Günümüzde Çanakkale Savaşları’nın birçok karanlık noktası gün ışığına çıkarılmıştır. Bu karanlık noktalardan biri de Winston Churchill’in 1897 yılında yayınlamış olduğu “Savrola: Lauraniya’daki Ayaklanmanın Öyküsü” adlı öyküdür.
Bu öyküye ulaşan değerli hocamız A. Mete TUNÇOKU yapmış olduğu araştırmalar sonucunda çok şaşırtıcı bilgilere ulaşır. Ulaştığı bilgileri ve deneyimlerini “ÇANAKKALE 1915 Buzdağının Altı” eserinde bizlerle paylaşır. A. Mete TUNÇOKU hocamızın kitabında yazmış olduğu makalenin ilgili kısımlarını sizlere olduğu gibi aktarıyoruz:
“Birinci dünya savaşının başta gelen cephelerinden olan Çanakkale Savaşları, deniz ve kara muharebelerinden oluşup yaklaşık on ay kadar sürmüştür. Bu büyük harekâtın demek amacı, Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası’nın denizden ve karadan zorlanarak ele geçirilmesidir.
Aslında, Boğaz’ın bu şekilde donanmayla zorlanıp geçilmesi ve oradan da İstanbul’a ulaşıp, Osmanlı Devleti’nin başkentini işgal düşüncesi yeni değildir. Bu işi geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi Yirminci Yüzyıl’ın başlarında düşünen de olmuştur. 1906, 1909, 1911, 1912 ve son olarak 1914’te, Birinci Dünya Savaşı çıkar çıkmaz konu gündeme getirilmiş, ancak her seferinde zor, riskli ve bedeli ağır olur gerekçesiyle ertelenmiştir.
1915 yılı başıyla birlikte, Çanakkale Boğazı’nın ele geçirilmesi ve Almanya’ya yeni bir cephe açılması amacıyla büyük bir harekâta girişme fikrini ısrarla ortaya ata ise bilindiği gibi Winston Churchill’dir. Dahası, tüm bu harekâtı baştan sonra planlayıp uyulamaya koyan, bir başka deyişle hem mimarı, hem de lokomotifi olma görevini yüklenen bizzat Churchill olmuştur. Askerlerin abı sıra, böyle bir girişimin taşıdığı zorluk ve büyük riskleri bilen uzmanların aksi yöndeki görüş ve uyarılarına karşılık, işi omuzlayıp, inatla götüren isim Churchill’dir.
Churchill bu konuda o kadar acelecidir ki, Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na henüz katılmamış iken Ağustos 1914’te Çanakkale’de yani bir cephe açılması görüşünü ortaya atıp planlamasını yaptığı gibi Boğaz başarıyla geçilip İstanbul işgal olunduktan sonra yapılması kaçınılmaz birtakım uluslararası nitelikleri siyasi düzenlemeleri de sıralamaktadır. Sonucun başarılı olacağından öylesine emindir…
Diğer yandan belgeler bize Churchill’in, 1914’ten çok önceki yıllardan beri Çanakkale’ye takıldığını ve boğazda girişilecek olası bir savaş için gerekli senaryoları yazmaya başladığını göstermektedir. Çanakkale Savaşları’yla ilgili kaynak aştırma ve derlemesi yaparken öğrendim.
Churchill 1930’da yayımlanan “Yaşamımın İlk Yılları” adlı eserinde Çanakkale Boğazı ile ilgili ilginç bilgiler vermektedir. Kendisi 1890’lı yıllarda Birmanya’da (bugünkü Myanmar) genç bir gazetesi ve araştırmacı olarak çalışmakta, çeşitli gazete ve dergilerde inceleme yazıları ve öyküleri çıkmaktadır. Bunlardan biri de Mac Millian’s Magazine adlı dergide 1897’de yayınlanan “Savrola: Lauraniye’daki Ayaklanmanın Öyküsü” adlı uzun öyküsüdür. Bu öykü daha sonra küçük bir kitap olarak yayınlanmıştır. Sözü edilen dergiyi araştırıp bularak öyküyü okudum. Churchill’in bizzat kendi sözleriyle aktarmak gerekirse, öykünün ana konusu şöyledir.
“… Büyük zırhlılardan oluşan güçlü bir donanma, geniş bir kanlı zorlamaktadır. Amaç, burayı geçerek despot bir yöneticiye karşı ayaklanma başlatmış olan, liberal bir lideri desteklemek ve başkenti ele geçirmektir…”
Öykünün tamamını okuyunca, Çanakkale
Savaşları deniz ve kara muharebeleri gelişmelerine benzer birçok noktanın yer
aldığını şaşırarak gördüm!… Çünkü açıkça anlaşılıyor ki Churchill, neredeyse 20
yıl öncesinden ilgilenmiş ve senaryolar geliştirmiştir. Çanakkale Churchill’de
tam bir saplantı haline gelmiştir…
Nitekim yıllar sonra Birinci Dünya Savaşı başladığında, dönemin İngiliz Başkanı
Asquith de 5 Ocak 1915’te Churchill ile ilgili bu gerçeği şöyle dile
getirmektedir.
“… Churchill kafasını Osmanlı Devletine ve Bulgaristan’a takmıştır. O Çanakkale’de cesur bir maceraya atılmak istiyor! Ben böyle bir şeye karşıyım.”
Birinci Dünya Savaşı’na varan siyasi gelişmeler yanı sıra bu bilgiler de gösteriyor ki Çanakkale Savaşları’nın tarihi bir bakıma yıllar öncesinden belirlenmiş, senaryosu hazırlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkışı Osmanlı Devleti’nin bu savaşa Almanya yanında ve diğer siyasi gelişmeler, daha önce kaderi belli olan Çanakkale Savaşları’nın çıkışını hızlandıran siyasal ve stratejik gelişmelerdir. Bu nokta ayrıca, “Osmanlı Devleti Almanya değil İngiltere ya da tarafsız kalsaydı iyi olurdu…” şeklindeki tarihsel tartışmalara da ışık tutacak niteliktedir kanısındayım.
Çanakkale Savaşları’nın planını daha öncesinden düşünen Churchill’in kendinden ne kadar emin oluğunu görmemiz açısından şu örneğin yeterli olacağı düşüncesindeyim: 25 Şubat’ta müttefik donanma Amiral Carden kumandasında boğaza karşı planlı bir hücuma geçti. Boğazın giriş tabyaları susturuldu. Seddülbahir köyü alevler içinde kaldı. Karaya birlikler çıkarılarak, kıyıdaki Türk birlikleri dağıtıldı. Bunun üzerine Winston Churchill kabine toplantısında şunları söyledi: “…Ekselanslar, herhalde artık tereddüttünüz kalmamıştır. Sizlere bir elimizi bağlasalar tek elimizle boğaz engelini aşacağımızı söylememiş miydim? İşte donanmamızın muhteşem zaferi… Boğazın girişindeki dört tabya berhava edilmiştir. Evet, bu cephe son derece isabetle açılmıştır. Tannenberg’de Almanlar karşısında ağır yenilgiye uğrayan dostumuz Rusya’ya yardım edeceğiz. Çarlık yönetimi savaş aleyhtarı komünistleri ezecektir.
Hepimizin takdir edeceği üzere bu cephenin sonucu bununla kalmayacaktır. Kadavralaşmış Osmanlı Devleti ortadan kalkacak bizim veya hasımlarımızın yanına geçmekte tereddüt eden Bulgaristan, Romanya gibi Balkan devletleri yanımızda yer alacak, Avusturya ve Almanya’yı doğrudan da sıkı bir çembere alacağız. Yenilmez donanmamız Çanakkale Boğazı’nı aşınca, muzaffer ordumuz İstanbul’a girmeden orada isyan patlayacaktır. Osmanlı’nın baş şehrinde yaşayan sayıları hiç de azımsanmayacak kadar çok olan Hristiyanlar ve Levantenler kurdukları komitelere yapacakları şenliklerin şu anda programına hazırlanmaktadırlar.”
Her şeyi düşündüğünü zanneden ve kendinden bu kadar emin olan Churchill bir şeyi unutmuştur: Türk Milleti’nin vatan sevgisi ve sahip olduğu iman gücü. Bu ona, müttefiklere Çanakkale Boğazı’nda çok pahalıya mâl olacak. Tüm dünya yenilmezlerin de yenileceğini ve Türk’ün eşsiz VATAN sevgisini görecektir.
Leave a Comment
You must be logged in to post a comment.