3. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Çanakkale Savaşlarındaki Askeri Lojistik Durum

Written by ÇSATT

Medine Öztürk /

2007-Haziran sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.
İyi okumalar…

Lojistik Desteğin Önemi

Çanakkale Savaşı’nın çoğunlukla göze çarpmayan önemli bir yönü de cephede savaşan askerlerin ihtiyaçlarını karşılayan çeşitli birimlerin faaliyetleridir. Bu birimlerin faaliyetlerde eksikliğinin askerler tarafından yaşanması, kuşkusuz bizleri bugüne ulaştırmayacak sorunlara ve felaketlere yol açabilirdi.

Cephede, düşman karşısında iyi beslenemeyen, giyeceği, silah ve cephanesi yeterli derecede olmayan bir birliğin, ne kadar üstün ve kabiliyetli komutanların idaresi altında olursa olsun, isabetli kararları yerine getirmesi mümkün değildir. Cephede aç kalan erin, cephanesiz kalan silahların, sargı yerinde yaralarını sardıramayarak inleyen yaralının durumu, hep lojistik desteğin yeterli olmamasından kaynaklanmaktadır. Lojistik olarak böyle desteklerin olmaması da savaşta elleri havaya kaldırıp teslim olmaktan daha kötü bir sonuç doğurmayacaktır.

Savaş meydanlarında lojistik desteğin yeterliliği ve miktarı, uygulanacak olan stratejiye ve taktiğe büyük ölçüde etki etmektedir. Lojistik destek veya bunun olmayışı seferberliğin, hatta savaşların sevk ve idaresine önemli ölçüde etki eden bir unsur olmaz özelliğini hep korumuştur.

Çanakkale Cephesi gibi en kritik bir cephede çetin muharebeler veren ordunun ikmal sorunu, kuşkusuz hayati bir önem taşımaktaydı. Gelibolu Yarımadası haritası düşünüldüğünde ikmalin ve savaşın ne kadar zor şartlar altında yapıldığı gözlerden kaçmayacaktır ki hayati önem taşıyan lojistik hiçbir zaman geri plana atılmaya çalışmamıştır.

1.Sınıf İkmal Maddeleri

1.Sınıf ikmal maddelerini askerin yiyeceği ve erzakı oluşturmaktadır. 1915 Mart ayında Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı ve 3. Kolordu Lojistik Birlikleri, Çanakkale/Merkez başta olmak üzere Okçular’da, Yağcılar’da, Kepez’de, Kalvert Çiftliği’nde ve Eceabat’ta bulunmakta idi. 5. Yinelemeli (Develi) ve 6. Yinelemeli Ağır Erzak Kolları Çanakkale’de idi. 3. Kolordu’nun ayrıca Tekirdağ ile Gelibolu’da ambarları ve imalathaneleri vardı. Harbiye Nezareti Levazım Dairesi, birinci sınıf ikmal maddelerinin yani ordunun beslenmesi için gerekli maddelerin tedariki ve dağıtılmasıyla vazifeli idi. Savaş sırasında ordu birliklerinin yiyeceğinin ve hayvanların komisyonları vasıtasıyla yapılıyordu.

İstanbul’dan çevreden gelen yiyecek ve yem ilk önce Müstahkem Mevki ve 9. Tümen ambarına gelmekte idi.

Bundan sonra erzak kolları, taşıtlarla birlikte dağıtımın yapılacağı merkezler ve erzak kolları arasında ulaştırmayı sağlıyordu. Bu sırada 9. Tümen, boğazın iki tarafında da yayıldığı için iki ambar oluşturulmuştu. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi’nden önce, bazı nedenlerden dolayı zaman zaman ordu içinde istenilen erzak stoğu yapılamamıştı. Hatta Müstahkem Mevki Birlikleri için 14 Şubat’ta bir aylık, 9. Tümen için ise sadece 25 günlük yiyecek stoğu bulunmakta idi. Bu nedenle olsa gerek Başkomutanlık, 19 Şubat’ta yayımladığı bir genelde ile savunma mevzilerine en az üç ay yetecek kadar yiyeceğin depo edilmesini emretmişti. Ne var ki, bu istekleri birlikler tarafından kısa zamanda yerine getirilememiştir.

Türk askerlerinin sabah yemeği (1915)

Bu sırada Mart ayı başında İstanbul’dan 9. Tümen için çeşitli maddelerden oluşan 1.283 ton yiyecek gönderilmişti. Önemli miktarda ki bu erzak ilk önce Karabiga iskelesine çıkarılarak Biga’da depo edildi. Daha sonra 9. Tümen birliklerinin iaşesinin karşılanması için kullanıldı.

5.Ordu Menzil Müfettişliği, 14 Mayıs 1915 tarihinde 2 cephane deposu, 4 erzak ambarı, 6 nokta komutanlığı, 1 hamal taburu, 9 öküz kolu, 16 eşek kolu, 7 deve kolundan ve çeşitli sağlık tesisleri ve kuruluşlarından ibaretti.

Menzil genel Müfettişliği, Başkomutanlık ile ordu komutanlıkları arasında koordinasyonu sağlamak, idari ve lojistik faaliyetleri düzenlemek üzere 5 Ağustos 1915 tarihinde kurulmuştur. Kara savaşları başladığı zaman 5.Ordu Menzil Müfettişliği örgütlenmesini tamamlamaya çalışıyordu. Bu nedenle ilk zamanlarda malzeme ve yiyecek nakli büyük zorluklarla yapılmaktaydı. En yakın tren istasyonu Uzunköprü’de bulunuyordu. Bu sırada ordunun nakliye kamyonu da bulunmadığından öküz arabaları, deve kolları ve diğer hayvanlarla pek az şey taşınabiliyordu. Bu nedenle Marmara Denizi’nden deniz yolu ile nakliyatın yapılması gerekiyordu. Ancak bu nakliyatı da İngiliz ve Fransız denizaltıları önlemeye çalışıyordu. Bu sırada 5.Ordu’nun levazım, silah ve cephane ikmali, römorkörlerle çekilen mavnalar ve yelkenli gemilerle sağlandı.

1915 yılı içinde Gelibolu Yarımadası’nda kara savaşları başlamadan 5.Ordu’nun insan gücünün 137.599 ve hayvan sayısının 24.734 olduğu görülmektedir. Bir günlük yiyecek ve yem durumu da şu şekilde idi. Ekmeklik 125.000, et 25.799, zeytinyağı 2.752, kuru sebze 16.512, tuz 4.125, gaz 1.376, odun 137.599, kömür 27.519, yem 98.936 ve ot 123.670 kilodur. Çarpışmalar sırasında Türk birlikleri sık sık durum ve yer değiştirmek zorunda kalmışlardır. Bunun sonucunda da asıl ikmal noktalarından uzaklaşmış, hatta ikmal kuruluşları bazı bölünmelere bile uğramıştır. Bu şartlarda 5.Ordu Komutanlığı’nın gerekli iaşesinin zamanında sağlanması mümkün olmuyordu. Bu nedenle Ordu Komutanlığı meydana gelen yeni durum karşısında başka bir iaşe planı hazırlamıştı. Bu plana göre, Seddülbahir karşısında 7. 9.ve 15. Tümenleri içine alan 1. Muharebe Grubu ile Maydos (günümüzde Eceabat) civarında 5. 16. Ve 19. Tümenleri içine alan 2. Muharebe Grubu kurulmuştur.

İstanbul ve çevresi, 2. ve 5. ordular için yurt içi iaşe bölgesi olmakla birlikte, 1. ve 2. orduların aynı zamanda harekat bölgesi olması itibariyle, kendilerine ayrılan kısmıyla iaşelerini karşılamaları mecbur kılınmıştı. Bu durum karşısında Levazım Dairesi Başkanlığı’nın yapacağı tahsislerde, ordulara ait malzemelerin karışmaması için gerekli işaretin konulması isteniyordu. Ayrıca orduların yedek ambarlarındaki maddelerde de ayrıcalık yapılmamasının gerektiği bildirilmiştir.

1915 yılında başkomutanlık vekaleti, Türk ordusunun Çanakkale’deki başarılı çarpışmaları sırasında lojistik destek konusunda yeni bazı tedbirler alma gereğini duyurmuştur. Bu amaçla 5.Ordu için Uzunköprü-Gelibolu arasında çalışan cephane, menzil hattının önceden olduğu gibi faaliyetlere devam etmesi ve bunun için kolların başka bir hizmete verilmemesi uygun görülmüştü.

1915 yılı ortalarında bombardımandan fazla zarar görmeyen Eceabat’ın iç kısımlarında yer alan fırınlar çalıştığında Tekirdağ, Karabiga ve Gelibolu’daki un fabrikaları da faaliyette olduklarından yiyecek ikmalinde önemli bir aksaklık görülmüyordu.

Menzil ambarları ise şunları: Akbaş, Gelibolu, Şarköy, Keşan, Tekirdağ, Karabiga, Biga, Balcılar, Burgaz ve Saraycık’tır. Ayrıca, birliklerin iaşe ihtiyacını karşılamak için Tekirdağ ve Bandırma’da erzak dolu birer geminin bulundurması da planlanmıştı.

2.Sınıf İkmal Maddeleri

Askerin giyim eşyası, ayakkabısı, çizmesi, battaniyesi, portatif çadırı, mutfak gereçleri gibi maddelerle bunun yanında aygıt, istihkam, muharebe, silah ve çeşitli araç gereçleri 2.Sınıf ikmal maddelerini oluşturur. Savaş başlar başlamaz Akbaş Limanı’nda, 5. Ordu Menzil Komutanlığı eşya ambarı kurulmuş, bunu takiben Kilya ve Lapseki’de de birer eşya ambarı açılmıştır. Bazen başlıca fabrika ve imalathaneler, birliklerin ihtiyacını yeterince sağlamıyordu; bu yüzden Anadolu’daki küçük imalathanelerden, hatta evlerdeki dokuma tezgahlarından dahi faydalanıyor; kimi zaman yardım kampanyaları yoluyla da halktan giyim eşyası temini yoluna gidiliyordu. Buna rağmen, Çanakkale Cephesi’nde bazı birliklerin yazlık üniformayla kışı geçirdiği dahi görülmüştür.

Tophane’deki İmalat-ı Harbiye Merkezi’nde tüfek ve top yapılabiliyordu. Birliklerin silah gereksiniminin buralardan karşılanmasına çalışılıyor, yapımı olanaksız olanlar için Almanya’ya başvurularak getirilmesine çaba gösteriliyordu.

3. Sınıf İkmal Maddeleri

Askerin barınağını, korunağını sağlayan malzemeler 3. Sınıf ikmal maddeleri sınıfıdır. Odun ve kömür daha ziyade Biga Yarımadası’ndan özellikle de Kaz Dağları kesiminden getiriliyordu. Akaryakıt temini (gazyağı dahil) başkomutanlıkça Avusturya-Macaristan üzerinden yapılıyor; bunlar depolanarak birliklere gönderiliyordu. Ayrıca Anaolu Yakası’ndan iki linyit oçağı işletilmekteydi.

4. Sınıf İkmal Maddeleri

4.Sınıf ikmal maddeleri genel olarak tahkimat, inşaat araç ve gereçlerini içermekteydi. Demir, çimento ve kerestenin bir bölümü bölgeden, diğer bölümü ise İstanbul’dan sağlanıyordu.

5. Sınıf İkmal Maddeleri

5.Sınıf ikmal maddeleri piyade ve topçu cephanesini kapsamaktaydı. Çanakkale Müstahkem Mevki topçu birliklerinin cephanesi, genellikle topların kendi yanlarındaydı. Batarya ve tabur cephanelikleriyle, ağır topçu alaylarının cephaneleri de depo müfrezesinin cephaneliğinde bulunmaktaydı. Askeri fabrikalarda yapılan barut ve fişekler, Menzil Genel Müfettişliği arayıcılığıyla ordulara gönderilmekteydi. Bazen cephane tüketiminin, tamamen karşılanması mümkün olmamış, mermi tasarrufuna ve ateş disiplinine uyulmuştur. Keşan ve Akbaş’ta cephane kolları, yine Akbaş’ta bir cephane deposuyla bir istihkam deposu, Ilgardere’de, Gelibolu’da ve Burgaz’da birer cephane deposu kurulmuştur.

Asker Temini

Askerler, bağlı oldukları askerlik daire ve şubelerince toplanmaktaydı. Toplanan bu erlerden daha evvelce kıta hizmetini yaparak terhis edilmiş olanlar, haydarpaşa, Bandırma, Karabiga, Lapseki’deki er yollama merkezleri veya nokta komutanlıkları aracılığıyla doğrudan doğruya Tekirdağ’a, Gelibolu’ya ve Maydos’a gönderiliyordu. İlk defa silah altına alınan kişiler, askerlik dairleri veya askerlik şubeleri kanalıyla toplanıyor ve belirlenmiş depo alayları ve depo taburlarına sevk ediliyordu. Burada intibak eğitimine tabi tutuluyorlar, sonra da birliklerin ihtiyacına göre dağıtılıyorlardı.

Ulaştırma

Çanakkale Cephesi’nde 5. Ordu bölgesinde levazım ve cephane nakli için çelişti yollar kullanılmaktaydı; Saros ve Gelibolu Yarımadası’ndaki ana ikmal yolu, İstanbul-Uzunköprü demir yolu ve Keşan’dan başlayarak Bolayır, Gelibolu ve Bigalı’dan geçerek Seddülbahir’de sona eren kara yolu. Diğer taraftan mayıs ayından itibaren Marmara Denizi’nde yoğunlaşan Müttefik denizaltı tehdidi, İstanbul’dan deniz yoluyla gerçekleştirilen asker ve malzeme sevkini ciddi bir biçimde baltalamıştı. Bu yüzden özellikle asker sevkiyatı Uzunköprü üzerinden yapılıyor; askerler bu uzun mesafeyi yürüyerek ve genellikle düşman donanmasının endirekt bombardımanından korunmak amacıyla hava karardıktan sonra kat ediyorlardı. Gelibolu Yarımadası’nda savaş devam ederken düşman donanmasının ateşine maruz kalabilecek olan Kilya, Eceabat ve Çanakkale’ye deniz yoluyla ikmal yapılması pek mümkün değildi. Buralara büyük gemilerin yanaşması zordu. Bu nedenle boşaltma genelde geceleri yapıldığından Akbaş’ta bir menzil ambarı kurulma gereği duyulmuştu. Bu şekilde geceleri mavna ve römorkörlerle Kilya ve Maydos ambarlarına erzak ulaştırabiliyordu. Diğer taraftan Anadolu Yakası için Burgaz’da bir menzil ambarı bulunmaktaydı. Buradaki erzak, karadan menzil yollarıyla denizden de römorkörlerle sağlanıyordu.

Sağlık Hizmetleri

25 Nisan öncesi, harekat alanında sadece Müstahkem Mevki Komutanlığı emrindeki Çanakkale Merkez Hastanesi ile Gelibolu’daki kışla içinde kurulmuş 4.000 yataklı gelibolu Hastanesi vardı. 19.Tümen’in seyyar hastanesi de Aadolu yakası’nda Sarıçalı’da bulunmaktaydı . Ayrıca 19. Tümen’in sıhhiye bölüğü Bigalı Köyü civarında, 5.Tümen seyyar hastanesi de hafif yaralı hastalara bakmak üzere Yalova güneyinde kurulmuştur. 7.Tümen sıhhiye bölüğüne ise Soğanlıdere seyyar hastanesi kurulmuştu.

Bunlara ilaveten, Şirket-i Hayriye’nin 60, 61, 70 numaralı vapurları ile deniz yolllarının Gülnihal yolcu gemisi, Akadeniz isimli büyük yolcu gemisi ve Bahriye Nezareti emrindeki Reşit Paşa kuru yük gemisi de seyyar hastane ve hasta nakliye gemisi olarak görevlendirildi, buna göre donatıldı.

Sıhhi Şartlar

Yemek artığı ve çürüyen ceset yığınlarının bulunduğu kötü sıhhi şartlarda üreyen milyonlarca karasinek ve bitlenme askerin diğer sorunlarından biriydi. Bazı Türk askerleri günlüklerinde bu durumu özetler nitelikteki şu ifadeleri yazmıştır:

“İçecek sularımız hep kireçli, fena kokulu, acı kuyu sularıydı. Tesadüfen bardağın içinde biraz su kalsa bir müddet sonra bardağın dibinde tebeşire benzer beyaz bir tortu görünürdü. Yıkanmaya ne vakit, ne de imkan vardı… Sağımız deniz, solumuz deniz… Öyle iken biz dehşetli bir kir tabakası içinde bitleniyorduk… Yıkanamıyorduk… Çünkü cephede bol su ve vasıta yoktu. Halbuki sağımız Çanakkale Boğazı, solumuz Saros Körfezi.”

Sonuç olarak Çanakkale’de çarpışan ordu birliklerinin, savaşın başından sonuna kadar hep aynı şekilde beslenebildiğini, her vakit sıcak yemek bulduğunu söyleyemeyiz ama genelde aç kalmadıklarını söyleyebiliriz. Türk ordusunun Çanakkale’de gösterdiği başarısında, kabiliyetli komutanların yüksek sevk ve idarelerinin yanı sıra, diğer cephelere göre ulaşım hatlarının daha kısa olmasının ve bu nedenle lojistik desteğin zamanında yapılmasının da büyük rolü olmuştur.


KAYNAKÇA

  • Göncü, Gürsel-Aldoğan, Şahin. Siperin Ardı Vatan, MB Yayınevi, İstanbul,2006
  • Mütercimler, Erol, Gelibolu 1915, Alfa Basım Yayım, İstanbul, 2005
  • http://www.akintarih.com/ ÇanakkaleSavaşındaTürkOrdusununİaşeDurumu (Muhammet ERAT)

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment