13. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Son Çırpınışta Suvla

Written by ÇSATT

İlknur Doğan/ Türkçe Eğitimi Bölümü

2013-Aralık sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mütetefik Donanmanın ağır yenilgisiyle son bulan Çanakkale Boğaz Muharebesi sonucu işgal güçleri Osmanlı Devleti’nin kalbi olan İstanbul’a bu kez karadan ulaşmak için yeni planlarını devreye sokmuş ve 25 Nisan 1915’te başlayan kara muharebeleriyle birlikte yaklaşık 9 ay süren şiddetli çarpışmalar başlamıştı. 25 Nisan 1915’te birçok noktaya yapılan çıkarmalarda müttefikler ilk etapta istedikleri veyahut planladıkları başarıya  ulaşamamışlardı.

Kuzeyde Anzaklar; Kanlısırt, Kırmızısırt, Albayrak Sırtı hattına gelebilmiş, güneyde ise İngiliz ve Fransız kuvvetleri, hedefleri olan Alçıtepe’ye ulaşamamışlardı. Özellikle mayıs ve haziran aylarında yapılan muharebelerden istenilen sonuç alınamamış ve muharebeler tamamen siper savaşlarına dönüşmüştür. Öyle ki 3.Kirte Muharebesi’nden sonra General Sir Ian Hamilton havanın ısınmasıyla artan hastalıkların, beklenmeyen kayıpların, yine sıcaklığın artışıyla ortaya çıkan susuzluğun artmasına rağmen Çanakkaleʼnin, biraz asker ve cephane takviyesi ile geçileceğini düşünüyordu. Bu düşünce doğrultusunda bir biri ardına yapılan çıkarmaların ve muharebelerin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine General Ian Hamilton, elindeki kuvvetlere ek olarak İngiliz Hükümetinden yeni kuvvet isteğinde bulunmuştur.

 Lord Kitchener göndereceği kuvvetleri hazır ederken General Ian Hamilton da büyük bir gizlilik içerisindeki  Suvla’ya Çıkarma planının inşası ile meşguldü. Bu planın gizliliğini önemseyen, Hamilton Lord Kitchener’a gönderdiği mektuplarda dikkatli davranmaya çalışmıştır. Temmuz ortalarında, General Birdwood’un General Sir Alexander John Godley ve Korgeneral Sir Harold Bridgvvood Walker’la saldırıyı görüştüğünü duyunca Anzak birlik karargâhına sert bir telgraf çekmiştir. Telgrafta: “Konuyu tugay komutanlarınızla tartıştığınızı üzüntüyle duydum. Ben saldırıdan Stopford veya Bailloud’ya bile söz etmedim. Tugay komutanlarınızın konuyu kurmaylarından kaçına açtığını derhal öğrenin ve zaman geçirmeden beni durumdan haberdar edin. İlk fırsattan yararlanarak da tugay komutanlarınıza saldırı planından tamamen vazgeçildiğini açıklayın. Vazgeçme nedenini bulmayı size bırakıyorum. Hazırladığımız harekât gizlidir, öyle kalması da şarttır.” İşte bu telgrafla Hamilton’ın çı- karma planını gizlilik içerisinde yürütmeye ne kadar çok önem verdiği anlaşılmaktadır.

A sahili olarak adlandırılan Suvla Koyu. Ağustos 1915

Peki, Hamilton’ın gizliliğini en yakın çalışma arkadaşlarından bile son ana kadar sakladığı çıkarma planı ne şekildeydi?

Plana göre Suvla Koyu’ na 6-7 Ağustos’ta baskın niteliğinde bir çıkarma olacaktı. Bu çıkarma için de 5 Tümenden oluşturulan kuvvetlerin bir kısmı Arıburnu Cephesi’nin kuzeyine gönderilecek, diğer kısmı ise ilk hamlede Kocaçimen-Tekke Tepe çizgisini ele geçirmek amacıyla Anafarta Limanı’na çıkarılacak ve bu aşama dan sonra da Eceabat’a (Maydos) gidecekti. Böylece Türk Kuvvetlerinin bağlantıları kesilmiş olacaktı. Yapılacak olan çıkarmayı ilerletmek ve çıkarmayı yapacak olan birliklerin ilerleme kaydetmelerini kolaylaştırmak amacıyla Seddülbahir ve Arıburnu Cephelerinde mahdut hedefli taarruzlar yapılacak; Saros Körfezi’ne de bir gösteriş çıkarması düzenlenecek’ve böylece Türk tarafının dikkati bu bölgelere çekildiği sıralarda müttefikler 22.30 olarak tespit ettikleri saatte Suvla’ya asker çıkaracaklardı. Hazırlanan planda hız esas alınmasına rağmen 9. İngiliz Kolordusu Komutanı Frederick Stopford’s un çıkarma gününde 11.tümen Komutanı Hammersley’e planda değişiklik yapmasına izin vermiş olması ve bunun yanında büyük bir gizliliğe sahip olan plan hakkında ve coğrafya hakkında birçok subayın yeterince bilgi sahibi olmaması nedeniyle istenilen süratte hareket edilememiştir.

Yapılacak olan harekâta göre çıkarma bölgesi için Suvla Koyu’nda iki yer seçilmişti. Bunlar, Küçük Kemikli Burnu’nun hemen güneyinde “B” ve “C”yle gösterilen birbirine yakın iki kıyı sahil; diğeri ise Tuzla Gölü’nün denizle bağlantısını sağlayan kısmın kuzeyinde bulunan “A” harfi ile gösterilen sahildi. “B” ve “C” bölgeleri çıkarma yerleriydi ancak “C” bölgesinin kuzey kıyıları engebeli olduğundan buralar at, top ve araçların çıkarılmasına ayrılmıştır; “B” bölgesine ise bütün hayvansız birliklerin çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu plan üzerinde konuşulup tartışılırken Türk tarafında da harekâtın istihbaratı alınmış ve bir hareketlilik başlamıştır.

Gelibolu Yarımadası’ndan sorumlu olan 5. Ordu’nun durumu ise aşağıdaki gibidir:

Asya yakasında 3 tümen: 2., 3.ve 11. Tümenler ve bağlı birlikler ( Yaklaşık 25.000 asker).
Saros’ta 3 tümen: 6., 7.ve 12. Tümenler ve bağlı birlikler (Yaklaşık 35.000 asker+ Süvari Tugayı ( Üç alay= 3.000 asker)).
Tayfur Bölgesi (Saros-Anafartalar arası): 4. Süvari Alayı (Yaklaşık 1.000 asker).
Anafarta Bölgesi: Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları ( İki piyade taburu ( Yaklaşık 3.000 asker)).
Kuzey Grubu: 5. 9. 16.ve 19. Tümenler ve bağlı birlikler (Yaklaşık 50.000 asker)
Güney Grubu: 1. 4. 8., 10., 13.ve 14. Tümenler ve bağlı birlikler (Yaklaşık 75.000 asker).
Bütün tümenlerin (1. Tümen hariç) birer topçu alayı: (Yaklaşık 7.500 asker).

Sayıları 205.000’e yaklaşan muharip kuvvetlerin yaklaşık 136.000’i, Gelibolu Yarımadası’nda yaklaşan yeni muharebelere hazırdı.

Bu birlikler karşısında yarımadadaki işgal güçlerinin de sayısı azımsanamayacak bir büyüklükteydi.

General Sir Ian Hamilton’un Büyük Taarruz Planı, 1915

Ağustos ayı girdiğinde düşman kuvvetlerinin dağılımı ve mevcudu da aşağıda verilmiştir:

Seddülbahir Bölgesinde:
29., 42., 52.ve Deniz tümenlerinden kurulu 8. İngiliz Kolordusu,
1.ve 2. Fransız Tümenlerinden kurulu Fransız Kolordusu. Her tümen iki Tugaylı ve her tugay da ikişer alaylıydı.

Arıburnu’nda:
General Sir W.R. Birdwood komutasındaki Anzak Kolordusu ( 1. Avustralya Tümeni, Avustralya-Yeni Zelanda Karma Tümeni).
29. Hint Tugayı,
13. İngiliz Tümeni,
29. İngiliz Tugayı (10. Tümenden).

Anafartalar’da (Suvla’ya ) ayrılan çıkarma kuvvetleri:
9.kolordu (10.-29. Tugay eksik ve 11. Tümen’ler)

Genel Karargâh ihtiyatı:
53. ve 54. Teritoriyal Tümenleri
Deniz Piyade Tümeni ( Gerektiğinde)”

Suvla Koyu’nda Yeomanry askerlerinin konuşlandığı bölge.
Dikkatlice bakıldığında ileri deki savaş gemileri görünmekte, 1915

Anafartalar Grup Komutanlığı’nın Kurulması

6 Ağustos 1915 gecesi saat 22.00’den itibaren Anafartalar sahillerine çıkan İngiliz 9’uncu Kolordusu,7 Ağustos 1915 akşamı sahilden içeriye en fazla 800 metre kadar ilerleyebilmiş ve ancak Mestan Tepe ile Karakol Dağı’nın batı yönünde küçük bir bölümünü ele geçirebilmişti. Düşmanın, derinlikteki ileri hareketleri yavaşlatılmış ve yine düşmanın içine düştüğü karmaşa nedeniyle, mevcut kuvvetlerle yapılan oyalama muharebeleri ile zaman kazanılmaya çalışılmıştı. Bütün bu gelişmeler yaşanırken ve Çanakkale Kara Muharebelerinin üçüncü cephesi olan Anafartalar Cephesi şekillenirken, 7 Ağustos 1915 sabahı saat 07.00ʻde 5’inci Ordu Komutanlığı, Saros Grubu Komutanlığı’na verdiği emirlerle Saros Grubu Karargâhı ile birlikte grubun emrinde bulunan üç tümenden ikisinin (7’nci Tümen ve 12’nci Tümen) derhal Anafartalar bölgesine intikal etmesini istemişti. Bu emirlerin iletilmesinden hemen sonra “Anafartalar Grubu Komutanlığı” adıyla yeni bir komutanlığın oluşturulduğu ve Saros Grubu Komutanı Albay Ahmet Feyzi (TÜMAY) Bey’in yeni kurulan grup komutanlığına atandığı telefonla bildirildi. Saros Grubuna bağlı tümenler Anafartalar bölgesine doğru intikal halindeyken Albay Ahmet Feyzi Bey, önden otomobille gelerek 5’inci Ordu Komutanı Liman Von Sanders ile buluşarak durumu görüşmüşlerdir. Bu görüşme sırasında Liman Von Sanders, Anafartalar’da bulunan düşmana 8 Ağustos 1915 akşamı derhal taarruz edilmesini emretmiştir. Ancak bu taarruz emrine, Ahmet Feyzi Bey şu gerekçelerle itiraz etmiştir:

  1. Saros Grubu’ndan Anafartalar Bölgesi’ne intikal etmekte olan 7’nci ve 12’nci Tümenler, henüz yoldadırlar. Bu birliklerin bölgeye ulaşıp bütün unsurlarının toplanması ve yürümekten yorgun düşecek askerlere bir süre de olsa istirahat verilmesi gerekmektedir.
  2. Anafartalar bölgesine intikalini tamamlayacak birliklerin komutanlarının taarruz edilecek araziyi görmeleri için zamana ihtiyaç vardır.
  3. Taarruzun akşam saatlerinde yapılması, o saatlerde batmakta olan güneşi arkasına alacak düşmana, taarruz edecek birlikleri daha iyi görme olanağı verecektir. Bu nedenle taarruzun 9 Ağustos 1915 sabahına bırakılması uygun olur. Çünkü sabah saatlerinde doğan güneşi arkasına alacak taarruz kademelerini düşmanın görme ihtimali daha zayıftır.

8 Ağustos’a gelindiğinde ise taarruzu büyük bir sabırsızlıkla bekleyen Liman Paşa, Ahmet Feyzinin oldukça mantıklı olan itiraz gerekçelerini yeterli bulmamış ve Tümeninin de henüz bölgeye intikal etmemiş olması sebebiyle Ahmet Feyzi’yi derhal kumandanlıktan azletmiştir. Albay Ahmet Feyzi’den boşalan Anafartalar Grubu Komutanlığı’na ise 8 Ağustos 1915 akşamı saat 21.50’de, 19’uncu Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal atanmıştır. Bu gelişmeler sonrasında Anafartalar sahillerindeki düşmanı denize dökmeyi amaçlayan taarruz, 9 Ağustos 1915 sabahına kaldı. Mustafa Kemal, Anafarta kesimindeki bütün birliklerin kumandanlığına tayin olundu.

Suvla Koyu’nda ele geçirilen Türk esirleri. 1915

6-7 Ağustos 1915’te rüzgârın sesleri kısan uğultusuyla ve gecenin düşmanı gizleyen zifiri karanlığıyla Suvla belirlenen gün ve saat yani 6-7 Ağustos gecesi düşman hattı açısından oldukça uygun bir zamanda başlamış sayılabilirdi. Gece, karanlığıyla onları bünyesinde gizliyor gibi görünse de beklenmedik bir durumla karşı karşıya bırakacaktı ki nitekim öyle de olmuştur. Dünyanın birçok yerinden gelen askerleri taşıyan küçük araçlar ve Suvla Çıkarması’nda ilk defa kullanılan motorlu dubalar kıyıya yanaştılar. İlk dalgada çıkarılması planlanan 11. İngiliz Tümeni’nin 34. Tugay’ı “A” sahiline çıkarılırken; 32. ve 33. Tugaylarının ise “B” sahilinin, sırasıyla kuzey ve güney uçlarına çıkarılmasına karar verilmiştir. 32. Tugay’ın iki taburunun görevi ise, Lalababa Tepesi’ni ele geçirip Softa Tepe’de diğer tugaylarla birleşmekti. 5 Kıyıya ulaşacak olan dubalardan sadece biri ulaşabilmiş diğer iki duba ise kayalara çarpmış, içinden kurtulan erler yanlış bölgeye çıkmışlardır. Askerler yanlış bölgeye çıkmakla birlikte gölün bataklık kısmına girmişler ve bu onların yorgun düşerek zaman kaybetmelerine neden olmuştur. Buna paralel olarak da dubaları kurtarma işlevi ve diğer erlerin de karaya çıkarılması gecikmiş olacaktır.

Saat 01.30 civarında 32. ve 33. Tugay askerleri mühimmatlarıyla beraber sahile varmışlar ancak Lalababa’ya yaklaştıklarında Türk tarafının ateşiyle karşılaşarak oldukları yere konuşlanmışlardı. Buna rağmen saat 02.00’a doğru Lalababa ve Tuz Gölü’nün güneyine yerleşmiş ve böylece A sahiline çıkacak olan 34. Tugay askerlerini Türk ateşinden korumuş olacaklardı. Onlardan sonra 32. Tugay kuzey kumsalına çıkacak olan 34.Tugay ile Lalababa’da buluşacaklardı. Ancak gelenler olmadığı için tekrar sahile çekilmek zorunda kaldılar.16 İngiliz denizcilerin akıntı etmenini bilmemeleri sebebiyle askerlerin bir kısmının Suvla’nın güneyine inmelerine bir kısmının da Kireçtepe Kıyılarına çıkmalarına neden olmuştur. Yaşanılan bu durum ve İngiliz denizciler tarafından bilinmeyen akıntı etmeni ayrı bir karışıklığa sebep olmuş ve 11. İngiliz Tümeni Komutanı General Hammersley’ in sabaha kadar oldukları yerde beklemelerine neden olmuştur. Gecenin gün ışığına kavuşmasıyla birlikte askerler nerede olduklarını görebilmek için haritalara ve bulundukları noktalara baktıklarında ise hedeflenen yerde değil de Suvla Burnu ve Küçük Kemikli Burnuʼnda olduklarının ancak farkına varabilmişlerdi. İlk karışıklıktan sonra bir bölük Lalababa kanadını korumak üzere bırakıldı ve Grampus muhribi kıyıya çıkan Manchester Taburu hedeflerinin bulunduğu kuzeye yöneldi. Kötü bir başlangıç yapmalarına karşın Gazibaba’daki Türk karakollarını temizleyip Anafartalar Körfezi’ nin sol boynuzunu güvence altına aldılar ve oradan Kireçtepe sırtlarına yürüdüler. Tugay’ın öbür kuvvetleri, Softatepe’ye doğru yöneldiler.

7 Ağustos sabahına kadar İngilizlerin Softa Tepe’ye yaptıkları taarruzları sonucunda başlangıçta Türk tarafının başarısıyla ilerlemesine rağmen 34. Tugay’a ait bir taburun A sahilinden kuzeye doğru ilerlemesi Türklerin Suvla Burnu noktasını terk etmelerine yol açtı; böylelikle deniz grupları, Gazibaba yakınlarında uygun bir çıkarma bölgesi buldu.18 Gün ışımaya başladığında, körfezin iki ucunu oluşturan Büyük ve Küçük Kemikli Burunları İngilizlerin eline geçmişti. Buna karşın Lalababa bölgesindeki tüm 11. İngiliz Tümeni, kıyıda hareketsiz, karmakarışık ve düzensiz bir yığın halinde bulunmaktaydı. 11.Tümen Karargâhı, durumdan habersizdi. 9. İngiliz Kolordu karargâhıysa, karada olup bitenlerden bilgi alamamaktaydı.

Okyanus ve ya Conkbayırı sahili olarak adlandırılan bölge. 1915

Suvla Çıkarması ilk bakıldığında baskın tarzında yapılmıştı lakin oluşan karışıklıklar, bölgenin bir avuç da olsa kahraman Türk erlerinin savunuşuyla baskın niteliğinin kaybedilmesine yol açmıştır. Bu durum hızlı hareket etme ilkesini yitiren düşman tarafının 7 Ağustos sabahı 10.Tümen askerlerinin yapacak olduğu kara çıkarmasının akşama kadar uzamasına sebep olmuştur. Ayrıca 10.Tümen askerleri karaya çıkacağı sırada açık hedef durumunda kaldığından Türk topçu atışıyla karşılaşıp ağır kayıplar vermiştir. Düşman tarafı Suvla Bölgesinde bulunan az miktardaki Türk eri karşısında 6 ve 7 Ağustos’ta pek de bir şey yapamamıştır. Onların bu hareketsiz kalışları bir nevi Türk tarafına takviye birliklerinin kaydırılmasına olanak sağlamıştır denilebilir. 9. İngiliz Kolordusu’na bağlı yaklaşık 27 bin kişilik kuvvetin 3 bin kişiyi aşmayan Türk birlikleri karşısında 7 Ağustos 1915’teki başarıları, yalnızca Mestantepeyle kuzeyde Karakol Dağı’nın bir kısmını ele geçirebilmiş olmasıdır. Bunun dışında tüm 9. İngiliz Kolordusu, kıyıdan 800 metre kadar içeriye ilerleyebilmiş ve bu dar alanda sıkışıp kalmıştı.

8 Ağustos 1915’te bir şeyler değişmeye başlıyor

8 Ağustos saat 11.30’da Seferi Kuvvetler Kurmay Başkanı Sir Walter Pipon Brathwaite, 9. Kolordu Komutanı Stopford Tekke Tepe Sırtları’nın bir an evvel tutulmasının Başkomutanlıkça istendiğini bildirdi. 9. Kolordu Komutanı sonra saat 15.45’te karargâhının bulunduğu savaş gemisinden karaya çıktı. 9 Ağustos sabahı taarruzun başlaması hususunda tümen komutanlarıyla görüş birliğine vardı. Komutan tekrar gemiye döndü. Türk kuvvetlerinin 3-4 tabur olduğunu öğrenince 9 Ağustos sabahı yapılacak olan taarruz için kolordusuna 8 Ağustos saat 17.30’da büyük bir güvenle taarruz emrini yayınladı. Oysa Org. Hamilton Tekke Tepe’nin 8 Ağustos akşamı, zapt edilmesini emretmişti.

8 Ağustos 1915 günü her iki taraf içinde ilginç bir gün olmuştur.

General Stopford’a göre, “askerlerin tepelere varamayışları o kadar da önemli değildir; kıyıya çıkmış olmaları yeterlidir.” Oysa Albay Aspinall Oglander ise, “Altın fırsatların kaçırıldığına emindi ve durumu çok ciddi olarak görüyordu.” Hamilton da tıpkı Liman Von Sanders gibi “yarının çok geç olabileceğine” inanıyordu. Bugün yaşananlar, Sanders ile Hamilton’ın yetiştiği disiplin anlayışını (buna ekol de diyebiliriz) da açıkça ortaya koymuştu. Prusya ile İngiliz ekolü arasındaki fark, iki komutanın emir-komuta anlayışında yansımaktaydı. Bu konuda, Sanders Hamilton’a göre daha başarılı bir sınav vermişti.

Tahliye zamanında A sahili olarak adlandırılan Suvla Koyu’ndan bir görüntü. Aralık 1915’te çekilen bu fotoğrafta tahliye zamanında kıyıda konuş- lanmış “beetle” adı verilen büyük ve geniş savaş teknelerini görebilirsiniz. Bu tekneler hem asker hemde mühimmat taşıyabilme özelliğine sahiptiler.

8 Ağustos’ta Hamilton’un aceleye getirdiği saldırı kararı ve Hammersley’in kendi tümeninin durumu hakkındaki cehaleti Türklerin hızla ilerlemesine ve İngilizlerin de geri çekilmesine neden oldu. Bu yüzden 9 Ağustos saat 04.00’a kadar ertelendi.

Büyük bir titizlik, gizlilik ve imkân içerisinde hazırlanan Suvla Çıkarması görüldüğü üzere düşman tarafında pek de planlanıldığı gibi gerçekleşmemiştir. Burada düşman kuvvetlerinin kendi aralarında emir komuta zincirinde yaşadığı kopukluklar, komutanların aceleci tavırları ile birleşerek birçok imkâna sahip olan ve o ana kadar yapılan en modern çıkarma namını alan Suvla’nın niçin başarısız olduğunu da göstermektedir. Kaldı ki burada Türk erinin düşmana göre az sayıda olması lakin bunu hiçbir zaman engel olarak görmeksizin kahramanca karşı koyup mücadele etmesi de göz ardı edilmemelidir. 27.000 düşman askeri karşısında vatanını, bayrağını, arkasında bıraktıklarını, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ta, Balkanlar’da ayaklar altına alınan gururunu 3.000 kişi ile geriye dönmeyi bir an olsun düşünmeden kanlarını, canlarını korkusuzca feda edip düşmanı bir kez daha emellerinde yanıltmışlardır. Bu çıkarma ve sonrasında yapılacak olan Ağustos Muharebeleri ise düşmanın artık son çırpınışlarının ilk aşaması olan Suvla ile başarısız bir şekilde tarihteki yerini almıştır.


KAYNAKÇA

  • GÖNCÜ, Gürsel- ALDOĞAN, Şahin Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan, İstanbul, MB Yayınevi, 2006
  • ERDEMİR, Lokman Çanakkale Savaşı Siyasi Askeri ve Sosyal Yönleri, İstanbul, Gök kubbe Yayınevi, 2009
  • Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt III. Kitap Çanakkale Cephesi Harekâtı, Ankara, Genelkurmay Basımevi, 5 Mayıs 1980
  • JAMES Robert Rhodes, Gelibolu Harekâtı, Bilge Yayınları,1965
  • Çanakkale Boğaz Komutanlığı, Çanakkale Deniz Savaşları 1915, İstanbul, Deniz Basımevi Müdürlüğü, 2008
  • MÜTERCİMLER, Erol Korkak Abdül’den Coni Türk’e Gelibolu, İstanbul, Alfa Yayınları, 2007-03
  • AKINGÜÇ, Gürsel Tarihi Süreç İçinde Çanakkale Muharebeleri ve Muharebe Alanları, İstanbul, Ajans 2023, 2011

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment