Mektuplar

Selahaddin Adil Bey’in Eşine Yazdığı Mektup

Written by ÇSATT

2 Temmuz 331 (15 Temmuz 1915) Bolayır İskelesi

Sevgili Sîr!

Evvelce bildirdiğim veçhile (şekilde) lehu 1-hamd Gelibolu’ya geldik.[1] Saros Grubunda bulunuyorum. Fırkam da beraber. Ah- val-i fevkalâde zuhur etmezse (olağanüstü bir durum çıkmazsa) la ekall (en az) bir ay muharebeye girmeden burada talim ve terbiye ile iştigal edeceğiz ki şahsım için ehemmiyetsiz iş. İnşallah geçecek müddet zarfında biraz kendime gelirim.

Evvelki mektuplarda yazdığım gibi çok şükür hasta değilim. Fakat iki aylık mütemadi (devamlı) meşagil (meşguliyetler), ağır vazife, adem-i intizam (düzensiz) hayat, vücudumu oldukça yıprattı. Artık tamamıyla kart! Ahir vakit! Fakat her halde kart mösyönün hizmetleriyle sen ve evladın iftihar edebilirsiniz.

Cenab-ı Hakka hamd ü sena olsun. Fırkam bütün Ordu’nun en şanlı, en güzide bir cüzü (parçası) olduğunu ispat etti ki; iki ay mütemadiyen gazetelerin metanetinden bahsettiği sol cenahı, bütün Fransız ve bir kısım İngiliz kuvvetlerine karşı tutmakla düşmanı yıldırdı. Amma ben de, fedakâr zabitlerim de, kahraman efradım da bitti. Her biri, kanını pahalıya satarak düşmana iki-üç misli zayiat verdirdi. Zaman, tarih, bunları gösterecek. Sen de “mösyöm muharebede kartlaştı” diyerek müdafaa edersin.

Mektubumu buraya kadar yazdığım sırada 19 (2 Temmuz) tarihli mektubunla, 22, 24, 25 (5, 7, 8 Temmuz) tarihli kartlarını aldım. Yavrumun ve senin sıhhatine, hele köşkten memnuniyetine, dadı bulduğuna, Sada’nın maskaralıklarına pek sevindim. Yalnız henüz zaafından ve bazen rahatsızlığından bahsettiğine canım sıkıldı. Sada artık sekiz aylık oldu, çapkının dişleri de çıkıyor, dadısı da var. Biraz yulaf unu filan yedir, doktorun söylediği gibi süt içir de memesini azalt, sen de az kendine bak.

Artık şimdilik benim için merak edecek bir hâl de yok, muharebe meydanından oldukça uzaktayız. Kalben müsterih ol, kendini de besle. Geçen mektubumda, basmaya ihtiyacımı yazmış idim. Yine tekrar ediyorum. Amcana söyle hem senin, hem benim için besleyecek şeyler alsın. Birkaç güne kadar beş on lira daha göndereceğim. Lehü’l-hamd millet sayesinde paramız var. Ben burada ayda iki-üç liradan fazla harcayamıyorum. Hiç olmazsa siz iyi yiyip-içerek kendinizi besleyin, rahat edin.

Ben de kıtlıktan çıkmışa döndüm, hiç sevmez iken canım yemiş istiyor, reçel istiyor, istiyor oğlu istiyor, ne bileyim bana ne oldu? Midem pek düzgün olmamakla beraber; bilmem yoksuzluktan mıdır nedir adeta aç gözlü oldum. Gelibolu da kısmen yanmış olduğundan bir şeyler bulunmuyor. Çok şükür yediklerimiz şikâyet edilecek gibi değil. Aşçımızdan, böreğine, tatlısına kadar yiyoruz. Ama dediğim gibi çerez hususunda aç gözlülük ediyorum. Artık kurudan, suludan ne gönderebilirseniz bana gönderin. Kendin de dediğim gibi iyi ye, iç. Biraz paraya kıy, anladın mı? Parayı canımız için sarf etmedikten sonra niye uğraşıyoruz.

Çok şükür iyiyim, midem de yavaş, yavaş düzeliyor. Bolayır îskelesi’nde deniz kenarında müferrah (havadar) bir yerde çadırları kurduk. Saf hava, sükûnet, meşgale hafif, inşallah yakında tamamıyla kendime gelirim.

Hadiye nasıl, çocukları bari münasip mektep varsa Erenköy’de bir mektebe verselerdi. Galiba Erenköy’de sizin Belkıs’m mektebi olacak. Bari çocuklar kısmen mektep hayatına alışsalardı. Kinder Garten (anaokulu) kısmına koyunuz. Vakıa amcaları “Tekfurdağlı’ya verecek idi. Hatır için vazgeçer. Gözlerinden öperim. Cümleye selam. Pederin ellerinden, çocukların yavrumun gözlerinden öperim. Üsküdar’dakilere ihtiram ve selamlar.

Selahaddin Adil


KAYNAKÇA

  • Selahaddin Adil, Çanakkale Cephesi’nden Mektuplar-Hatıralar, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2007.

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment