9. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Kara Savaş Aletleri

Written by ÇSATT

Şirin Çalık /

2011-Aralık sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

“Çanakkale… Yokluklar içinde bir vatan müdafaasının, bir milletin nasıl şahlandırılacağının eşsiz ispatıydı…” diye başlıyordu sözlerde Çanakkale…

Bu söz Çanakkale’de bulunan askerin sadece düşmanla değil aynı zamanda cephe gerisinde yaşananlarla bazı imkânsızlıklarla da mücadele etmek zorunda kaldığını anlatıyordu. Avrupa’daki tüm dengeler değişip büyük bir harbe gidilirken, Osmanlı Devleti’nde ise maliye, nüfus gibi yönlerden zayıflatan ve başarısızlıkla sonuçlanan Balkan Savaşları’nın ve Trablusgarp Savaşı’nın yorgunluğu vardı. Büyük topraklar kaybedilmişti. Avrupa’da gelişen olayların savaşı kaçınılmaz hale sokmasıyla birlikte Osmanlı Devleti tarafsızlığını belli etmeye çalışsa da başarılı olamamıştı.

Harbin başlaması halinde Osmanlı, Almanya’nın Üçlü İtilaf Devletleri tarafından bir çembere alınma ihtimalini engelleyebilirdi. Bu da Rusya’ya karşı Osmanlı’nın ne derece başarılı olacağına bağlıydı. Ama yine de boğazları tutarak Rusya’ya engel olabilecek, halifelik sıfatıyla tüm Müslüman âlemine etki edebilecek güçteydi. Bu düşünceler doğrultusunda yapılan antlaşmadan Osmanlı Devleti ‘nin beklentisi ise kaybettiği itibarı tekrar kazanarak toprak bütünlüğünü korumak, harp başladığında iki blok arasındaki yalnızlıktan kurtulmaktı.

Yavuz ve Midilli gemilerinin 29 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalaması üzerine 2 Kasım 1914 tarihinde Ruslar, 5-6 Kasım 1914 ‘te Fransa ve İngiltere Osmanlı ‘ya karşı, Osmanlı Devleti ise 11 Kasım 1914’te itilaf devletlerine savaş ila etmiştir.

Fransız ve İngiliz donanmalarının boğazı geçmek amacıyla yapmış olduğu girişim ve özellikle 18 Mart 1915 günü gerçekleşen taarruz üzerine 5. Ordu Komutanlığı, 25 Mart 1915’te Gelibolu’da kurulmuş; Mareşal Liman Von Sanders, bu ordunun komutanlığına atanmıştı.

Liman Von Sanders ve askerî heyet hakkında yapılan 27 Ekim 1913 tarihli mukavelenamede Osmanlı Devleti içindeki görevinin sınırları belirlenmiştir. Buna göre:

Beş yıl süreyle ıslah heyetinin ve I. Kolordunun kumandanı olarak görev yapacaktı. Ayrıca askerî şûra azası da olan Liman Von Sanders inzibat, terfi, mükâfat, tecziye, ıslahat, tensikat, talim, terbiye, teçhizat, teslimat, elbise, levazım, iaşe, sıhhiye, baytar, kurs, seferberlik, istihkâm, istatistik, demiryolları hududu meselesi, telefon, telgraf, nakliye, tayyarecilik ve balonculuk konularında söz sahibi olacaktı. Askerî okullar ile Osmanlı orduşunda vazifeli bütün subayların amirı durumunda bulunacakti. Yabancı subayların da celp, tayin ve azil İşlemlerinden sorumluydu. Harbiye Nazırı’nda olacak olan makamında ancak ondan emir alacak ve emri altındaki askerler ile ilgili işlemlerden onu haberdar edecekti. Son olarak da Alman ordusunun Avrupa’da bir savaşa girmesi halinde Almanya Liman Von Sanders ile diğer subayların mukavelelerini feshettirebilecekti.

Çanakkale Muharebeleri’nde yer alan güçler arasında büyük dengesizlikler vardı. Güçlü bir donanma tarafından desteklenen bir kara ordusuna karşı yapılması ve savaşı destekleyecek maddi kaynaklar açısından aradaki fark Osmanlı Devleti aleyhineydi. Fakat Türk Ordusu’nun Çanakkale’de başarılı olabilmesi için komutanların iyi idarelerinin yanında aynı zamanda lojistik desteğin de zamanında yapılması gerekmekteydi. Savaş meydarılarında lojistik desteğin yeterliliği ve miktarı, uygulanacak olan stratejiye ve taktiğe büyük ölçüde etki etmektedir. Birliklerin ihtiyacı olan maddelerin ve personelin bölgeden sağlanması mümkünse de, bunların tamamen karşılanması zordu. Memleket içinden ve gerekirse dışından harekât alanına temin edilmesi gerekiyordu.

Gelibolu’da bulunan 3. Kolorduyla Kuruçeşme – Ece limanı arasında gözetleme hizmeti yapan 7. Tümenin lojistik teşkilleri, Gelibolu, Kavaklı, Galata ve Burgaz bölgelerinde; Ece limanıyla Seddülbahir arasında kıyı gözetleme görevini yapan 9. Tümenin lojistik birlikleriyse, Beylikefener, Ayvalıdere bölgelerinde bulunmaktaydı. Maydos kuzeyinde bulunan 19. Tümenin lojistik birlikleri, Bigalı bölgesindeydi.

Türk Ordusu’nun yiyecek ve nakliye vasıtalarının ihtiyacı, Menzil Müfettişlerinin illerdeki temsilcileri aracılığıyla ve Harp Hükümlülüğü usulüyle (savaşın desteklenmesi İçin halkın elindeki yiyecek maddeleriyle hayvan ve arabaların borçlanma suretiyle alınması) sağlanıyordu

Harbin başlangıcında Çanakkale bölgesindeki birliklerin tüm lojistik maddelerinin günlük ihtiyacı, ortalama olarak, sadece 150 tondu. İngiliz ve Fransız birliklerinin boğazı geçme girişimi üzerine buradaki birlikler çoğalmış ve artan İhtiyacın karşılanabilmesi için 27 Mart 1915 tarihinde Gelibolu’da 5. Ordu Menzil Müfettişliği kurulmuş, faaliyete geçirilmişti.

Menzil Müfettişliği’nin emrinde, Uzunköprü’de 1, 8, 10. ve 11. ; Işıklar’da 3. ; Biga’da 4. ve 5. ; Keşan’da 6. ve 7. , 12. Arabalı Erzak Nakliye Kantarları; 1, 4, 8, 10, 13. ve 14. Tümenlerden geçen mekkarili nakliye katırları; Keşan’da 2. Akbaş’ta 9. Cephane Kolları vardı. Akbaş’ta bir cephane deposuyla bir istihkâm deposu, Ilgardere’de Gelibolu’da ve Burgaz’da birer cephane deposu kurulmuştu.

5. Sınıf Lojistik Maddelerinin İkmali

Mevcut olan askerî fabrikalarda yapılan barut ve fişekler, Menzil Genel Müfettişliği aracılığıyla ordulara gönderilmekteydi.
Bakırköy’de barut fabrikasıyla mühimmat depoları,
Zeytinburnu Fişek ve Mermi Fabrikası,
İstanbul Haliç’teki Karaağaç’ta Tapa Fabrikası, mermi yapım ve ıslahathanesi,
Başlbüyük’te mermi İmalathanesi vardı.
1915 yılında Tophane’de tabanca fişeği dağıtım merkezleri;
Bakırköy’de mühimmat deposu,
Karaağaç’ta mühimmat mamul ambarı,
Maçka’da silah ve mermi deposu,
Gülhane’de cephane ambarı vardı.

Cephelerde savaşan bölge komutanlarının cephane ikmali konusundaki isteklerinin karşılanamaması, üst komutanların güvencesini sarsıyordu. Bu nedenle 5. Ordu Kurmay Başkanlığı, 2. Kerevizdere Muharebesi öncesinde, cephane durumu ve eksiklikler hakkında Başkomutanlık Vekâleti Kurmay Başkanlığına başvurmuş ve cephane isteğinde bulunmuştu. Başkomutanlık Vekâleti Kurmay Başkanı Bronzart Paşa, 13 Temmuz 1915 ‘te verdiği karşılık

“5 Temmuz 1915 günü şifreyle cephanelerin ne durumda olduğunu bildirmiştim. 5. ve 14. Kolordular, 5. Ordu bölgesine top başına yedi yüzü aşkın mermiyle girmektedir. Buradaki menzil depolarında bir tek mermi kalmamıştır. Bundan ötürü kısa zamanda verilmesi istenilen 13.000 adet top mermisinin gönderilmesi, kesinlikle olanaksızdır. Burada ele geçen ve mümkün olan cephanenin hepsi, 5. Orduya gönderilmektedir. Fabrika, 10 Temmuz’dan sonra çabuk ateşli sahra mermisi yapımına başlayacaktır. Bu yapımla gereksinmelerin bir derece kadar kapatılmaşına uğraşılacaktır. Bu günden sonra çabuk ateşli dağ mermileri yapımı durdurulacaktır. Bu açıklama, size cephane hakkında bilgi vermiştir sanırım. Bu nedenle harcamada ona göre son derecede tutumlu olmaya çalışılması gerekiyor.”

Bu yazı cephane sıkıntısı içinde olan 5. Orduyu tatmin etmedi ve bu yüzden 5. Ordu Kurmay Başkanı, 14 Temmuz 1915 ‘te özet olarak şu karşılığı vermiştir:

“Son telgrafınızda, 50.000 sahra mermisi tertibinden geriye kalan 13.000 adedinin gönderilemeyeceği bildiriliyor. Memleketteki cephane stokuyla ikmal durumunu, daha önceden biliyordum. Bunu bilmekliğimin, geceli gündüzlü ateş altında bulunan bir orduya yarar sağlamayacağını bildirmeme İzin veriniz. Yalnız kara bataryalarıyla 60.000’den fazla mermi atan düşmanın taarruzunu durdurmak İçin harcanan 15.000 mermi, hiçbir zaman çok değildir. Ordunun görevi yarımadada düşmanı İlerletmemekse, bu tutumlu harcamayı anlayışla karşılamak gerekir. Ordunun elinde, şinayderlerindeki hariç olmak üzere 20.000 top mermisi vardır. Bu mermilerin, yalnız Güney Grubu’nda, düşmanın İki günlük taarruzunu karşılamaya yeter. Bu nedenle Gendi Karargâhın da yaptığımız isterleri gerçek olarak görmesini; buna göre de, cephanenin hazırlanması veya sağlanması olanaklarının aranmasını dileğimi arz ederim.”

Savaş sırasında Türkler mevzilerini şartlar ölçüsünde İleri yanaştırmış, karşılıklı siperler arası Arıburnu kesimindeki Kanlısırt bölgesinde yedi metreye kadar inmişti. Bu durum muharebe İçin önemli olmuş, çarpışmalar mevzi muharebelerine dönüşmüştü. Dolayısıyla taraflar el bombasını daha çok kullanmaya başlamıştı. Fakat el bombasının yapımının yetersizliği ve stok seviyesinin hızla azalması büyük bir sorun haline gelmişti.

El bombası, Bulgaristan’ın savaşa girmesi üzerine Almanya’dan getirtilmiş; birliklerin İhtiyacı, kısmen de olsa sağlanmıştı.

Osmanlı Ordusuna Ait El Bombaları

Örnekteki bombaların ortak özellikleri;
-Ağırlığı 250 ile 400 gram.
-Azami menzil 40 50 metre.
-Patlama süresi 3 ile 6 saniye.
Alman Yapımı Yumurta Tipi El Bombası, 1910 (solda)
Alman Yapımı Disk Ya Da Kaplumbağa El Bombası,1915 (sağda)
Alman Yapımı Baget El Bombası 1915 (solda)
Alman Yapımı Kugel ya da Top El Bombası, 1915 (sağda)

Saros Grubunda bulunmayan kara savaş aletleri: “Mantelli Batarya, Seri Dağ Bt, Adi Dağ Bt., 10.5’luk Seri Obüs, 10. 7’1ik Top, Nordanfild, 12 ‘lik Adi Obüs, 12 ‘lik Muharasa, 15 ‘lik Adi Obüs, 15 ‘lik Seri Obüs, 15’lik Kısa Top, 15’lik Havan Top, 21 ‘lik Havan Top, 22 ‘lik Havan Top, 8.8’lik Dz. Topu, 14 çap uzunlukta, Kaval Havan”

Kuzey Grubunda bulunmayan kara savaş aletleri: “12’lik Seri Obüs, 12’lik Adi Obüs, 12’lik Muharasa Obüs, 15’lik Seri Obüs, 15’lik Adi Obüs, işlik Uzun Obüs, 22’lik Havan Topu, 14 çap uzunlukta Kaval Havan, 8.8’Iik Dz.

Güney Grubunda bulunmayan kara savaş aletleri: “10”lik Top, 12’lik SeriObüs, 15’iik Seri Obüs, 15’iik Uzan Top, 15’lik Kısa Top, 15’lik Havan Top”.

Türk Ordusunun Kullandığı Tüfekler

Ordunun savaş boyunca kullandığı silahlara gelince;

14 Kasım 1915 tarihi itibariyle 5. Ordu’nun tüm gruplarıyla, ordunun elinde 143 makineli tüfek ve 35 nordenfild 109.071 mavzer, 52.000 çeşitli tüfek ve 95 seri sahra, 99 seri ve adi dağ ve 66 koşulu mantelli topu bulunuyordu

Türk askerin savaş zamanında temel olarak kullandığı mauser tüfekleridir.

1915 yılından itibaren Almanya’dan gönderilen MI 887 ve MI 898 Gewehr 9,5 mm’lik mauserler, depolarından çıkartılan eski model tüfekler ve düşmandan ele geçirilen silahların da dağıtılmasıyla I. Dünya Savaşı’nda Türk askeri tarafından 16 çeşit tüfek kullanıldı.

  Piyade süngüleri, mauserlere uyarlanan Alman şuhl ve Solingen kasaturalarıydı. Bazı cephelerde çekilen sıkıntı, depolardan çıkartılan eski model Fransız süngüleriyle giderildi.

Süvariler; mızrak, kılıç ve Türk mauserleri ile savaştılar.Subay tabancaları da farklılıklar gösteriyordu. Subayların kullanmış oldukları başlıca tabancalar; Browning, Parabellum, Mauser, Mannlicher ve Steyr modelleriydi.

Subay kılıçları, çoğunlukla Horster ve Solingen veya Carl Eichorn of Solingen M 1909 modeliydi. Bazı subaylar, özel Türk yapımı ya da atalarından kalma kılıçları kullandılar.Birliklerde bulunan makineli tüfekler, su soğutmalı Maxim ve Krupp modeli silahlardı.

Önceleri Osmanlı’da imal edilerek kullanılan ( ağız ve burun pamukla kapatılarak ) İlkel gaz maskeleri yerine, daha sonra Almanya ‘dan modern maskeler getirildi.

Türk topçuları, temel silah olarak, 7,5 cm’lik M1903, 15 cm ‘lik Krupp seri sahra, Schneİder Creuzot, 7,5 cm’lik sahra ve 1916’dan itibaren getirilen Erhart seri dağ topları kullanıldı. Balkanzug yoluyla gelen Avusturya bataryaları da Türk cephelerinde görev aldılar. Müstahkem Mevkii Komutanlıklarında Krupp yapımı eski model toplar bulunuyordu. Çanakkale tabyaları ise, eski bataryaların yanında çağdaş 35,28 cm’lik toplarla donatılmıştı. Türk ordusu, I. Dünya Savaşı’na çeşitli çapta 2155 adet topla katıldı

Ml 887 Model Mauser

Uzunluk: 49.30 cm
Ağırlık: 9.3 lb (pound) 4.222 kg
Namlu: 29.97 cm
Çap: 9.5x 60 mm Türk
Namlu İçie Açılmış Yivler: 4 Yiv
İşi: Döndürmeli Sürgülü
Nasıl Mermi Alıyor 8 mermiyle dolduruluyor ( boru şeklindeki cephane yerine mermi koyuluyor)
Görüş Kuvveti : “V” çentikli dereceli inşa edilmiş görüşü 1600 metreye ayarlanabilir.

M1890 Model Mauser

Uzunluk: 48.60 cm     
Ağırlık: 9.3 lb-pound 3.995 kg
Namlu: 29,13 cm
Çap: 7,65 x 53 mm
Namlu İçine Açılmış Yivler: 4 Yiv
İşi: Döndürmeli Sürgü
Nasıl Mermi Alıyor 5 mermiyle dolduruluyor, çıkıntısız, yürüyüş kolu nöbetçileri, cephane deposu nöbetçileri. Görüş Kuvveti : “V” çentikli dereceli inşa edilmiş görüşü 2000 metreye ayarlanabilir.

M1903 Model Mauser

7.65X53 mm çaplı M1903 48.6 cm ve hesaplı, boş ağırlığı 9 İb (pound) (4.086 kg) ve namlu uzunluğu 29.05 cm’dir. Oberndorf”da Waffenfabrik Mauser AG’de yapılmıştır, aynı döneme ait Almanlara yararlılık gösteren tüfekleri ayriyeten andırmaktadır.

MI 905 Model Mauser

Uzunluk: 41.40 cm
Ağırlık: 8.26 lb (pound) 3.750 kg
Namlu: 21.65 cm
Çap: 7.65 x 53mm ( sonra 7,92 x 57 mm ile yenilendi)
Namlu İçine Açılmış Yivler: 4 yiv
İşi: döndürmeli sürgülü
Nasıl mermi alıyor : 5 mermi, çıkıntısız,
Görüş kuvveti : dereceli art arda 1600 metre. Düşünceler: sağlam ve nitelikli


KAYNAKÇA

  • Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Genelkurmay Basımevi 1980
  • Erdemir I., Çanakkale Savaşı Siyasi Askeri ve Sosyal Yönleri,
  • Gökkubbe Yayınları İstanbul 2009
  • Örses T., Özçelik N., I. Dünya Savaşı’nda Türk Askeri Kıyafetleri

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment