11. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Boğazın İncileri 26 Mayın

Written by ÇSATT

Tuğba Artun / Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik

2012-Kasım sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Bir millet, bir düğüm olmuş kaderini çözecek bir de Çanakkale’yi. Peki niçin Çanakkale, peki niçin 1915’teki izleri bu kadar derindi? Geriye dönüp bakıldığında aslında olan tüm gelişmelerin 1915 öncesine uzandığı gayet açık şekilde görülebilmektedir. Çünkü birden fazla cephede savaşmış Osmanlı Devleti, siyasi açıdan git gide zayıflamış öyle ki başka devletlerin gözünde “ hasta adam” gözüyle değerlendirilmeye başlamıştır. Dolayısıyla tüm gözler, o dönemde siyasi yönde çöküntü yaşadığı için Osmanlı üzerine dönmüş, üzerinde planların oynandığı devlet konumuna gelmiştir. Durum böyle olunca da kağıt üzerinde olan işte tüm bu planlar, dönemin başkenti olan İstanbul üzerinde toplanmıştır.

İtilaf devletleri hedefleri olan İstanbul’a ulaşmak için en uygun yolun Çanakkale’den geçtiğinin farkındaydı. Bu nedenle Çanakkale Boğazı’nı geçmek için stratejik bir plan hazırlamışlardır. 3 Kasım 1914’te Seddülbahir’deki bataryalarımıza yapılan bombardımanla elde ettikleri başarıdan dolayı büyük ümitlere kapılan Churchill Çanakkale Boğazını donanma ile kısa bir sürede geçebileceğine kanaat getirmiştir. Savunma Bakanı’nın karşı koymasına rağmen, Churchill Amiral Carden’in hazırlamış olduğu harekatın ayrıntılı raporunu 11 Ocak 1915’te savaş konseyine sunarak kendi görüşünü 28 Ocak 1915 tarihinde kabul ettirmiştir.

Rapora Göre Taarruz Planı 4 Aşamalıydı

  1. Giriş tahkimatının yok edilmesi
  2. Orta bölge topçusunun yok edilmesi ve mayınların temizlenmesi
  3. Merkez tahkimatların yok edilmesi.
  4. Kalan mayınların temizlenmesi ve Marmara’ya çıkılması idi.

Boğaz’da düşman donanmasına karşı Türk savunmasının ana düzeneği de 4 bölgeye göre planlanmıştı:

  1. Boğaz girişinde iki yakada bulunan Kumkale- Orhaniye ve Seddülbahir- Ertuğrul tabyaları, düşmanın içeri girmesini engelleyecekti.
  2. Gemilerin içeri girmesi engellemediği takdirde, Erenköy ve Tenker Dere’de bulunan obüs bataryaları bunları ateş altına alacak ve düşman donanmasının Erenköy Koyu’ndaki gruplaşma, sığınma ve manevra olanaklarını engelleyecekti.
  3. Küçük çaplı gemi topları ve havanlardan oluşan set bataryaları, mayın hatlarını koruyacak, düşmanın mayın tarama ve diğer koruma gemilerine aman vermeyecekti. Kepez’deki Dardanos ve Soğanlı Dere bölgesindeki Baykuş ( Mesudiye) set bataryaları ise, gerektiğinde 2. Bölgedeki obüs bataryalarına, gerektiğinde ise Çanakkale- Kilitbahir grubuna ateş desteği sağlayacaktı.
  4. En önemli savaş gücünü oluşturan Çanakkale- Kilitbahir grupları (merkez tabyaları) ise, düşmanın Marmara’ya geçişine izin vermeyecek ve menzile girecek gemileri yoğun ateşe alacaktı.

Seferberlik ilanından sonra Osmanlı İmparatorluğu Çanakkale Boğazı’nda, çeşitli zamanlarda çeşitli savunma tesisleri kurmuş ve tedbirler almıştır. Bunlardan en önemli olanlarından biri mayın hatlarıdır. Düşmanı püskürtmede etkili olan mayınlar 4 Ağustos 1914 tarihinde ilk mayın hattıyla döşenmeye başlanmış olup 8 Mart 1915 tarihine kadar 11 mayın hattı oluşturulmuştur.

Mayın hatlarının tesisi için gerekli mayın, mayın döken vapurlar Bahriye Nezareti tarafından belirlenmiş ve tedarik edilmiştir.

İlk mayın hattı 4 Ağustos 1914’te Selanik römorkörü tarafından Havuzlar ve Kepez arasında 22 mayın ile oluşturulmuştur. Amaç, boğazın en dar kısmını kapatmaktır. Mayınlar 80 metre aralıkla deniz yüzeyinden 4,5 metre derinlikte ayar edilmiştir. Binbaşı Nazmi Akpınar’ın günlüğünde bu hattın tesis tarihi 3 Ağustos 1914 olarak geçmektedir. Gemilerin geçişi için Rumeli yakasında bir aralık bırakılmış ve geçit bir şamandıra ile işaretlenmiştir. Bu geçit 17- 19 Ağustos 1914’te 4+8+8 olarak toplam 20 mayın dökülerek kapatılmıştır.

6 Ağustos 1914 tarihinde Selanik römorkörü birinci hattın kuzeyinde 75 metre aralıkla ve 4 metre derinlikte 2. Hat olarak 26 mayın döşemiştir. Dökme esnasında 2 mayın patlamıştır. 19 Ağustos 1914’te hattın batısına 9 mayın eklenerek geçitler kapatılmıştır.

Çanakkale Boğazının ne şekilde mayın dökülerek kapatılacağını tespit eden planları ne gariptir ki İngiliz bahriye heyetine mensup Halifaks adlı bir subay hazırlamıştır. Fakat Halifaks’ın planı 3. Mayın hattının nereye döşeneceğini göstermiyordu. Goeben ve Breslau gemilerinin geçişinden sonra 15 Ağustos 1914’te ilk iki mayın hattı yetersiz bulunarak 3.  Mayın hattı oluşturulmuştur. Müstahkem Mevki Kumandanı mayın müfrezesinin Alman Kumandanı’na danıştıktan sonra üçüncü hattın yerini Soğanlıdere ile Kepez Feneri arasında tespit etmiştir. İntibah römorkörü tarafından 50 metre aralıklı ve 4,5 metre derinlikte 40 mayın dökülmüştür. Mayın dökme sırasında bir mayın patlamıştır. Boğaz önündeki İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin sayısının 17’ye çıkması üzerine, Başkomutanlıkça karşı tarafta 4. Ve 5. mayın hatlarının döşendiği izlenimini uyandırmak için gerekli tertip ve düzenlerin alınması ayrıca emredilmiştir. 3. hattın batısına 24 Ağustos 1914 tarihinde 3, 27 Eylül 1914 tarihinde ise 4 mayın dökülerek geçitler kapatılmıştır.

4.mayın hattının tesisi için Başkomutanlık Giresun vapuru ile İstanbul’dan 40 torpil göndermiştir. Bu torpiller Anadolu ve Rumeli Hamidiye İstihkamları arasında 4. Mayın hattının tesisi için gönderilmiştir. Müstahkem Mevki Kumandanlığının Başkumandanlıktan “ Anadolu ve Rumeli Hamidiye İstihkamları arası Boğaz’ın en dar ve akıntılı mahalli olması ve limana yakın olması nedeniyle tehlike arz etmesi bakımından gönderilen 40 torpilin İntibah Römorköründe hazır bulundurularak daha sonra belirlenecek bir hatta tesisi hususunda” müsaade istenmesi üzerine ertelenmiştir.

24 Eylül 1914 tarihinde 4. hat olarak 29 mayın üçüncü mayın hattını pekiştirme amacıyla bu hattın güneyine İntibah Vapuru tarafından dökülmüştür. Mayınlar arası 40 metre olup 4 metre derinlikte olacak şekilde dökülmüştür.

1 Ekim 1914 tarihinde İntibah römonkörü tarafından Anadolu ve Rumeli tabyaları arasında beşinci hat olarak 29 mayın 46 metre aralıkla 2,5 metre derinliğe döşenmiştir. Binbaşı Nazmi Bey’in günlüğünde bir adet mayının patladığı belirtilmiştir.

9 Kasım 1914’te İntibah römonkörü tarafından altıncı hat olarak 16 mayın üçüncü hattı pekiştirme amacıyla kuzeyine, Anadolu yakası tarafına dökülmüştür. Mayınların arası 45 metre, derinlikleri ise 4 metredir. Hattı döşeme esnasında bir mayın patlamıştır.

3 Eylül 1914 tarihinde Çanakkale Boğaz’ına gelen Nusrat 50 mayını 17 Aralık 1914’te yedinci mayın hattı olarak Kepez-Havuzlar arasına birinci mayın hattına paralel olarak dökmüştür. Mayınların aralıkları 45 metre olup derinlikleri ise 4,5 metredir. Döşenen mayınlardan 7 tanesi patlamıştır.

Yine 17 Aralık 1914 tarihinde Samsun gemisi tarafından Rumeli yakasından başlanarak 5. hattın güneyine sekizinci hat olarak 28 mayın döşenmiştir. Mayınların arası 45 metre derinlikleri ise 4,5 metredir.

Dokuzuncu mayın hattı 30 Aralık 1914 tarihinde Nusrat mayın gemisi tarafından 2. ve 8. mayın hatlarının arasına 39 mayınla döşenmiştir. Mayınların arası 45 metre olup derinlikleri ise 4,5 metredir.

19 Şubat 1915 Muharebesi’nde Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı’na yönelik saldırıyı başlattığı zaman Boğaz’da dokuz mayın hattı bulunduruyordu.

Onuncu mayın hattı 26 Şubat 1915 tarihinde İntibah Gemisi tarfından Çimenlik- Değirmen burnu arasına 53 mayınla oluşturulmuştur. Mayınların arası 40 metre derinlikleri ise 4 metredir. Bu günden sonra düşman gemileri, özellikle mayın arama tarama ve imha etme hareketlerine ağırlık vermeye başlamışlardır.

6 Mart gecesi Cevat Bey, Mayın Grup Komutanı Hafız Nazmi Bey’e “Oğlum, diyordu. Sana çok önemli bir görev veriyorum. Vatanın selameti bu görevin başarıyla yerine getirilmesine bağlıdır. Yarın akşam, Nusrat’la son 26 mayınını şu gördüğün Karanlık Liman’da kıyıya paralel olarak dökeceksin. Düşman hareketinizi seçer, size saldırıya kalkışırsa kıyı toplarımızı önceden aldıkları talimata uygun olarak hareket edecek ve sizi himaye ateşiyle koruyacaklar. Kendinizi göstermemeye çaba harcayın. Allah yardımcınız olsun.” 18 Mart’tan on gün önce, 8 Mart sabahı erken saatte, Erenköy Koyu’nda kıyıya paralel 26 mayın döşeyen Nusrat mayın gemisi, savaşın kaderini etkileyen en önemli hamleyi gerçekleştirmiştir.

Nusrat mayın gemisi 1910 yılında Almanya’da “Germania” tesislerinde özel olarak mayın dökme işi için inşa edilmiştir. Çanakkale Boğaz’ına ise 3 Eylül 1914 tarihinde gelmiştir. 11 mayın hattının dördünü Nusrat mayın gemisi dökmüştür. Bunun nedeni ise Nusrat’ın dar alanlarda kolayca manevra yapabiliyor olması ve az su çektiğinden mayın alanları üzerinde güvenle dolaşabiliyor olmasıdır.

Çanakkale Deniz Savaşlarının günlüğünde 8 Mart sabahı şu şekilde açıklanmıştır: “Murahhaslıktan alınan emir üzerine 05.30’da Nusrat Vapuru ile akıntı üzerinde ve Paleo Kastro’dan başlayarak Erenköy hizasında bitmek üzere 26 karbonik mayın ile bir hat oluşturulmuş ve yerleştirilmiştir. Düşman görememiştir. Mayınların aralıkları 100 ile 150 metre; su yüzeyinden derinlikleri dört buçuk metredir. Diğer hatlardan farklı olarak 11. mayın hattı kıyıya paralel, diğer mayın hatlarına dik olarak döşenmiştir.”

Bu sefer mayınların Boğaz’ı kesecek şekilde değil de kıyıya paralel olarak Karanlık Liman’a dökülmesi fikri, mayın uzmanlıklarının ince bir çalışmayla ortaya çıkardıkları mükemmel fikirdi.

Çanakkale Boğaz’ına grup şeklinde giren düşman filosunun birbirlerinin yolunu kesmemek için planlı bir şekilde hareket etmesi gerekmekteydi. Gerek birbirlerini geçmek, gerek görev değişimleri yapmak ve gerekse, topçularımızın meydana getirdikleri yangın ve hasarları gidermek için boğazın bu geniş kısmı “Karanlık Liman” onlar için ideal bir sığınaktı.

Müttefiklerin 18 Mart günü gerçekleşen büyük deniz saldırısı öncesinde, Çanakkale Boğazı’nda 11 mayın hattı ve 403 mayın bulunuyordu.

Çanakkale Müstahkem Mevki komuatnı Cevat Paşa, 18 Mart sabahını hatıralarında şöyle anlatıyor:” 18 Mart sabahı düşman donanmasının taarruz edeceği hakkında bir malumat yoktu. O sabah Mustafa Kemal Bey ile beraber Seddülbahir mıntıkasında bulunan bir piyade alanını teftiş ediyorduk. Sahaya vardığımız zaman alayda hiçbir hazırlığa tesadüf etmedik. Sadece karşımıza çıkan bir Mehmetçik ‘düşman donanması geliyor’ dedi ve siperine girdi. Gözlerimiz ufuktaydı. Düşman donanmasının yavaş yavaş girişe doğru ilerlediğini gördük. Hemen geri döndük. Maydos’ta Mustafa Kemal’den ayrıldım. Bir motora atlayarak Çanakkale’ye geçtim ve doğru gözetleme mahalline gittim.”

Saat 8.00’de keşif uçağının icra etmesiyle büyük taarruz başlamıştır. Mayın tarama gemilerinin Boğaz’a girip faaliyetlerini başlatmasıyla birlikte muharebe gemileri de mayın tarama gemilerinin hemen ardından yani 10.30’da Boğaz’a girmeye başlamıştır. Saat 13.45’te Amiral De Robeck gittikçe hırpalanan Fransız gemilerinin yerini İngiliz gemilerinin almasını emretmiştir. Görevini İngilizlere bırakmaya hazırlanan Bouvet zırhlısı, manevra yaparken, ErenköyKoyu’nda, Nusrat tarafından döşenen ve fark edilmeyen mayınlardan birine çarpınca, harekatın seyri değişmiştir. Çak kısa sürede, 600’ün üzerinde mürettabatıyla batan Bouvet’in ardından, İnflexible da mayına çarptı. Hemen akabinde İrresistible ve sonrasında ona yardıma giden Ocean da aynı kaderi paylaştı. Saat 18.00’de durdurulan harekat neticesinde, Müttefikler’in üç muharebe gemisi ( Bouvet, Ocean, İrresistible) batırılmış, diğer dördü de ( İnflexible,Gaulois, Suffren, Agememnon ) savaşdışı bırakılmıştır. Gün içinde Müttefikler donamasının üçte birini ve 800 denizcisini kaybetmiştir. 18 Mart’ın ortaya çıkardığı tablo, Boğaz savunmasında mayın hatlarının önemini bir kez daha kanıtlamıştır. Boğazın derin sularına döşenen mayın hatları düşmanın Çanakkale boğazını geçmesine engel olup tarihi değiştirmiştir.

Peki, Müttefikler niçin mayınları görememişlerdir? İngilizler 18 Mart gününe kadar mayın hatlarını temizlemek için 45 defa mayın arama tarama gemilerini göndermeye teşebbüs etmişlerdir fakat bunu birkaç kez yapabilmişlerdir. Nusrat Mayın Gemisi’nin Erenköy Koyuna 11. Hat olarak mayınlarının bulunamamasının nedenleri ise;

  1. 11. Mayın hattının da diğer ilk 10 mayın hattı gibi kıyıya dik olarak döküleceğinin beklentisi,
  2.  Eldeki son mayınların yeni bir hat olarak oluşturmak için kullanılmayıp diğer hatlardan fırtına sebebiyle kopan mayınları takviye edileceği düşüncesi,
  3.  İngilizlerin devamlı karakol yaptığı bölgeye yeni bir mayın hattının oluşturulamayacağına dair kanaat getirmesi,
  4.  Hava keşiflerinin hava koşullarına bağlı olarak azalması,
  5.  Mayın temizleme timinde görev yapanların Erenköy Koyu için “temiz” raporu vermesidir.

Yanlış rapor verme sebebiyle sorumlu tutulanlar yüzlerce askerin ölmesinden veya yaralanmasından, ayrıca mağlubiyet e sebep olmalarından suçlanarak, kurulan harp divanında yargılanıp kurşuna dizilmişlerdir.

İkindi çayını İstanbul’da içme planları kuran Churchill bu planını yerine getiremeden geri çekilmek zorunda kalmıştır ve böylelikle mağlubiyeti kabullenmiştir. Daha sonraki zamanlarda Çanakkale Boğazı’nı zorlayamamıştır. Bunun en büyük nedeni ise Çanakkale Boğazı’mızın incileridir; mayınlarıdır.


 KAYNAKÇA

  1. ŞAMA E.; Şu Boğaz Harbi, Gonca Yayınevi, 13. Baskı, İstanbul, 2008
  2. GÖNCÜ G.; Siperin Ardı Vatan, MB Yayınevi, 6. Baskı, İstanbul
  3. Çanakkale Boğaz Komutanlığı, Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Deniz Basımevi, 2. Baskı, İstanbul, 2008
  4.  Karaca M.; Bir Ulusun Yaşam Savaşı Çanakkale, Nokta Kitap, 1. Baskı, İstanbul 2008
  5.  Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı, Çanakkale Deniz Savaşı Günlüğü, Emre Basımevi, İzmir, 2004

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment