18 Mart 1915… Türk tarihinin en şerefli günlerinden biri. Beş çayını İstanbul’da içmeyi düşünen müttefik filosunun heveslerinin kursaklarında kaldığı o kutlu tarih. Ardından 25 Nisan 1915’te bu toprakları ayaklarıyla çiğneyip Osmanlı’nın kalbine bir hançer saplamayı düşünen kibirli, hırslı bir Avrupa. Karşısında ise çelikten iradesiyle, sarsılmaz imanıyla, düşmanın üzerine koşan Mehmetçik. Evet, bu tarihten itibaren 8,5 ay sürecek çetin bir muharebe başlamıştı. Seddülbahir bölgesinde 25 Nisan’da I. Kirte Muharebesi adı verilen bir muharebe gerçekleşmişti. Bu muharebe ile Alçıtepe yükseltisini ele geçirmek isteyen düşman kuvvetleri bunu başaramamışlardı. Akabinde ise taraflar arasında 1-2 Mayıs taarruzları ve 3-4 Mayıs taarruzları gerçekleşmişti.
Türk tarafının başarısızlıkla sonuçlanan 3-4 Mayıs gece taarruzundan hemen sonra Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanlığı, İngiltere Savaş Bakanlığı’nın kendisine tahsis ettiği takviye kuvvetlerin katılımını müteakip yeni bir taarruzla Alçıtepe’yi ele geçirmeyi planladı.
İngiliz ve Fransızların Taarruz Hazırlıkları
28 Nisan’da gerçekleşen I. Kirte Muharebesi ve 1-2 Mayıs taarruzlarında öne sürülen kuvvetler Türk savunması karşısında erimişti. Türklerin art arda gece taarruzları ile düşmana önemli ölçüde zayiat verdirmişti. Fransız kanadı büyük bir kayıp vermişti. Türkler İstanbul ve Trakya’dan sürekli asker teminini sağlıyordu. Düşman kanadı açısından işler iyi gitmiyordu. Zaman Türklerin lehine işliyordu.
Amfibi harekatın amacı ve bu arada çok dar bir üçgene sıkışıp kalan birliklerin bu durumdan kurtarılması ancak başarılı bir taarruza bağlıydı. Taarruz etme emri Londra’dan çekilen telgraflarla da kesinleşmişti. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener bir sözünde: “Daha fazla beklemek çok tehlikeli olur.” diyordu.
II. Kirte Muharebesi’ni Seddülbahir’de Gerçekleşen Muharebelerden Ayıran En Önemli Özellik Neydi?
Akdeniz Seferi Kuvvetleri Komutanı General Ian Hamilton takviye kuvvet istemişti. İstediği bu kuvvetler Mısır’da bulunan 42. İngiliz Tümeni’ne bağlı 125. Tugaydı ve Seddülbahir kesimine yerleştirilmişti. Fransızlar da bir tümen vereceklerini belirtmişlerdi. Bu koşullar altında General Ian Hamilton 6 Mayıs tarihinde taarruz etmeyi kararlaştırdı. Bu taarruz; ağır kayıplar vermiş, yorulmuş birliklerle gerçekleştirilemezdi. Bunun için yeni kuvvetlerle taarruz etmek gerekiyordu. Bu kuvvetler de Arıburnu sektöründe çarpışan Anzak Kolordusuna ait iki tugay olacaktı. Anzaklar 25 Nisan’dan itibaren hep Gelibolu Yarımadası’nın kuzeyinde mücadele etmişlerdi. Güney kesiminde sadece bu taarruz için (II. Kirte) bulunmuşlardı. II. Kirte Muharebesi, Avustralya ve Yeni Zelandalıların Seddülbahir kesiminde yer aldıkları ilk ve tek muharebedir.
Taarruz için İngiliz-Fransız kuvvetleri güney kesiminde üç tümen halinde yerleştirilmişlerdi. Cephenin sol kanadına yerleşen 125. Tugay, taze bir kuvvet olmasının yanı sıra birlikleri bölgeyi bilmiyorlardı. Merkezde ise zayıf olarak görülen ve beş taburdan oluşturulan 88. Tugay çok yıpranmıştı. Bu tugay, bir tane tabur komutanı dışında diğer tabur komutanlarını ve diğer alt kademedeki komutanlarının birçoğunu kaybetmişti. Cephenin sol kanadı bu şekilde iken sağ kanadında da Fransız birlikleri yorgundu. Günlerdir doğru düzgün uyumamışlardı. Türklerin gece taarruzlarından dolayı birçok subayını yitirmişlerdi.
Arıburnu’nda kullanılamayan sahra topları buraya getirildi. Karadaki topçu desteği arttırıldı. Taarruz plânı 28 Nisan’da gerçekleştirilen I. Kirte’nin kopyası idi. Burada zaman daha dikkatli hesaplanmış ve kuşatma kolunda yer alan birlikler daha da kuvvetlendirilmişti.
Türk Savunma Kuvvetlerinin Durumu
Cephe hattında 5 Mayıs tarihindeki emirle birlikte 7. ve 9. Tümenler savunma düzenlerini yeniden gözden geçirmişler, en kuvvetli birlikleri ön hatlara yerleştirmişlerdi. Yorulan, zayıf kalan birlikler dinlendirilmek amacıyla ihtiyata çekilmişlerdi.
5 Mayıs günü verilmiş emirlerle cephe ve tahkimatını tamamlamasına olanak bulunmayacağı aşikârdı. Her iki tümenin (7 ve 9) elinde mevcutmuş gibi sıralanan taburlarının ne durumda bulunduklarını kendi raporlarından incelemek mümkündür. 9. Tümenin iç kanadında ve birinci hatta yerleştirilmiş bulunan 20. Alay Muharebe Grubu Komutanı Binbaşı Halit tarafından 5 Mayıs günü gönderilen raporun bir maddesi şöyledir:
“Erler pek büyük bir karışıklık içerisindedir. Evvelce de arz ettiğim gibi, şurasını kesinlikle belirtmek isterim ki düşmanın bu yönden baş gösterecek ciddi bir taarruz hareketi, böyle çavuşlar elinde bulunan taburlar ve bölüklerden kurulu birlikler tarafından önlenemez. Bu konu, memleketin saadet ve selametine bağlı bir sorun olduğundan gerçek durumu size bildirmeyi bir vicdan borcu bildim. Emir ve komutadaki bu dağınıklıkla beraber mevcudunun yarısından fazlasını kaybetmiş ve savaş gücü hırpalanıp yaralanmış olan bu birliklerle burada kesin sonuçlu bir savunma yapılabilmesi, hiçbir vakit mümkün olamaz. Bu nedenle yıpranmamış, teşkilatı düzgün bir birlik gönderilmedikçe her an tehlike mevcut olacağını bir kere daha arz ederim.”
6 Mayıs Günü
Türkler 5-6 Mayıs gecesinde sürekli tahkimat yaptılar, ileri karakollarını güçlendirmişlerdi. Komutanlık cephede bulunan birliklerin hazırlıklarını henüz tamamlamadığından ve her an düşmanın tekrar saldırma ihtimaline karşı birlikler uyarılmış ve 6 Mayıs sabahı için dikkatli bir bekleyiş başlamıştı.
6 Mayıs sabahı gelen ilk raporlara bakıldığında düşman birliklerinin hareketlendiği ve ileriye doğru yaklaştırılmaya çalışıldığı görülmüştü. İleride bulunan düşman hatlarında bir hareketliliğin olduğu ve ileri karakollarda çarpışmaların başladığı duyurulmuştu. Bu gelişmeler yaşanırken düşman donanmasının üç taraftan da ateşe başladığı ve bu bombalamaya kara topçusunun da ortak olduğu görüldü. Türk ileri mevzilerinde toprak yerinden göğe doğru kalkıyor, ortalık toza dumana karışıyordu. Düşman bir önceki muharebede (I. Kirte) olduğu gibi yine Alçıtepe için geliyordu. Zaman konusunda şanslıydılar çünkü Türkler henüz tam anlamıyla kendilerini toparlayamamışlardı. Zorlu, kanlı bir çarpışma onları bekliyordu.
General Aspinall Oglander muharebenin ilk anlarını şöyle anlatıyor: “Muharebe, ağır ağır başladı. Merkezde, Çamlıbel’de, hazırlık atışı yerine almak üzere hafif bir surette yapılan dağınık ateşten sonra muharebe 88. Tugayın üç taburu önde ikisi ihtiyatta ve bütün kuvvet düşmanı kollayan bir keşif perdesi ile örtülmüş olduğu halde yapılan bir ileri hareketi ile başladı.”
Bu ileri hareket yavaş ilerledi ve ilerlemenin başında herhangi bir savunmayla karşılaşmasalar da biraz daha ilerleyince düşman ileri postaları Türklerin yoğun tüfek ateşiyle karşı karşıya kaldılar ve durmaya başladılar. Türk topçusu ön hatlara şarapnel atmaya başladı. Öğle saatlerine doğru hem 125. Tugay hem de Fransızlar bir ilerleme kaydedemediler. Üstelik çapraz ateşe de maruz kaldılar. Bu gelişmelerin sonunda 88. Tugay olduğu yerde durdu.
Akşama doğru çam ormanının her iki kesiminde biraz ilerleme kaydedildi ise de ormanın içine girilemedi. Zığındere bölgesinde konuşlanan sol kanat, 125. Tugayın ilerleyememesine bağlı olarak açıkta bulunmaya devam ediyordu. Sağ kanat Kirte deresinde bulunuyordu. Sağ kanat, bu dere ile Kanlıdere mevkiinde bulunan I. Lancashire Taburu ile arasında oluşan boşluğu tamamlamak amacıyla ilerledi ve arayı kapattı güvene aldı. Günün sonunda 88. Tugayın komutanı Yarbay Williams, Türklerin sadece örtü kuvvetleriyle çarpıştığını henüz asıl muharebeye girilmediğini ve her taburda 50’den fazla kayıp olmadığını bildirdi.
Muharebenin ilk gününe ait (6 Mayıs) Matbuat-ı Umumiye Müdüriyeti’ne yazılan rapordan bir örnek:
“… Kezâ dün akşam Seddülbahir’e karşı yapılan harekâtta İngilizlere pek büyük telefat verdirilmiştir. Külliyetli cephanesiyle beraber üç makineli tüfek daha iğtinam edildi” (Bugüne kadar iğtinam olunan makineli tüfeklerin adedi ona baliğ olmuştur.)
7 Mayıs Günü
Hamilton, muharebenin ikinci gününde de ilk günkü plânı uyguladı. Plânda herhangi bir değişiklik yapmadı. Muharebenin ikinci gününde düşman kanadı saat 09.45’te 15 dakika süren bir hazırlık atışı yaptı fakat bu atıştan yeterince yararlanamadılar. Amiral, Y sahili (Pınariçi Koyu) taraflarında bulunan Türk mevziisini bertaraf etmek için dağın tepesinden balon gemisi olan Monica ile birlikte Shiftsure ve Talbot zırhlılarını gönderdi ise de Türk mevzilerinin yerini bulamadı.
İngilizler saat 10.00 sularında Zığındere taraflarından ilerleyerek Türklerin sağ ve sol cephelerine yüklenerek, kanatlardaki donanma desteğini de alarak ilerlemeye başladı. Topçular, ateşlerinin şiddetini cephenin batı kanadında konuşlandırılmış olan 9. Tümen kuvvetleri üzerinde arttırdı. Topçu ateşine, İngilizlerin açtığı makineli tüfek de destek verdi. 15 dakika süren bu yoğun ateşin ardından düşman saldırıları öğleden sonra 9. Tümen mevzileri üzerinde şiddetini tekrar artırdı. Türkler yoğun ateşe karşı büyük bir savunma örneği gösteriyordu. Burada karşılıklı süngü hücumlarına da girişildi.
Zığındere Vadisi’nin her iki tarafında bulunan mevkilerde ilerleyen İngilizler, bölgede bulunan Türk ileri karakollarını geri püskürterek asıl mevzilerin önüne gelmeyi başarsalar da Türklerden açılan tüfek ve makineli tüfeğin şiddetli ateşi karşısında hızlarını kestiler ve bulundukları yerde durmak zorunda kaldılar.
Cephenin doğu kanadını savunmakla görevli olan 7. Tümen’in bulunduğu mevkiye Fransızlar taarruz ettiler. 7. Tümeni sol taraflarından donanmanın da desteğini alarak öğle saatlerine doğru taarruzun şiddetini iyice arttırdılar. Saat 16.30’ a geldiğinde mücadele Türk siperlerinde şiddetlenmişti.
Seddülbahir Cephesi’nin bu kanadı kritik bir hal almıştı. Muharebenin bu safhasında 7. Tümen
Komutanı Yarbay Halil, elindeki ihtiyatları ileri sürerek özellikle cephe hattının sağ ve sol yanlarını takviye etti. Bu takviyeler ile birlikte tümen komutanının verdiği emir şu şekildeydi:
“Cephe hattında bozulma görülen yerlerde birlikler karşı taarruzlarla durumlarını düzeltecekler ve hiç kimse bir adım dahi geri gitmeyecektir.”
Yapılan karşı taarruzlar ile 7. Tümen kuvvetleri, Kanlıdere tarafında bulunan ve Fransızların sol kanadını oluşturan birliklerini püskürttü, Fransızların iç kanadını parçaladı. Türk hücumundan kaçan Fransız birlikleri İngiliz Tugayı’nın bulunduğu siperlere sığındılar.
8 Mayıs Günü
Türk toprakları 8 Mayıs günü saat 10.00’da hem denizden hem karadan 15 dakika boyunca süren yoğun bir bombardımanla karşı karşıyaydı. Türk mevzileri ve gerileri yanıyordu. Bombardımanın ardından düşman, taarruza başladı.
İngiliz Tugayları, Zığındere’nin doğusu ile Kirte yolu üzerine taarruz ederek 9. Tümen cephesinin ileri mevzilerine yaklaştılar. Daha fazla zayiat vermemek için yavaşladılar ve oldukları yerde kaldılar.
Zığındere’nin batı kısmına taarruz eden 125. İngiliz Tugayı’nın ilk kademeleri Türklerin açtığı makineli tüfek ile ilerleme kaydedemedi.
7. Tümen birliklerine karşı Fransız Tümenleri ve İngiliz Tugayının taarruzu Türkler tarafından engellenmiş ve ilerlemelerine fırsat verilmemişti. Bu durumu İngilizler, “… Sağda Fransızların İngilizlerinkinden fazla bol cephanesi bulunan 75 milimetrelikleri, tahrip mermileri ile önlerindeki sırtı dövmekte olmalarına rağmen Fransız mıntıkasında bir tek piyade bile yerinden kımıldamamıştı.” şeklinde ifade etmiştir.
29. Tümen Komutanı Hunter Weston, elindeki son ihtiyat birliklerini sahaya sürmeye karar verdi. Bu birlikler Avustralya 2. Tugayı ve Yeni Zelanda Tugayı’ydı. Bu birlikler, Twelve Tree Corpse Mezarlığı’nın güneyinde kalan Papatya Yolu (Daisy Patch) olarak adlandırılan bölgede yoğun Türk ateşiyle karşı karşıya kalarak kısa zaman içinde 800 kayıp vermişti. Bu kadar çok kayıptan sonra taarruz durduruldu.
Saat 17.30’a kadar hareketli olmayan taarruz bu saatten sonra şiddetini arttırdı. Yapılan bu bombardıman şu ana kadar Çanakkale Muharebelerinde görülmemiş bir şiddette gerçekleşiyordu. Bombardımanın ardından Fransızlar ve İngilizler kanlı bir süngü mücadelesine giriştiler. Mücadeleler, kısa mesafelerde göğüs göğse çarpışmalara sahne oldu. 7. Tümenin siperleri önünde ve içinde çarpışmalar devam ediyordu. Bu mücadele sonunda Fransızlar, 83 Rakımlı Tepe’yi aldılar fakat ihtiyattaki birliğin cepheye gelmesi ile üstünlük Türk tarafına geçti. 83 Rakımlı Tepe, düşmandan geri alındı. Düşman tarafı dağılarak eski hatlarına geri döndü.
Fransızlar, 83 Rakımlı Tepe’deki Türk savunmasına çok önem veriyorlardı. O yüzden 8-9 Mayıs gecesi bu tepeyi almak için saldırıya geçtiler. Baskınla bu tepeyi aldılar. Türklerin karşı saldırısıyla tepe geri alındı ise de bu tepe en sonunda Fransızların eline geçti.
8 Mayıs gecesi üç gün boyunca süren mücadele sona erdiğinde müttefik kanadı, hedefleri olan Alçıtepe’yi ele geçirememiş ve Alçıtepe’ye en yakın noktaya bile 3 km uzaklıkta kalmışlardı. 6.500 asker kaybına karşılık Zığındere çizgisinde ve merkezde 600 metre, Türk sol kanadında 400 metre kadar ilerleme kaydedebilmişlerdi. Bu muharebenin sonunda Türklerin zayiatı ise 2000 askerdi.
II. Kirte Muharebesi, üç gün boyunca yoğun top atışlarına, süngü hücumlarına, göğüs göğse çarpışmalara sahne olmuş bir muharebedir. Üç gün boyunca çetin mücadeleler vererek kanlarının son damlasına kadar vatan toprağını savunan kahraman neferlerin şehadete erdiği muharebelerden birisidir. Memleketin dört bir tarafından gelerek binlerce gülfidanının toprağa düşerek torunlarına yani bizlere buraları “vatan” yapmasıdır.
KAYNAKÇA
- ALBAYRAK Muzaffer ve YILMAZER Tuncay, Sorularla Çanakkale Muharebeleri 1, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2007
- AKINGÜÇ Gürsel, Tarihi Süreç İçinde Çanakkale Muharebeleri ve Muharebe Alanları, Ajans 2023 Yayınları, İstanbul, 2011
- Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt II. Kitap Çanakkale Cephesi, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, 1978
- General C.F. Aspinall Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı, Arma Yayınları, İstanbul, 2005
- GÜRSEL Göncü ve ALDOĞAN Şahin, Çanakkale Savaşı Siperin Ardı Vatan, MB Yayınevi, İstanbul, 2006
- Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Belgeleri I, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 2005
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.