18 Mart 1915 Boğaz Muharebesi’nde büyük bir hezimete uğrayan müttefikler Çanakkale Boğazı’nı geçebilmek için bu sefer karadan bir harekat düzenleme kararı aldı. Bu harekat Gelibolu’daki Türk savunmasını yok etmek ve donanmanın boğazdan güvenli bir şekilde geçip İstanbul’a ulaşmasını sağlamak amacıyla planladı. Bu harekat için Akdeniz Seferi Kuvveti oluşturulup, komutanlığına da General Sir lan Hamilton getirildi.
Seddülbahir’e Çıkarma
İan Hamilton’un yaptığı planda, Seddülbahir Köyü çevresindeki beş noktaya çıkarma yapılacak ve bölgenin en hakim noktası olan Alçıtepe bir gecede ele geçirilecekti. Buradan da Kilitbahir Platosu’na ilerlenecek ve buradaki Türk topçusunu arkadan vurup boğazdan gemilerin geçişine olanak sağlanacaktı. Bu planı gerçekleştirebilmek için, bölgeye üç piyade tümeni ( İngiliz kara tümeni, Fransız kara tümeni, İngiliz kraliyet deniz tümeni) ve bir Hint tugayı (29. Hint Tugayı) ayrılmıştı. Bunlardan 29. İngiliz Piyade Tümeni karaya çıkacak ilk birlik olacak ve bir gün arayla Fransız tümeniyle 1. İngiliz Kraliyet Deniz Tümeni izleyecekti.
Seddülbahir, Gelibolu Yarımadası’nın ucunda bulunmasından dolayı gemi topları için mükemmel bir hedefti. Bu bölgeye yapılacak çıkarmaları Euryalus (Amiral gemisi), Implacable, Cornwallis, Swiftsure, Albion, Vengeance, Goliath, Queen Elizabeth savaş gemileriyle Talbot, Dublin, Saphire ve Amethyest kruvazörleri destekleyecekti.
Bu bölgedeki Türk savunması ise 9. Tümen’e bağlı 25. ve 26. Alay’a bırakılmıştı. Savunma tertibine göre Seddülbahir’deki bütün kıyı şeridini 26. Alay savunacak, 25. Alay ise geri de ihtiyat kuvveti olarak bulunacaktı.
Yapılacak çıkarma için şu noktalar belirlenmişti:
S– Morto Koyu’ndaki Hisarlık Burnu kıyıları,
V– Ertuğrul Koyu ve Seddülbahir iskeleleri,
W– Tekke Koyu,
X– İkiz Koyu,
Y– Zığındere ağzı kuzeyinde Sarıtepe yöresi ( Pınariçi)
Burada yalnızca S (Morto Koyu’ndaki Hisarlık Burnu) sahilindeki çıkarmayı inceleyeceğiz.
Morto Koyu’ndaki bu çıkarma noktası bir sırtın altında 60 metre kadar bir kıyı kısmıdır, gizli ve müdahalesiz çıkarmalar yapılabilir ve Seddülbahir’deki Türk savunmasını arkadan vurabilecek çok önemli bir çıkarma yeridir. Buraya İngiliz 29. Tümen 86. Piyade Alayı’nın 2. Güney Galler Taburu’ndan Yarbay Hugh Casson komutasında üç bölük asker çıkarılacaktı. Ayrıca çıkarma 2 muharebe gemisi ve 1 kruvazörle desteklenecekti.
Türklerin ise buraya ayırabildiği kuvvet Kirte’deki ihtiyat taburunun 8. Bölüğü’nden bir takımdı. Bu takım Eskihisarlık Sırtı’nın Morto Koyu’na bakan batı kısmına yerleştirilmişti. Sırtın kayalık olan doğu kısmına ise üç kişilik gözcü postası yerleştirilmekle yetinilmişti. Geniş Morto kıyıları bir takımla kontrol edilemeyeceğinden koyun merkez kesimleri Seddülbahir’deki 3. Tabur’dan ayrılan başka bir takımla tutuluyordu.
Beraberindeki refakat gemilerinin yakın mesafeden yaptığı top atışlarıyla çıkarma başladı. Eskihisarlık sırtları bu bombardıman altında yanıyordu. Buradaki mevziler yapılan bombardımanlarla delik deşik olmuştu. Yaklaşık otuz beş dakika boyunca susmayan bu bombardıman karşısında kahraman Türk takımı pes etmeyerek top mermilerinin açtığı çukurlara atlayarak savunmayı sürdürüyordu.
Bombardımanın ardından 24 filikadan oluşan çıkarma birliği kıyıya yaklaşmaya başlamıştı. Altışar filikalık dörder dizi halindeki birlik orta mesafeye gelince ikiye ayrıldı. Bu dizilerden biri doğuya, diğeri ise Morto koyuna bakan kıyılara yöneldi. Filikalar çözülüp kıyı çizgisine geldikleri anda Türk takımı hep birden ateş etmeye başladı. Bu ateş dalgası düşmanı en kritik anında yakalamış ve daha filikaların içindeyken ağır zayiata uğratmıştı. Karaya çıkabilenler ilerideki dik yamaçların altına sığınıp hareketsiz kaldılar. Böylece ilerlemeleri durdurulmuştu. Ancak gemilerden yapılan top atışlarıyla desteklenen çıkarma birliği yerinden sökülüp atılamıyordu. Kıyılara sinen İngilizler donanmanın desteğinden yararlanarak yeni saldırı denemesinde bulunmak istedilerse de 30-40 kişilik Türk takımı onlara ilerleme şansı tanımıyordu. Ancak Eskihisarlık’ın boğaza bakan sırtlar gerisine sarkan altı filikalık düşman birliği, üç kişilik postayla gözetlenen kayalık kısma kolayca çıkarak, Türk takımının arkasına sarkmaya başladı. Arkasının kesilmek istendiğini gören takım komutanı verdiği doğru kararla birliğini daha gerideki sırtlara çekti. Böylece Tenger’ deki müstahkem mevki obüs grubunu hem de Seddülbahir- Kirte ikmal yolunu tehlikeden korumuş oldu. Böylece muharebeyi büyük bir cesaretle sürdüren Türk takımı, zaman kazanmış ve Kirte’den sevk edilen 8. Bölüğün bu kritik bölgeye yetişmesini sağlamıştı.
Bu sırada bölgeye yetiştirilen jandarma perakende gruplarının da katılımıyla oluşturulan bir buçuk bölükten müteşekkil kuvvet, kendisinden daha güçlü İngiliz taburuna taarruz etmiş, coşan Mehmetçikler, kendilerinden kat kat üstün düşman kuvvetlerini mevzilerinden sökerek Eskihisarlık harabelerine sıkıştırmıştı. Ancak bu taarruz düşman gemilerinin yaptığı yoğun bombardıman karşısında durdurulmuş ve İngiliz taburu da sıkıştıkları harabe duvarlarında tutunmayı başarmıştı. Tüm bunlara rağmen buradaki İngilizlerin kaybı altmış üç ölü ve yaralıdan ibaretti.
Fransızların Çıkışı
25 Nisan’da İngilizler Seddülbahir’e çıkarma yaptıkları sıralarda Fransızlar da Anadolu kıyılarına bir oyalama çıkarması yaptı. Burada iki gün süren muharebelerin ardından Seddülbahir’deki ileri hareket için Fransız birlikleri 27 Nisan ‘da Eskihisarlık’taki İngiliz taburuyla öğleye doğru yer değiştirdi. General Hunter- Weston S sahilindeki 175. Fransız Alayı ve kendi birliklerini 27 Nisan günü saat 15.30’da hazır etti. Saat 16.00’da Fransızlar ve İngilizler ileri harekata başladı. Buradaki Türk piyadesinin ve bazı sahra toplarının geri çekildiği sonradan anlaşıldı. Her ne kadar Türk birlikleri geri çekilse de burada savaşan tabur raporlarında Türk avcı birliklerinin (gözetleme ve keşif birlikleri) aşırı bir yüreklilik göstererek savaştıkları kayda geçti.
Saat 17.30’da İngiliz ve Fransız birlikleri yeni mevzilerine yerleşmişler ve siper kazmaya başlamışlardı. 27- 28 Nisan gecesi 29. Tümen ve buradaki Fransız alayı için uykusuz geçmişti. Çünkü Türkler her ne kadar saldırıya geçmedilerse de keşif kollarının düşmana verdiği zayiat ve tükettirdiği cephane büyük boyuttaydı.
27 Nisan günü Morto Koyu’na çıkan Fransızlar 28 Nisan günü gerçekleşen I. Kirte Muharebesi’nden itibaren buradaki savaşlara katılmışlardır.
12 Aralık 1915 tarihinden itibaren tahliye edilmeye başlayan Fransızlardan kalan son birliğin 24 Aralık 1915 günü çekilmesine kadar bölgede görev yapan Fransızlar, kahraman Türk askeri karşısında bir varlık gösterememişler ve sadece küçük mevzi başarılarıyla yetinmek zorunda kalmışlardır. Buradaki Fransızların ilerleyebildikleri son hat, Kutsi Bey Tepesi’dir.
Fransız Mezarlığı
Buradaki muharebeler esnasında hayatını kaybeden Fransız Ordusu personeli, muharebeler süresince on üç farklı noktada oluşturulan mezarlıklara gömüldü. Fransız hükümeti, Lozan Antlaşması’nın savaş mezarlıkları ile ilgili hükümlerine dayanarak ve o dönemdeki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile anlaşarak Morto Koyu’nda kendilerine tahsis edilen bölgede (şimdiki mezarlık alanı Tombabahçe kuzeyi) 1926- 1930 yılları arasında, bugünkü anıt- mezarlığı inşa etti.
Mezarlıkta 2.360 kimliği belli olan ve 12.022 kimliği meçhul 14.382 savaş ölüsü gömülüdür. Kimliği belli olanlar tek kişilik mezarlara, belli olmayanlar ise her biri 3.000 kişilik dört ayrı bölüme gömülmüşlerdir. Tek kişilik mezarların başına demirden bir haç dikilmiştir.
Hristiyan Mezarlığında Müslümanlar
Savaş yıllarında Fransızların sömürgesi olan Fas ve Cezayir gibi Müslüman ülkelerin askerleri de dinlerinin farklı olmasına bakılmaksızın hatta tek kişilik olanların başlarına haç bile dikilerek büyük bir saygısızlık yapmışlardır. Mezarlıktaki anıtın üzerinde yazan ise manidardır; “Fransa için öldüler.”
Morto’nun Anlamı
Bu koya verilen “Morto” ismi sanılanın aksine Fransızların vermiş olduğu bir isim değildir. Kelime İtalyanca kökenli olup Türkçe karşılığı “ölü” anlamına gelmektedir. Yapılan araştırmalar; bu ismin 1915 yılından daha önceki dönemlerden bu yana kullanıldığını ortaya koymuştur. Muhtemelen ticari, askeri ve korsanlık gibi amaçlarla bölgeye gelen Venedik ve Ceneviz kökenli denizcilerin verdiği bir isim olmalıdır. Bu denizcilerin “Morto” ismini bu koya vermelerinin nedeni ise poyraz ve lodos rüzgarlarına karşı korunaklı konumu nedeniyle, yılın büyük bir bölümünde koy içinde denizin durgun olmasıdır.
Morto Koyu’nda kendilerinden kat ve kat üstün düşmana karşı bir avuç askerin canları pahasına düşmanı durdurmaları bizlere bu vatanın kolay kazanılmadığını bir kere daha göstermiştir. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
KAYNAKÇA
- Akıngüç, Gürsel, Tarihi Süreç İçinde Çanakkale Muharebeleri ve Muharebe Alanları, İstanbul 2014
- Mütercimler, Erol, Korkak Abdul’den Coni Türk’e Gelibolu, İstanbul 2006
- Tansel, Selahattin Osman, Çanakkale’de İstanbul’u Kurtarmak, Bursa 2007
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.