliyat edilirken masada şehit olanlar da… Savaş esnasında işte bu sargı yerinde şehit olan askerlerimiz sargı yerinin hemen yakınına defnedilmiştir ve yıllar sonra askerlerimizin mezarlarının bulunduğu bu yere Şahindere şahitliği yapılmıştır. İsmini yanındaki dereden alan Şahindere Şehitliği, Soğanlıdere ile eş zamanlı olarak 2005 yılında açılan gerçek şüheda kabristanlarımızdan biridir.

Mimari yapı olarak Soğanlıdere ve Kocadere şehitlikleri ile aynı şekilde yapılandırılmıştır. Aynı şekilde hilalin içerisinde başında enveriye kabalağı bulunan temsili asker başları bulunmaktadır. Fakat Şahindere’nin bazı farklı özellikleri vardır; şehitlerin memleketlerine bakıldığı zaman büyük çoğunluğunun Egeli olduğu fark edilecektir. Burası, Zığındere Muharebesi’nde savaşan 28., 29., 30. ve 126. Alaylar’da şehit düşenlerin gömülü olduğu gerçek bir şehitliktir. Ayrıca bu bölgede 4. Tümen Seyyar Hastanesi de kurulmuştur. Bu şehitlikte isimleri tespit edilen 2177 şehit yatmaktadır. Şehitliğin diğer bir özelliği ise yeri, ismi ve mezarı bilinen bir komutana da ev sahipliği yapıyor olmasıdır. Mezarın etrafı demir parmaklıkla çevrilmiştir ve üzerinde orijinal kitabesi bulunan bu mezar, İzmir ve çevresindeki gençlerden oluşturulan 10. Tümen, 30. Alay’a mensup Teğmen Mustafa Efendi’ye aittir. 18 Eylül 1915 günü şehit olan askerimizin mezarını kimin yaptırdığı ise bilinmiyor.

Maydos (Eceabat)

Eceabat ile ilgili birçok bilgi bulunmaktadır. Kimi kurulduğu yer ile ilgili kimisi de buraya ismini veren Ece Halil Bey’le… Eski adıyla Maydos şimdiki adıyla Eceabat,  İ.Ö. 2000 yıllarında Fenikeliler zamanında kurulan şehirlerdendir. Eceabat ‘a ismini veren Ece Bey (Yakup Ece),Orhan Gazi’nin oğlu Gazi Süleyman paşa ile birkte Rumeli’ye geçen Osmanlı komutanlarındandır. Ece Bey’in ismine kuran, imar eden anlamında “abat” eklenerek Eceabat ismi ilçemizin adı olmuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde özel önem verilmeye başlanan ilçede 1462-1463 yıllarında Kilitbahir (Kilid-ül Bahr) kalesi inşa ettirilir. Bazı eserlerde Bigalı kales’nin de bu dönemde yapıldığı yazılıysa da bu yanlıştır. Bigalı kalesi Selim III zamanında (1807) yapılmaya başlanmış, Mahmut II döneminde bitirilmiştir.1914 Kasım ayından itibaren Eceabat ve Eceabatlı, dünya savaş tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir savaşın her anını yaşamıştır. Bu savaşların tarihçesi ilgili bölümde verilecektir. Eceabat’ın tam ortasındaki küçük bir tepeye yerli halk eskiden “Palyo Kastro” yani Eski Hisar dermiş. Bugün bu tepeye Kilise Tepesi deniyor. Bu tepenin etrafında gerçekten çepeçevre hisar varmış. Bugün sadece tepenin denize bakan tarafında 100 metrelik bir bölümü harap da olsa ayaktadır. Halk bu taşları söke söke ev yapmış. Zaten harabe olan bu kiliselerin, Çanakkale Savaşları sırasında Saros’tan atılan aşırtma top atışlarıyla ve Eceabat’ın havadan bombalanmasıyla tamamen yanıp-yıkılan Eceabat ile birlikte yok olmuşlardır.

Mestantepe (Yusufçuk Tepe)

12. Tümenin merkez cephesi olan Yusufçuktepe, Anafartalar ovasının kontrolü için önemli bir tepe olmasından dolayı Anafartalar muharebeleri boyunca müttefik askerlerinin hedef noktalarından biri olmuştur. Küçük Anafartalar Köyü güneybatısında, Türk savunmasının tuttuğu, ovaya hakim ilk yükseltidir Yabancı kaynaklarda “Scimitar Hill, Hill 70, Green Knoll veya Burnt Hill” olarak bilinen bu tepeye yapılan saldırılar neticesinde kısa süreliğine İngilizlerin eline geçen Yusufçuktepe,  Mustafa Kemal’in taarruzları neticesinde tekrardan ele geçirilmiştir.

Suvla Çıkarmasının hedef noktalarından biri olduğundan dolayı bu tepeye 8, 9, 10 ve 21 Ağustos 1915’te birçok kez İngilizler tarafından taarruz edilmiştir. 21 Ağustos günü yeni bir saldırıya hazırlanan İngiliz askerinin saldırı planı şu şekilde olacaktı. Taarruz öğleden sonra yani güneş arkaya alındıktan sonra olacaktı. Bu şekilde Türk askerinin görüş mesafesi en aza indirgenecekti. 10 ve 11’inci Tümenler İsmailoğlutepe’ye 29. Tümen Yusufçuktepe’ye saldıracaktı.  21 Ağustos günü saat 14.30’u bulduğunda 85 namlu ile korkunç bir top atışı başlar, bu bombardıman sonucu tepelerde bulunan fundalıklar tutuşur ve Anafartalar ovasını kesif bir duman tabakası kaplar. Bu sırada mevsim normallerinin dışında bir bulut tabakası güneşin önüne geçer böylece İngiliz askerlerinin doğadan yararlanma şansı ortadan kalkar. Bu saldırı sonucunda müttefiklerin kaybı 6558 Türk tarafının ise 2600 kişi civarında olmuştur. Bu sayı Çanakkale Savaşlarında müttefik kuvvetlerin en fazla kayıp verdikleri tek taarruzdur. Tepede yer alan üç adet kitabede yaşanan olaylara ait bilgiler yer almaktadır.

Maltepe

Maltepe, Mustafa Kemal’in Bigalı Köyü civarında 5. Ordu ihtiyatı olan 19. Tümenin bekletildiği ve 25 Nisan 1915 sabahı inisiyatif kullanarak 19. Tümeni harekete geçirdiği noktadır. Kocaçimen Tepe – Conkbayırı – Düztepe sırtlarında Anzac ilerleyişinin durdurulması gerektiğine inanan Yarbay Mustafa Kemal Bey, komutası altındaki 19. Tümen’in tüm kuvvetlerini bu ateş hattına sürmek üzere Maltepe’deki Tümen Karargâhı’na dönmüştür. Karargâhta karşılaştığı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ya kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey’in 27. Alay’ını da Yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Liman Von Sanders ile halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve Maltepe’den başlayarak “57. Alay yürüyüş yolu” olarak bilinen güzergâhtan zaman kaybetmeden 27. Alay’a yardım etmek üzere Conkbayırı’na doğru harekete geçmesini sağlamıştır.

Anzak Kolordusu’nun ilk hedefi Conk Bayırı – Kocaçimen Tepesi hattını ele geçirerek Maltepe yönünde ilerlemektir. Sonraki aşama, Alçıtepe’yi işgal edecek olan Seddülbahir kuvvetleriyle birleşerek Kilitbahir platosuna taarruz etmek, Eceabat’da Çanakkale Boğazı’na ulaşmaktı. Yani düşman boğazı kesmek için Maltepe üzerinden geçme niyetindeydi. Maltepe’den başlatılan bu yürüyüş müttefik kuvvetlerin bu planlarını altüst etmiştir.

Günümüzde her yıl coşkulu bir şekilde, ülkemizin birçok üniversitesinden gelen gençlerin katıldığı “Ata’nın Yolunda 57. Alay Yürüyüşü” anma törenlerinin gerçekleştiği tepe Maltepe’dir. Her yıl, tıpkı Ordu ihtiyatı 19. Tümenin Yarbay Mustafa Kemal komutasında harekete başladığı gibi gençlerimiz de aynı noktada toplanılır. 1915 Nisan’ında askerimizin yürüyüşe geçmeden içtiği yağsız, tuzsuz buğday kırığı çorbasından tadan üniversite gençlerimiz aynı coşku ve vatanı savunma duygusuyla aynı güzergâhtan Conkbayırı’na kadar tırmanmaktadır.


KAYNAKÇA

  • GÖNCÜ G. ALDOĞAN Ş. Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan, MB Yayınları, 2. Baskı, 2006
  • EREN R. Çanakkale Şehitlikleri Gezi Rehberi, 2006
  • DUMAN  M. Çanakkale Gelibolu Yarımadası Gezi Rehberi / Şehitlik Anıt Kaleler, Akis Kitap, İstanbul, 2006
  • UĞURLUEL T. Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi,  2005

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment