Her sayfası bir kahramanlık örneği ile dolu olan tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askeri alanda hizmet vermiş, özellikle savaş meydanlarında gösterdikleri cesaret ve beceriden dolayı tüm dünyanın hayranlıkla baktığı zaferlerin kazanılmasını sağlamışlardır. Gazi Osman Paşa’da, Plevne Müdafaası Kumandanı olarak gönüllere taht kurmuştur.
Osman Paşa, 1832 yılında Tokat’ta dünyaya geldi. Askerliğe olan merak ve hevesi üzerine, sıbyan mektebinden sonra Kuleli Askeri lisesine girdi. Daha sonra Harp Okuluna girerek 1852’de mezun oldu. Ruslarla yapılan Kırım Harbi’ndeki ve Rumeli’deki başarısından dolayı yüzbaşılığa yükseldi. Daha sonra Kolağası oldu. 1861’de binbaşı olarak vazife aldı. Girit isyanında başarılar gösterdi. Bunun üzerine albaylığa yükseldi. 3 yıl sonra Yemen isyanını bastırmaya gönderildi ve buradaki başarısından dolayı kendisine paşalık rütbesi verildi. Sırp isyanında gösterdiği eşsiz kahramanlıklardan dolayı Mareşalliğe yükseldi.

Gazi Osman Paşayı bütün dünyaya tanıtan, Osmanlı-Rus savaşındaki (1877-1878) Plevne Müdafaasıdır.
24 Nisan 1877’de Ruslar Osmanlı Devleti’ne ilan ettiklerinde Osman Paşa, Vidin ve Rahova bölgelerinin korunmasıyla görevliydi. Kendisine verilen emir üzerine Vidin’den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevne’ye ulaştı. Rusların buraya yönelik olarak 8 Temmuz 1877’de başlattıkları saldırılara karşı koydu. I. Plevne Muhaberesi olarak tarihe geçen bu kanlı çatışma, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Rusların Rumeli cephesinde aldıkları ilk darbe oldu. Takviye alan Rus kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz’da ikinci defa taarruzda bulundu.
Fakat yirmi altı saat süren bu savaşta gösterilen direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha hezimete uğradı. Bunun üzerine Rus çarı, Osman Paşa’ya karşı Rumen ordusundan yardım istedi.
Rus Çarı, Romanya Prensi Birinci Karol’e yardım için şu tarihi telgrafı çekti:
“İmdadımıza gel! İstediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna’yı geç! Acele Plevne’de yardımımıza yetiş. Türkler bizi mahvediyorlar! Hristiyanlık, davasını kaybetmek üzeredir!”
Rusların bu yardım talebi üzerine, Rumenler 50.000 kişilik bir ordu gönderdi. Rumenler’in de savaşa katılmasını sağlayan Ruslar, 711 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen III. Plevne Muharebesi’nde de başarı kazanamadı.
Bu başarısından dolayı Osman Paşa’ya gazilik Unvanı verildi.
Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar, Plevne’yi 13 Eylülde kuşatma altına aldı. Hiçbir yerden yardım gelmeyen Plevne’de yiyecek, yakacak ve ilaç sıkıntısı başladı. Kale müdafileri huruç (çıkış) harekâtı yapmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 askerden oluşan ordusunu iki kısma ayıran Gazi Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularını ateşi sonucu bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Erkânıharp zabitlerinin yapabilecekleri daha fazla bir şeyin olmadığını savaş belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı. Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alındı.

Rus Nikola ve Çar Aleksandr Gazi Osman Paşa’yı tebrik ettiler. Nikola Gazi Osman Paşa’ya: “Plevne’yi müdafaa etmekte gösterdiğiniz muvaffakiyetten dolayı sizi tebrik ederim. Bu müdafaa tarihin en parlak askeri vakalarında biridir.” dedi.
Çar Aleksandr, bu yüce Türk’ün karşısında çok heyecanlandı ve onun elini sıkarak şu sözleri söyledi:
Ayrıca Rus Çarı tarafından Gazi Osman Paşa’ya kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi.
Gazi Osman Paşa bir süre Bugat, Bükreş, Harkof ve Rusya’da esaret hayatı yaşadı. 1878 Martında serbest bırakılarak İstanbul’a döndü. Gazi Osman Paşa’nın dönüşü muhteşem bir törenle kutlandı. 4 ay 23 gün Plevne’de Ruslara karşı koyan kahraman ordunun kahraman kumandanı Gazi Osman Paşa 5 Nisan 1900 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Kabri, Fatih Camii avlusundadır. Türbesini onu çok seven II. Abdülhamit yaptırmıştır. Rusların 50 bin asker ve 184 topuna karşı, 23 bin asker ve 53 topla mücadele eden Gazi Osman Paşa ve şehitlerimiz unutulur mu? Onların bedenleri yıllar önce gömüldü ama bir karış vatan toprağını savunmak için yaptıkları unutulur mu? Unutulsaydı eğer adına yazılan “Plevne Marşı” hala söylenir miydi?

Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.