Çanakkale deniz savaşları deyince akla ilk gelen Nusrat Mayın Gemisi’dir. 18 Mart Deniz Savaşı’nda Müttefik Donanmasını dağıtan, Türk askerine, Türk Milleti’ne moral kaynağı olan 26 mayınla bir yazgının değişmesine sebep olan bir kahramanlık hikayesidir, Nusrat.
Nusrat, 1910 yılında Almanya’nın Kiel şehrindeki “Schiffs and Maschinenbea AG” firmasına sipariş edilmiş, 1911 yılında yapımına başlandıktan sonra 1913 yılında Osmanlı donanmasına katılmıştır. Bu kahramanlık hikayesi de tarihin akışını değiştiren gemiler listesine adını yazdıracak olan Nusrat Mayın Gemisi’nin 3 Eylül 1914’te boğazın sularıyla buluşmasıyla başladı.
Nusrat yetenekleri itibariyle mayın döşemekte çok başarılıydı. Hafif ve boyunun kısa olması nedeniyle sığ sularda bile çok rahatlıkla manevra yapabiliyordu, bununla birlikte su çekme kapasitesi düşük olduğu ve fazla ağır olmadığı için de mayın hatları üzerinde tabir-i caizse cirit atabiliyordu. Ayrıca Nusrat’ın Bozcaada’da yaptığı tatbikatta döşediği mayınlar sığ yerlerde bile suyun 4,5 metre altında kalabiliyordu. Bu da mayınların fark edilmemesini sağlaması açısından çok önemli bir özellikti. Bu özellikleriyle Nusrat, Osmanlı donanmasının boğazda mayın dökebilmesi için biçilmiş bir kaftan gibiydi.
Bu vatani görevi yani elde kalan 26 mayını Erenköy Koyu’na dökmesi emrini, Cevat Paşa 7 Mart 1915 akşamı Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey’e vermiştir. Nazmi Bey de gemi kaptanı İsmail Hakkı Bey’e emri iletti ve bu vazifeyi birlikte yerine getirmek için o gece bütün hazırlıklarını tamamladılar.
8 Mart 1915 sabahı 05.30 sularında, Çanakkale Savaşları’nın kaderini değiştirecek olan görevine çıktığında, Anadolu feneri de bir İngiliz gemisini projektörle göz hapsine almıştı. Amacı Nusrat’ı korumaktı. Fakat Anadolu feneri birden arıza yaptı. Nusrat’ı bir telaş aldı ve fark edilmemek için derhal ışıklarını söndürdü. Bu sefer İngiliz gemisi tarafımızdan yapılacak olan herhangi bir girişim olup olmadığını anlamak amacıyla projektörleri ile denizi taramaya başladı. Durumun vahameti ortadaydı. Bir müddet sonra, Nusrat Mayın gemisi yakalanacağı anda, projektörlerimiz tekrar çalışmaya başladı. Anadolu feneri projektörlerini hemen İngiliz gemisinin üzerine tuttu. Bu iki projektör birbiriyle çarpıştı, bu sise benzer bir beyazlık meydana getirdi. Akabinde Nusrat bölgeden hemen uzaklaştı ve hezimetten kendini kurtardı. Yüzbaşı Hakkı Bey, 17 Eylül 1915’de İstanbul Kasımpaşa askeri hastanesinde hayata veda etti. Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey, Anadolu fenerindeki projektörlerimizin mucize eseri hiçbir tamirat yapılmadan tekrar çalıştığını tuttuğu günlüklerinde bildirmektedir.
Ertesi günlerde, Müttefikler tarafından keşif uçuşları ve mayın taramaları yapılmıştır. Her nasılsa bu 26 mayın kendilerini saklamayı başarmıştır. Hatta Erenköy Koyu’nda mayın bulunmadığına dair rapor veren Müttefik Mayın Filo komutanı, bu mayınların başarısından bir gün sonra ordusu tarafından idam edilmiştir.
Nusrat Mayın Gemisi alışılanın aksine elde kalan son 26 mayını, boğazdaki 11. Mayın hattını oluşturmak üzere Erenköy Koyu’na paralel olarak döşemiştir. Bunun nedeni ise önden gelen gemilerin görevi tamamlaması üzerine arkalarından gelen gemilere yol vermesi sonucu mayınların üzerine gidecekleri düşüncesidir.
Nitekim tarihler şanlı deniz zaferimiz 18 Mart 1915’i gösterdiğinde, Fransızlara ait Bouvet ve İngilizlere ait Ocean ve Irresistıble zırhlıları Nusrat Mayın Gemisi’nin döktüğü mayınlara çarparak, boğazın serin sularına gömülmüşlerdir ve tarihin canlı tanıkları olarak yerlerini almışlardır.
Bu zaferde Nusrat Mayın Gemisi’nin başarısı tartışılmazdır. Winston Churchill 1930’da “Revue de Paris” dergisinde bu olayı şöyle yorumluyordu. “Birinci Dünya Harbi’nde bu kadar insanın ölmesine harbin ağır masraflara mal olmasına, denizlerde 5.000 tane ticaret ve savaş gemisinin batmasına başlıca neden, Türkler tarafından bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat ucunda sallanan 26 adet mayındır.”
Bu kadar önemli bir gemi daha sonralarda da farklı alanlarda görevine devam etmiştir. 1937 yılında ismi “Yardım” olarak değiştirilir, fakat iki sene sonra tekrar eski ismini alır. 1955 yılında gelindiğinde hizmetten alıkonulup özel sektöre satılır. Güvertede bazı değişiklikler yapılıp yük gemisi olarak kullanılır. 1989 Nisan’ında Mersin-Magosa seferini yaparken Mersin limanında yüküyle birlikte batar. Daha sonra bir ihale yapılıp Nusrat Mayın Gemisi; Yavuz ve Midilli zırhlıları gibi jilet olmaktan kurtarılır ve orijinal haline getirilir. Orijinali Tarsus’ta sergilenmektedir. Çanakkale Deniz Müzesi’ndeki ise 1982 yılında Taşkızak Tersane Komutanlığı’na yaptırılan 1/1 ölçekli maketidir.
Nusrat Mayın Gemisi
Çanakkale Boğazı’nda bir gemi, Nusrat
Z. Çavuşoğlu
kara dumanlarını silerek kara geceden,
sessiz…
ölümüne sessiz,
yürekli…
ölümüne yürekli,
suskun…
suskunluğu umut yüklü,
mayın döküyordu.
İki adım ötede çelikten canavarlar.
top var, tüfek var,
kan var,
barut var…
Çanakkale Boğazı’nda bir gemi
sıyrılıp da kara geceden
mutluluğa yürüyordu.
KAYNAKÇA
- Çanakkale Türk Bahriyesi (1914-1918) Türk Dizisi no:57 Ankara 2005.
- TC Genelkurmay Başkanlığı 1. Dünya Harbinde Türk Harbi 1.cilt
- Çanakkale Cephesi Harekatı 1. Kitap Ankara Genelkurmay Basımevi 1993
- http://www.canakkaleonline.com/canakkale_gezilmez/nusratmayingemisi.htm
- http://www.nusratcalismagrubu.org/
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.