5. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Şehit Kuşağın Evladı: Yusuf Köstek

Written by ÇSATT

Mevlüt Köstek / Sınıf Öğretmenliği

2008-Haziran sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Türkiye, 2. Dünya Savaşı’na askeri anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekûn savaşın etkilerini derinden yaşamıştır. Bir yandan başını Almanya’nın çektiği mihver devletler diğer yandan da müttefikler arasında bir denge politikası izleyerek savaşın dışında kalmayı çabalamıştır. Mihver devletler (Almanya-İtalya) Uşi Antlaşmasında (1912) kaybettiğimiz on iki adayı rüşvet vererek almayı isteseler de Cumhurbaşkanı Ismet İNÖNÜ tarafsız kalmayı tercih etmiştir. Bu denge politikasında mihver devletlerle burun buruna gelinmiştir. Alman keşif uçaklan Gelibolu Yarımadasının semalarında uçuyordu. Alman Nazi Ordusu Bulgaristan’ı işgal etmişti. Türkiye sınırına 85 kilometreye kadar gelinmişti. Alman tanklarının sesi Saroz Körfezi’nden duyuluyordu.

Türkiye bu savaşın içine girerse tehlike aynı yerdeydi. Tarihin en eski dönemlerinden beri savaş sesinin susmadığı boğazdan yine kan akacaktı. M.Ö. 411 Knossema (Çanakkale Boğazı’nda yapılan ilk Deniz Savaşı) deniz savaşında Venedik ve Ceneviz ablukasından, 18 Mart 1915 Çanakkale deniz zaferine kadar boğazın derinliklerine çok sayıda gemi batmıştır. Evet, Türkiye bu savaşa hazır olmak zorundaydı. Çünkü, tarihin en büyük özelliği tekerrür etmesiydi. 25 yıl önce çok büyük sıkıntılarla karşılaşılmıştı. 2. Dünya Savaşı yıllarında Çanakkale manzarasını bugün 98 ama resmi kayıtlara göre 93 yaşında olan 1941-1945 yılları arasında Gelibolu yarımadasında askerlik görevini yapan Yusuf KÖSTEK adlı dedemizin ağzından aktarmak istiyorum:

“Ben askere 1941 yılında gittim. Üç yıl diye gitmiştim. 2. Dünya Savaşı uzayınca askerlik bir sene daha uzadi dediler. Altı günde Ünye Limanı’ndan, Eceabat Limanı’na geldim. Dört sene hiç izne göndermediler. Sekiz bayram yaşadım. Eski ve yeni yazıyı bildiğim için beni çavuş yaptılar.

Bu yıllarda Alamanla savaşta sayıluyorduk. Alman uçakları tepemizde geziniyordu. Hatta bombaladılar. Alman tanklarının sesi duyuluyordu. Ulfi idare (savaş zamanında devletin her konuda almış olduğu sıkıyönetim) mevcuttu. Olaylar çok ciddiydi. Gelibolu Yarımadası’na otuz beş bin asker yerleştirildi. Makineli tüfek korugaları yaptırıldı. Önemli tepelere gözetleme kuleleri kuruldu. Nuri YAMUT Paşa’dan sürekli uyarılar alıyorduk. Sürekli şu uyarıyı tekrarlıyordu; “savaş çıkabilir, sizden bir önceki kuşak, üzerine düşen görevi burada şehit olarak yaptı. Eğer savaş çıkarsa sizde üzerinize düşen görevi yapacaksınız.” Nasal unutabilirdik ki, bir kuşak öncesi babalarımızdı, dedelerimiz değildi. Çoğumuz şehit çocuğuyduk. Babalarımız yoktu. Babalarımız ya Balkanlar’da ya Sarıkamış’ta ya Çanakkale’de ya da Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuştu. Bende bir şehit çocuğuydum. Babam Sarıkamış’ta şehit olmuştu. Biz Çanakkale’de yerde avuçla mermi toplardık. Kilosunu 60 kuruşa satardık, askere serbestti. Kemikler mevzideydi. Parça parça olmuş kemikler siperdeydi. Her yağmurda toprağın altından birşeyler çıkardı. Kemik, patlamamış bomba, mermi, süngü, tüfek, matara, cephe küreği…

Biz 25 yıllık Çanakkale Zaferi’nin kalintıları üzerinde yeni bir savaşa hazırdık. Her içtimada duygularımızı gelecek düşmana haykırıyorduk. 

Bizi orada en çok üzen şey şuydu: 25 yıl önceki kazandiğimız zaferi bize anımsatan bir anıtımız yoktu. Sadece Mehmet Çavuş’un kabri vardı. Ama gåvurlar anıtlanını tamamlamış hatta parsellemişlerdi. Nuri YAMUT paşamız anitlar için çok uğraştı. Malyeden para talebinde bulundu. Ama ülkede kıtlık vardı. Malyeden olumsuz cevap aldı. Bunun üzerine istanbul’daki iki katlı evini satarak anıtı inşa ettirdi. Biz anıtın yapımında çaliştık. Taş taşıdık. Kemik topladik Hatta anıtın altına binlerce kafatası kemiği gömdük. Anıt 1943 yılında askeri törenle açıldı.

Nuri Yamut Kimdir? 

1890 yılında SELANİK’te doğdu. 1908 yılında Teğmen rütbesi le Harp Okulu’ndan mezun oldu. Manastır 6. Kolordu 50. Alay 3. Bölükte iken, 1912 yılında esir düştü. Esaret dönüşü, 1913’de Harp Akademisi’ne girdi. 1 yıl okuduktan sonra tahsili birakarak Orduya katıldi. Çanakkale Savaşlarında Teğmen olarak Ziğındere muharebelerine katildı. 1919’da tekrar başladığı akademi tahsilini 1920’de bitirerek Kurmay oldu. Aynı tarihte Anadolu’ya geçerek Milli Ordu’ya iltihak etti. 1935 yılına kadar çeşitli karargah ve birlikler ile Afganistan’da görev yaptı. 1935 yılında Tuğgeneral, 1936 yılında Tümgeneral,1939 yılında Korgeneral ve 1945 yılında Orgeneralliğe yükseldi, Tuğgeneral rütbesi ile 9. Tümen Tugay Komutanlığı, Tümgeneral rütbesi ile 9. ve 57. Tümen Komutanliğı, Korgeneral rütbesi ile 2. ve 12. Kolordu Komutanlığı, Orgeneral rütbesi ile 2. ve 1. Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. 

Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Nuri YAMUT

3 Ocak 1949 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığiʻna atandi. 1 Temmuz 1949 tarihine kadar aynı zamanda Genelkurmay Başkan Vekilliği görevinide yürüttü. 6 Haziran 1950 tarihinde atandığı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 10 Nisan 1954 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu.

5 Haziran 1961 günü vefat etti.


KAYNAKÇA

  • Ali: Yusuf Köstek’in Sarıkamış’ta şehit olan babası.

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment