Sarıkamış hareketi için en farklı bilgiler savaş ölüleri konusunda verilmiştir. Bu farklar, rakam tespitinde uygulanan yöntemlerin eksikliğinden ziyade çoğu zaman yazarın keyfi bir tutum içine girmesinden kaynaklanmış olmalıdır. Birçok yazar yöntem konusunda açıklama yapma gereği duymazken verdiği rakamın kaynağı konusunda da endişesizdir. Hemen belirtelim ki bu konuda elde edilecek rakamlar üzerinde ihtiyat hakkı her zaman saklı kalacaktır. Yaralanma ve esirler hakkında doğruya yakın bilgiler bulunmasına rağmen zayiata sebep olan asıl unsurların başında gelen firar, hastalık ve donmalar konusunda net rakamlar elde etmenin güçlüğü kesin bilgilere ulaşılmasını imkânsız kılmaktadır. Bu araştırmada takip edilecek yöntem Ocak ayı ortalarında sona eren Sarıkamış hareketinden sonra bir derece kesinlik ifade eden Şubat ayı rakamlarıyla firar ve hastalık hakkındaki bilgileri birlikte değerlendirerek bir sonuca varmak şeklinde olacaktır. Sarıkamış zayiatı için verilen rakamlardan bazılarını büyükten küçüğe doğru buraya alıyorum.
Doksan üç Harbi’nden sonra (1878-1918) Kırk Yıllık Günlerde Karsımız kitabının yazarı Sarıkamış Harekâtı sonunda 60.000 şehit 7.000 esir, 30.000’den fazla yaralı ve hasta verildiğini ve Kars’ta katledilen 40.000 Türk ile bu rakamın 137.000’e ulaştığını belirtir.
İngiliz Binbaşı M. Larşer, Türk kıtalarının yolsuz yüksek dağların zorlukları içinde 90.000 insan zayi ettiğini yazar 40.000’den fazla esir veren ordu 12.000 askerle geri dönmüştür.
Sarıkamış Dramı’nın yazarı dramatize ettiği rakamlarla 90.000’ni donuk toplam 114.000 kayıp verildiğini ileri sürer.
Dördüncü Askeri Tarih Seminerine bir bildiri sunan General Hüseyin Işık Sarıkamış Harekâtına katılan 118.000 kişinin geri döndüğünü, hasta ve yaralılardan 10.000 askerin daha kurtarıldığı kabul edilirse Türk kayıplarının 90.000 asker olduğunu belirtir.
Azız Samih, Kafkas Cephesi Hatıralarında 3. Ordunun tamamen mahvolduğunu kolorduların geride kalmış olan gayr-i muharip kısımları ile talimgâhlarda, depolarda asker alma şubelerinde ve önceden yola çıkarılanların gelmesi ile 22 Ocak 1915 tarihinde ordu mevcudunun 21.351 insan ( 13.444 tüfek), 12.376 hayvana ulaştığını öne sürmüştür.
Aziz Samih, zayiatın boyutlarını artırmak için genel kanaatin aksine olarak, askerlik şubelerinin kimsesiz askerleri, acemileri, sakatları, kısa boyluları ayırarak levent gibi askerleri 3. Orduya verdiğini belirtir ve ekler: “ Benim de gözlerimle gördüğüm gibi efradın hepsi muallâm ve boylu poslu idi. Debboylar ağzına kadar doldurulmuş olduğundan kâffesi de en muntazam ordularda olduğu gibi giyinip kuşanmıştı.”
Ergünöz Akçora, Van ve çevresinde Ermeni İsyanları’nı anlattığı kitabında yalnız Allahüekber Dağlarında 20.000 askerin donduğu Sarıkamış civarında ise 78.000 askerin donarak şehit olduğunu yazar. Alman Generali Liman Von Sanders ise hatıralarında başlangıçta ordunun bütün mevcudu olan 90.000 neferden ancak 12.000 kişinin geri döndüğünü ileri sürer. Türk Kültürü Dergisinde yayınlanan bir makalede Türk ordusu kaybını 75.000 olarak verilir.
Rus yazarlarından Paul Muratof Türk kayıplarını 75.000 olarak verir ve ekler Erzurum’un müdafaası için 30.000 kişi toplayarak bunlara depolardan alelacele aldıkları tehcizatları verirler.
Edebi eserlere konu olan Sarıkamış kayıpları buralarda da farklı rakamlarla anılır. “Şu çamlar içersindeki Sarıkamış… Çam: Hepsi 68.000 Türk yiğidine dikilmiş mezarlık ağaçları gibi Necati Ökse “ Birinci Dünya Harbinde 3’üncü Türk Ordusunun Harekâtı” isimli makalesinde Türk kayıplarının 60.000, Rus kayıplarının ise 32.000 civarında olduğunu belirtir.
Maslovski’nin eserinde bir tenkit yazan Nazmi, Türk zayiatı konusunda savaş alanında ölenler 23.000, muharebe hatları gerisinde ölenler 10.000, yaralı ve hasta olarak saftan çıkanlar 17.000, esir düşen 7.000, toplam: 51.000 askerin kaybedildiğini ileri sürer.
Hüsamettin Tugaç’a göre tutsak ve şehit toplamı 40.000’dir. 150.000 askerle harbe giren ordunun yaralı, hasta ve kaçaklarla birlikte mevcudu üçte bire inmiştir. 11. Kolordu Kumandanı Galip, 20.000 tüfekle harbe giren kolordu mevcudunun 2070nefere düştüğünü belirtir. Sarıkamış harbinde bölgeden bulunan General Danilof, yalnız Sarıkamış civarında sayılan Türk cesedini 30.000 olarak verir. 13 Şubat 1915 tarihli Sivastopol da çıkan Noveya ve Roma gazetesi “Bidayet-i harpten beri Pitigoristik(?) tariki ile Rusya’ya 49.000 nefer ve 527 Türk zabiti sevk edilmiştir. Anadolu sahilinde gark edilen Bursa vapurundan kurtarılan 40 kişi buraya getirildi.” Şeklinde bir haber neşretmiştir.
Hakikatten Ruslar harbin ilk aylarında Sibirya kamplarına 40.000 civarında Türk askeri nakletmişlerdir. Ancak bunlar Sarıkamış’ta veya sonraki günlerde cephede ele geçirdikleri Türk askerleri değildir. Bunlar Rusların sınır bölgelerinden topladıkları Müslüman halktadır. Geride kalan 30.000 kadar kadın ve çocukların bölgede perişan bir halde dağlarda kaldıkları evvelce görülmüştü. Harbin ilanı ile birlikte bölgede tehcir uygulayan Ruslar sivil halkı Türk esirleri diye dünya kamuoyuna lanse ettiler. Sarıkamış zayiatı ile meşgul bulunan Türkler ise bu tür insanlık suçlarını dünyaya duyurmaya vakit bulamadılar!
3. Ordu Kurmaylarından Felix Guze ise iki ayrı rivayette bulunur. Birincisine göre; Ruslar tarafından 27.000 esir alınmış, kanlı zayiat ve donma dolayısıyla 30.000 kişi ölü bulunmuş, takriben 30.000 insan geri dönmüştür. İkincisi, esirlerin miktarı 3.500, gömülen ölüler 11.000’dir. Güze, ikinci rakamları daha gerçekçi bulduğunu belirtir. Ona göre zayiatın büyük kısmını firariler teşkil etmektedir. Ocak ayı başlarında Erzurum’da toplanan kaçak sayısı 12.000’dir.
İhtiyat Süvari Alayları Cenup Müfrezesi Kumandanı olan Süleyman İzzet Sarıkamış meydan muharebesinde 3.500 esir, 11.000 şehit ve 15.500 firar ve kayıp verilmek suretiyle toplam 30.000 zayiat verildiğini yazmıştır.
Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi adıyla 4 ciltlik bir eser neşreden General Fahri Belen 1914 yılı hareketini anlattığı birinci ciltte Türk kayıpları konusunda sadece nakiller yapmakla yetinmiştir. Ancak 20. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu adındaki diğer bir eserinde Türk ordusu kayıplarının 50.000’e ulaştığını ancak Rus kaynaklarının Türk kayıplarını 90.000 olarak verdiğini belirtir. Belen’e göre Harp Tarihi Arşivi, 23.000 şehit, 7.000 esir ve 10.000 yaralı olmak üzere 40.000 kayıp tespit etmiştir.
Zayiat konusunda ilkeli rakamlar vermeye çalışan Fevzi Çakmak Sarıkamış bölgesinde Rusların topladıkları ileri sürülen 23.000 ölü ve 7.000 esire 10.000 kadar da Türk tarafında ölenlerin eklenmesi ile zayiatın 40.000 olarak kabul edilebileceğini ileri sürmüşse de bir sonraki sayfada tam olarak anlaşılmayan bir takım hesaplarla bu rakamı 60.000’e çıkarır.
Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi yayını niteliğindeki Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı isimli eserle arşiv bilgileri değerlendirmek yerine Fevzi Çakmak’tan nakil yapmakla yetinilmiştir. Yalnız buradaki hesap Çakmak’a göre daha belirgindir. Rusların tespit ettiği 30.000 rakamına 10.000 11. Kolordu bölgesi ve 20.000 cephe gerisi kayıplarını ilave ederek 60.000 rakamı bulunur.
Sarıkamış Harekatına 10. Kolordu kurmayı olarak katılan ve bu konuda ilk ciddi çalışmayı ortaya koyan Selahattin, zayiat konusunda herhangi bir rakam vermemiştir. Herkesten çok olayların içinde olan yazarın bu konuda suskun kalması bunca spekülatif yaklaşımlar içerisinde bir nevi tutarlılık olarak dikkat çekmektedir.
Bu kadar uzun ve karmaşık rakamların ardından bir değerlendirme yapılması yerinde olur. Konunun zorluğu kabul edilmekle birlikte birçok yazarında verdiği rakamlarda bir ölçü takip etmedikleri görülmektedir. Verdikleri rakamlara katılmamakla birlikte Belen, Çakmak ve 3. Ordu Harekatı, bu tasnifin dışımda tutulmalıdır. Çakmak ve 3. Ordu Harekâtı, hesaplarında hastalıkları ve firarı yeterince değerlendirilmedikleri gibi, zayiatta barem olarak aldıkları Guze’nin verdiği rakamlar konusunda dikkatsiz davranmışlardır. Guze iki ayrı rakam aktarmış ancak Çakmak ve 3. Ordu Harekâtının esas aldığı rakamlara katılmadığını belirtmiştir. Guze’nin benimsediği rakamlar 3.500 esir ve 11.000 şehittir.
Bu araştırmada değerlendirilen veriler göre konu o kadar karmaşık değildir. Yaklaşık 15 gün süren taarruz ve geri çekilme sonucunda her iki ordu da taarruzdan evvel bulundukları hatlarda hareketlerine son verdiler. 18 Ocak 1915 tarihi itibariyle taarruzun icra edildiği bölgelerde kalan Türk cesetleri tamamen Rusların eline geçti. General Yudaniç Kars Askerlik Şubesi Bakanlığına vakit geçirilmeden Türk cesetlerinin gömülmesi emrini vermişti. Mart ayında tamamlanan bu işlem sırasında Sarıkamış’ta bulunan Maslovsky, General Yudeniç’e 23.000 Türk cesedi gömüldüğünü rapor etmişti. Maslovsky’nin verdiği bir ayrıntı konuya biraz daha açıklık getirmektedir. Maslovsky yalnız Sarıkamış civarında 18.000 Türk cesedi gömdüklerini belirtir.
Ruslar tarafından esir alınan 7.000 Türk askeri arasında Bardız geçidi ve Turnagöl sırtlarında 9. Kolordu’nun üç tümeninden 107 subay 200 er; 29/30 Aralık 1914’te Sarıkamış kenar mahallelerinde esir düşen 400 asker, 30 Aralıkta Sarıkamış doğu kışlarını ele geçirerek uzun müddet direnen 300 er, 2 Ocak 1915’te Altınbulak Köyünde esir olan 400 er, 10 Ocak 1915 tarihinde Soğanlı Yaylasında esir olan 1.000 kişi bulunmaktaydı. Hamamlı köyünde kurulan kampta hastalık ve bakımsızlık yüzünden esirlerin büyük kısmı vefat ettiler. (bkz. Muzaffer Erendil, Sarıkamış Şehit Yurdu, Kazancı Matbaacılık, İstanbul 1993,s.31)
Rusların gömdükleri 18.000 ceset savaş alanında verilen Türk zayiatıdır. Geri kalan 5.000 ceset açıkça yazmaktan çekindiği Hamamlı’da kurdukları esir kampında hastalık ve bakımsızlıktan şehit olan Türk zayiatıdır. Zaten Ruslar çok az sayıda sağlam esir alabildiler. Ekseriyetle Türk kıtalarının arkasında kalan hasta ve yaralıları topladılar. Ellerinde kalan 2.000 kadar esiri ise Sibirya’ya naklettiler. Maslovsky’nin verdiği zayiat rakamı ekseriyetle kabul edile gelmiştir. Oysa bunların içerisinde Rus askerlere ait cesetler olabileceği gibi savaşa kumandan olarak katılan yazarın hissi davranma ihtimali de vardır. Sarıkamış’ta gömülen Türk cesetleri hakkında diğer bir rakam Selim köyünden defin işine katılan Müslüman görevlilerden alınmıştır. Nisan ayında tamamlanan bu işlemde biner kişilik 12 bölük toplanmıştı.
Bütün kusurların rağmen 23.000 rakamı Sarıkamış taarruzuna harp bölgesinde verilen Türk kayıplarının tamamını ifade eder. Burada yapılan yanlışlık Ruslara esir düşen 7.000 Türk askerinden Hamamı’da şehit olan 5.000 askerin, hem esirler arasında hem de Sarıkamış civarında gömülen ölüler arasında iki kere sayılmasıdır.
Sarıkamış yazarlarının bir kısmı (hareket günleri anlatılırken işaret ettik) ordunun Ruslarla harbe girmeden dağlarda dondurulduğunu vurgulamak için iki kolordunun Sarıkamış önüne getirdikleri asker sayısının; 10. Kolordu 3.600/ 9. Kolordu 2.000 olduğunu ileri sürerler. Sonuçta zayiat hesabı yaparken Maslovsky’nin Sarıkamış civarında 18.000 Türk gömdük sözünü itirazsız kabul ederler. Şimdi birincilerin dediği doğru olup General Maslovsky bütün Rus cesetlerini Türk cesedi diye saymış olmasın!
Harp bölgesinden geriye pek az yaralı gönderebilmiş, yaralıların büyük kısmı Rus Ordusu’nun takip hareketleri esnasında Rusların eline geçmiştir. Yaralıların uzun müddet tedaviye ihtiyaç duymaları onarlın öncelikle bir hastane ulaştırılmalarını gerekli kıldığından Türk kesiminde hastane kayıtlarındaki yaralılar doğuya yakın olmalıdır. Araklık ayı yaralı sayısı 9.100, Ocak ayı yaralı saysı 3.463 toplam 12.563 yaralıdır. Ortalama yaralıdan ölüm miktarı %8,4’tür. Buna göre 1.200 kadar yaralının şehit olduğu anlaşılmaktadır.
Cephe gerisinde verildiği bildirilen Türk kayıplarına ise büyük ekseriyetle salgın hastalıklar yol açmıştır. Bu kayıpların Sarıkamış Hareketi kayıpları olarak verilmesi yanlıştır. Tevfik Sağlam hastane kayıtlarının düzenli olarak tutulduğu Mart ayı içinde hastanelere 38.000 hastanın giriş yaptığını belirtir. Bu günlerde tifüsün önü alındığı gibi çarpışmalarda kesilmiştir.
Tam bir istatistiğin tutulamadığı aralık ve ocak ayları için bu rakamın çok daha yüksek olması gerektiğini ifade eder. Şubat ayı içerisinde yatan hasta sayısı ise 20.000’dir. Bu durumda aralık ve ocak ayları için en az 25.000 askerin salgın hastalıklarla saf dışı kaldığı kabul edilmelidir. Zira salgın hastalıklarda askerin hemen tedavi edilip kıtaya geri gönderme imkânı yoktur. Ortaya çıkan tablo bu konudaki kanaatimizi destekler. Orduyu Ruslar değil bitler yemiştir. Bu hastalardan %20 nispetinde ölüm vukua geldiği tutulan istatistiklerden anlaşılmaktadır.
3. Ordu ikmal çalışmaları için yayınlanan belgeler zayiat konusunda yaklaşımımızı destekler niteliktedir. Hareketin durmasından 20 gün sonra 8 Şubat 1915 tarihi itibariyle 3. Ordu mevcudu: Hınıs-Mamahatun-Bayburt hattı ile düşmanla temas hattı arasındaki mıntıka kuvveti.
İnsan: Hayvan
53.49613.8943: Ordu
5730988 Erzurum Müstahkem Mevkii
10.070 8277 Menzil kol ve birlikleri
15.808—Hastanelerdeki hastalar
7025—Depo birlikleri
92.13323159 Toplam
Mart ayı ortalarında ise ordu kadro mevcudu olan 140.000 insan ve 40.000 hayvana ulaşılmıştır.
Başka yerden ikmal imkânı kalmayan 3. Ordunun şiddetli karalarla süratle etrafa dağılan askerlerini topladığı anlaşılmaktadır. Zira ordu depo tabularında bulunan asker sayısının 5-10.000’ni geçmediği bilinmektedir. Yenilerinin teşkili ve kıtalara iltihakı da o günün şartlarında iki üç aylık bir zamana bağlıdır. Şubat sonunda Çanakkale’de İngiliz tehdidi artığı için 3. Ordu diğer ordularda takviye edilememiştir. Ordunun mart ayına kadar aldığı ikmal kıtaları ise depo tabularında hazır bulunan 10.000 civarında asker, 5.000 mevcutla Bağdat’tan yola çıkarılan 37 tümen, ( %50 firar ve hastalık zayiatı verilmiştir.) ve 13.000 civarında kuvveti olan 5. Kuvve-i Seferiyye’dir. 5. Kuvve-i Seferiyye’nin yürüyüş zayiatı %40 civarındadır.
Bu listedeki yardımcı kıtalar bir kenara ordu mevcudu üzerine Şubat ayında hastanelerde bulunan 20.000 hasta ile aralık-ocak aylarında hastalık yüzünden saf dışı kalan erat( en az 25.000) ile firarilerin eklenmesi durumunda 25 bin civarında bir rakam Sarıkamış kayıpları olarak ortaya çıkar. Ordu Kurmay Başkanı Guze’nin, zayiatın asıl sebebini firariler oluşturduğu için bu rakamı dahi kabul etmediğini yukarıda görmüştük.
Yukarıda değerlendirmeye aldığımız aralık ocak hasta sayısı, 3. Ordu Sıhhiye Reisi Tevfik Sağlam Bey’e göre 25.000’nin çok üzerindedir. Hasta ve yaralılar öteye beriye dağılmış, birçokları memleketinin yolunu tutmuş, bir kısmı da yollarda ölmüştür. Tifüsün önü alındığı çağrışmaların kesildiği ve hastane kayıtlarının düzenli bir şekilde tutulduğu mart ayı içerisinde hastanelere 38.000 hastanın giriş yapması salgın hastalıkların kuvvetli bir şekilde devam ettiği önceki aylarda hasta sayısının çok daha fazla olduğunu gösterir.
Hastalığın ağır seyretmesi ve uzun süren bir tedavi istemesi bu hastaların kısa süre içerisinde geri dönmesine imkân vermemekteydi. Hasatların bir kısmı çevreye dağılmış, bir kısmı Anadolu içerisine gönderilmişti. Gerek hasta sayısının çok olmasında gerekse bu hastaların ölmesinde savaş halinin ağır etkileri kabul edilmelidir. Salgın hastalıkların taarruzdan önce orduda yayılması, savaş şartları ile birleşince bu etki daha da ağırlaşmıştır.
Hastaların verdiği %25 oranındaki kaybın Sarıkamış zayiatına eklenip eklenmeyeceği birden çok faktörün bir arada değerlendirilmesini gerektiren bir durumdur. Burada tespit etmeye çalıştığımız husus taarruzla ilgili kayıpların belirlenmesidir. Dâhiliye Nezareti Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi’nin harbin başladığı 1914 yılı için yayınladığı Lekeli Humma talimatnamesi askerlerin gözden çıkarıldığı anlamına gelen ifadeler içermekledir. İlgili talimatnamede; humma-yı nemşi, ordu humması, lekeli tifo ve tifüs isimleriyle de anılan hastalık “Hal-i mevkiye ve şerait-i hayatiye ve içtimaiye ye göre yüzde otuzdan kırka kadar vefiyat verir” denilmektedir. Tifüs girdiği bölge insanın %40 kadarının ölümüne sebep olmaktadır. Talimatname hastalıktan korumak için ise:
“Lekeli Humma hastalığı askerlerde çok olduğundan askerlerin dönüşünde evinize gelen askerleri hanenin dışarısında, bahçesinde soyarak elbise ve çamaşırını kaynattırmalı vücutlarını sıcak su ve sabun ile iyice yıkamalı, bitlerini telef ettikten sonra temiz çamaşır giydirerek içeriye almalıdır. Bilinmelidir ki asker dönüşlerinde her zaman Lekeli Humma salgını olmakta, bir askerin bir haneye girmesi yüzünden yedi sekiz kişi olan bir hane ahalisi çoluk çocuk bu hastalığa tutularak birkaç ay sonra bu hanede kimse kalmamaktadır.” Şeklinde uyarılar vardır.
Bu ifadelerden Tifüs hastalığının ordu içinden bir türlü sökülüp atılamadığı ve devletin hastalık karşısında resmen aciz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu noktalar dikkate alınırsa, 3. Ordu’da 1914 kışında çıkan tifüsün Sarıkamış Harekâtı ile doğrudan ilgili olmadığı söylenebilir.
Zayiat hesaplarında dikkate alınması gereken diğer önemli bir husus ise 75.000 muharip asker ile harekâta başlayan ordunun aynı sayıda askeri Türk sınırından ileriye götürmediğidir. Sözgelimi 9. Kolordu Komutanı İhsan Paşa bir raporunda 22 Aralık’ta 22.000 piyade ve kollar hariç 28.000 mevcutla yürüyüşe başlayan kolordunun, yanların güvenliği ve sahra toplarının korunması için ayırdığı birliklerden hiçbirisinin sonradan kolorduya katılmadığını, sınırın 18.000 mevcutla geçildiğini belirtir. Bunun gibi 10. Kolordu da ileri harekatında yan ve gerilerin korunması için mühim miktarda askeri geride bırakmıştır. 11. Kolordu ise Aras Nehrinin kuzeyinde önceden yerleştirdiği siperlerinde kendi inisiyatifi ile savaşmış, bütün kayıplarını inatla direnen Ruslara karşı savaşarak vermiştir. Sarıkamış önünde savaşan diğer iki kolordu ile harekâtın sonuna kadar birleşmemiştir.
Sarıkamış’ta kuşatma hareketini yapan sadece 9. Kolordunun 18.000 askeri ile 10. Kolordunun 28.000 civarındaki savaşçı birlikleridir. Bunlardan Allahuekber dağlarını aşanlar ise 18.000 civarında askeri bulunan 10. Kolordunun 30. ve 31. tümenleridir. Aynı kolorduya bağlı 32. Tümen Kötek üzerinden Bardız’a kadar gelmiş burada günlerce Rus saldırılarına karşı direnmiştir. Ordu ağırlıkları ise 29 Aralık’tan sonra bölgeye gelmiştir.
Harekat sonrası bu iki kolorduya Sol Cenah Ordusu adı verilmiş Hafız Hakkı Paşa ordu komutanı yapılmıştır. Bu ordunun o tarihteki savaşçı kuvveti 20 bin askerdir. Ve bu sayısa yardımcı kıtalar dahil değildir.
Yukarıdaki ayrıntılar dikkate alındığında gerek 90.000 askerin dondurulduğu, gerekse 50, 60 binlere varan kayıpların verildiği yolundaki değerlendirmelerin yanlışlığı ortaya çıkar.
Burada izah edilmesi gereken diğer bir husus da sonraki günlerde ordunun muharip kuvvetine dair verilen rakamların azlığıdır. Bunun sebebi orduya verilen askerin azlığı değil, orduyu besleyecek vasıtaların azlığı yüzünden yardımcı kıtaların muharip kıtalar zararına hızla büyümesidir. Sözgelimi iaşe güçlüklerinin henüz kendini tam olarak hissettirmediği Sarıkamış Hareketinde 118.000 olan ordu genel mevcudu içersinde 75.000 muharip er vardır. Ordunun %60’ı muharip gözükmektedir. Yük hayvanı kaynaklarının kuruduğu ve iaşe zorluklarının arttığı sonraki günlerde bu oran %20’lere kadar düşmüş 100.000 mevcutlu bir ordu ancak 20.000 muharip erk çıkarabilmiştir. Muharip er ile ordu mevcudu arasındaki farkı görmezden gelen bazı eserler okuyucuyu fena bir surette aldatmıştır. Ordu komutanlarının raporlarında geçen rakamlar muharip sınıfı ifade ederler. Elimde 20.000 asker var diyen komutan bununla ordu mevcudunu kastetmez. Yardımcı sınıflar ve ağırlık kıtaları bu rakamın dışındadır.
Zayiat konusunda Ordu Dairesi mühürlü bir belge neşreden Ş. Süreyya Aydemir oldukça cömert davranmıştır. Özenle hazırlandığı hissini veren belgeye göre Şubat 1916 tarihine kadar 3. Ordu’ya gönderilen ikmal efradı:
Kanun-ı Evvel 1330 nihayetine kadar celp olunan efrat 340.000
Mezkur tarihte mezun görünüp celp olunması lazım gelen efrat 340.000
310, 311, 312, 313 doğumlu erlerin asgari miktarı 120.000
331 Eylül, Ekim ve Şubat aylarında gönderilen ikmal efradı 21.196
Onuncu Fıkra 17.000
Beşinci Fıkra 15.000
Beşinci Fıkra için 4. Ordudan gönderilen ikmal efradı 25.000
Toplam 855.366
Ordunun mevcud-ı hazırı-96.330
Vefiyat, firar, esir ve sair zayiat= 759.336
Bu mekadire 3. Ordunun hazarı kuvveti ve 13. Kolordunun 3. Orduya iltihak eden fırkası dahil değildir. Mühür: Ordu Dairesi Riyaseti
Yukarıdaki rakamları doğrulayan diğer bir kaynağa rastlamakla birlikte harbin başında bütün cephelerdeki Osmanlı Ordularının seferi mevcudunun 690.000 civarında olduğu düşünülecek olunursa bu rakamlardaki mübalağa kendiliğinden anlaşılır. Ordu Sıhhiye Riyaseti’nce muntazam olarak tutulan istatistik cetvelinde 1916 Mart’ına kadar 3. Ordu’nun toplam kaybı ( Sarıkamış kayıpları hariç) 57.000’dir. Ordunun seferber kadrosu 200.000 asker kabul edilip buna toplam 100.000 kayıp ilave edildiğinde bile 3. Ordu bölgesinde toplanan asker sayısı hiçbir şekilde 300.000’in üzerine çıkmamış olur. Öte yandan belgede ( ortalama 60.000) mevcutla orduya katıldığı belirtilen 1311- 1312 doğumlu yükümlüler gerçekte 46.000 kişidir ve bunlardan sadece 13.000’i çağrıya uymuştur.
KAYNAKÇA
- Cem EnderArslanoğlu, Doksanüç Harbinden Sonra (1878 -1918) Kırk Yıllık Kara Günlerde Karsımız, İstanbul: Posoflular Dayanışma ve Yardımlaşma ve Kültür Derneği, 1987.
- M. Larcher, Büyük Harpte Türk Harbi, (çev. Nihat), Cilt: l, İstanbul: Askeri Matbaa, 1927.
- Hüseyin Işık, Birinci Dünya Savaşında Rus Cephesindeki İlk Muharebeler ve Sarıkamış Harekâtı, Dördüncü Askeri Tarih Semineri Bildiriler, Genelkurmay Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı , (Mayıs 1989).
- Maslofski’nin Umumi Harpte Kafkas Cephesi Eserinin Tenkidine Dair, (çev. Nazmi), Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1935.
- Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa, Cilt: III, İstanbul: Remzi Kitapevi, 1970.
- Selahattin Güngör, Kumandanlarımızın Harp Hatıraları, İstanbul: Ahmet Sait Basımevi, 1937
- Danilof, Büyük Harpte Rusya (çev. Kaymakam Sadık), Askeri Mecmua, Sayı No. 69, (Haziran 1928).
- Felix Guze, Büyük Harpte Kafkas Cephesindeki Muharebeler, (çev. Hakkı), İstanbul: 79’ncu Askeri Mecmuanın Tarih Kısmı, 1931.
- Süleyman İzzet Yeğinatı, Büyük Harbin Başında 2. İhtiyat ve Nizamiye Süvari Tümenleri ile Aras Cenup Müfrezesinin Muharebeleri, İstanbul, 115’nci Askeri Mecmuanın Tarih Kısmı, 1939.
- Aziz Samih İlter, Büyük Harpte Kafkas Cephesi Hatıraları Zivinden Peterniçe, Ankara: Büyük Erkan-l Harbiye Matbaası, 1934.
- Liman von Sanders, Türkiye’de Beş Sene, (çev. Hüseyin Hüsnü Emir), Derseadet: Matbaa-i Askeriye, 1337.
- İ. Kayabalı, C. Arslanoğlu, Sarıkamış Savaşı, Türk Kültürü, Cilt: 11, Sayı No.129, (Nisan 1973).
- Paul Muratof, W.E.D. Ailen, Kafkas Harekâtı (1878 – 1921) Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi, Ankara: Genelkurmay Basımevi, 1966.
- İsmail Habip Sevük, Yurttan Yazılar, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1943.
- Fahri Belen, XX. yy Osmanlı Devleti Tarihi, İstanbul: Remzi Kitapevi, 1972.
- Fevzi Çakmak, Büyük Harpte Şark Cephesi Hareketleri, Ankara: Genelkurmay Başkanlığı X. Şube Neşriyatı, 1936.
- Genel Kurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. ordu Harekâtı, Cilt: 1,2, Ankara: Genelkurmay.
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.