15. Sayı - Şehit'ten Kale'ler Şehit'ten Kale'ler

Başarılı Bir Çıkarma, Tuhaf Bir Bekleyiş Ve Trajik Bir Son; Pınariçi Koyu Çıkarması

Written by ÇSATT

Uğur Korkunç / Sosyal Bilgiler Öğretmenliği

2014-Aralık sayımızda yer alan bu yazıya emek veren ve hazırlayan üyemize teşekkür ediyor, kalemine sağlık diyoruz.

İyi okumalar…

İtilaf güçleri Yenilmez Armada olarak adlandırdıkları filolarıyla boğazı geçip planlarının son aşaması olan İstanbul’da beş çayını içmeyi düşünürken Yenilmez Armadaları ’nın Çanakkale Boğazı’nın derin sularına batışını hayal kırıklığı ve büyük bir şaşkınlık içerisinde izliyorlardı. 18 Mart 1915 tarihin kara sayfalarına Türk askerinin azmi, cesareti, kahramanlığı ve iman gücü ile altın harflerle yazılan bir destandır.

Çanakkale Boğazı’nın serin sularında son bulan ümitlerinin hâlâ bitmediğini göstermek isteyen İtilaf Devletleri bu seferde amfibi çıkarma yapmak için yeni planların ve arayışların peşine düştüler. Bu amaçla Mısır’da Akdeniz Seferi kuvvetleri oluşturuldu ve Komutanlığına General Sir Lan Hamilton getirildi. Toplanan bu kuvvet için bir plan hazırlandı. Hazırlanan bu planda ana hedef Gelibolu Yarımadası’nın kuzeyinde yer alan Karatepe mevki, güney ucunda yer alan Seddülbahir mevkidir. Bu noktalarda çıkarma yapacak askerlerin amacı Kilitbahir Platosu’nu ele geçirip merkez tahkimatı susturarak donanmanın boğazdan rahatça geçmesini sağlamaktı. Seddülbahir mevkiindeki Türk birlikleri 9. Tümen komutasındaki 25. ve 26. Alay askerlerimizdi. Kıyı şeridini savunmak üzere sadece 26. Alay görevlendirilmişti.  25. Alay da Sarafim Çiftliği bölgesinde ihtiyatta kalacaktı. Müttefik kuvvetleri özellikle Gelibolu Yarımadası’nın güney ucuna yapılan çıkarmada donanmanın ateş gücünden daha fazla yararlanmıştır.

Mısır’da oluşturulan Akdeniz Seferi Kuvvetleri’nin Komutanlığına atanan General Sir Ian Hamilton.

 Bunun sebebi ise yarımadanın güney ucunun düz olmasıdır. Bu sebeple savaş gemilerinden yapılan atışlar düz arazide daha fazla tahribata ve can kaybına neden olmuştur.

Pınariçi Koyu

Y işaretli çıkarma koyu, Zığındere ağzından 1,5 kilometre kuzeyde yer alan Sarıtepe aşağısında kayalık bir sırtın altında 60 metre kadar uzunluğunda dar ve kısa bir sahildir. Bu sahil hattı sarp, engebeli ve çalılıklar ile örtülüydü. Aynı zamanda dar olduğu için kıyıya ayak bastığınız anda sizi yüksek ve neredeyse dike yakın bir set karşılamaktaydı. Buradan yapılan çıkarmayla amaçlana ise Türk kuvvetlerinin yarımadanın güney ucuna yapılacak olan lojistik yardımı engellemek ve birlikler arasındaki irtibatı kesmekti.

Kıyı kısmı gizli, müdahalesiz olduğu gibi taş ve kaya bulunmayan dik bir sahile sahip, az su çeken, dar bir parçadan ibaret olan çıkış yerine birkaç metre kalana kadar gemilerin sokulmasına imkân tanıyordu. Topoğrafik şartlardan ötürü Türk tarafı bu bölgeye yakın noktada asker bulundurmamıştı. Türk askerinin bulunmamasından dolayı ve az önce belirttiğimiz üzere yandan yapılacak bir harekâtla Türk kuvvetleri arasında ulaşımı ve iletişimi ikiye ayırma sonucunu barındırdığı için müttefikler tarafından çıkarmaya uygun bir koy olarak değerlendirilmiştir.

Pınariçi Koyu’na çıkacak olan hücum dalgasını taşıyan Amethys Kruvazörü.

24 Nisan’ı 25 Nisan’a bağlayan gece savaş gemileri bütün ışıklarını söndürmüş bir biçimde ayın batışını bekleyerek zifiri karanlığın çökmesi ile 02.30 da çıkarma için yerlerini almaya başladılar. Amethys ve Sapphire kruvazörleriyle taşınan hücum dalgası saat 04.30’da ortalık ışımadan dört taşıt dizisiyle kıyılara salındı. Harekât tam bir baskın şeklinde olmuştu. Saat 06.45’te bütün İngiliz Tugayı’nın çıkarılması tamamlanmıştı. Hiç müdahaleye uğramamış ve İngilizlerin burnu dahi kanamadan bütün birlikler planlana şekilde yerlerini almışlardı. Bu İngilizler için mükemmel bir başarıydı.

Bu koya Yarbay Archibald Koe komutasındaki Kings Own Scottish Borderers (KOSB, İskoç Kraliyet Sınır Muhafızları) birliği 1. Taburu, South Wales Borderes (SBW, Güney Galler Sınır Muhafızları) birliğinin 2. Taburuna ait bir bölük ve Yarbay Godfrey Matthews Komutasında Deniz Piyade Tümenine bağlı Plymouth taburundan oluşan yaklaşık 2000 kişilik bir kuvvet çıkarıldı.

Koya çıkan müttefik kuvvetlerinin sayısı Gelibolu yarımadasının güney kısmını savunan Türk askerinin sayısından fazlaydı. Türk tarafı ise Pınariçi’nden bir mil ileride yer alarak çıkarma yapılmasını tahmin ettikleri noktada bekleyiş içerisindeydi düşman askerleri hiçbir zorluk ile karşılaşmadıkları için rahat bir biçimde çıkarmayı gerçekleştirdi. Alınan emre göre karaya ayak bastıktan sonra Seddülbahir’e giden Türk kuvvetleri durdurulacak ve X koyu (İkiz Koyu) ile temasa geçilecekti fakat oradaki birlikler daha hareketsiz durumdaydı. Pınariçi Koyu’ndaki harekâtın kayıpsız ve kolayca başarıldığını öğrenen Lan Hamilton, hemen takviye gönderilerek çıkarmanın daha etkili olmasını istiyordu fakat denizcilerin amfibi planında âni değişiklikler yapılması mümkün olmadığı için takviye gönderilmekten vazgeçildi. Kıyıya çıkan kuvvetlerin yaptığı hatayı Aspinall Oglander şöyle anlatıyor:

Pınariçi Koyu’na çıkarma yapacak Kings Own Scottish Borderers birliğinin komutanı Yarbay Archibald Koe

Sir Lan Hamilton, General Hunter Weston’a saat 09.21 evvelde şu işareti verdi: “Y sahili için bir miktar kuvvet daha ister misiniz? Eğer isterseniz, balıkçı gemileri hazırdır.” Bir cevap alınamadığından, saat 10 evvelde bu işaret tekrar edildi. Yarım saat sonra General Hunter Weston, Amiral Wemyss’ın, alınmış olan tertibatın herhangi bir suret ile değişmesi harekâtı gecikmeye uğratacağını bildirmiş olduğu cevabını verdi. Bundan dolayı hiçbir şey yapılmayarak, bu canım fırsat kaçırıldı.

Çıkarmayı icra eden kuvvetler bu bölgeye takviye birlik istemiş olsaydı ve bu birlikler yerine getirilmiş olsaydı belki de kara muharebeleri o gün bitecekti. Burada bulunan Yarbay Koe’de destek gelmeden ilerlemek istemediği için burada takviye gelene kadar bekleme kararını almış ve Yarbay Mathewss de siper kazılması emrini vermiştir.

Askerler ise başka bir emir gelmediği için koyda oturmuşlardı. Bu bekleme sonucunda gönderilmiş olan keşif kuvveti Zığındere’ den Kirte (Alçıtepe) Köyü’ne 500 metre kalana kadar ilerlemiş fakat köyün içinde Türk askerlerinin olduklarını düşünerekten ve sayıları daha az olduğu için geri çekilmişlerdir. Türk askerleri ise güney bölgesinin uç kısmında Tekke ve Ertuğrul’a yaşanan çetin muharebeleri engellemek için desteğe gitmiş bulunmaktaydı ve Kirte köyü boş bir vaziyette idi. Ancak düşman yanlış tespit ettiği ve inisiyatif kullanmadığı için köye girmemiştir.

Bundan dolayı muharebenin gidişatı Türk tarafı lehine dönmüştür. Zığındere ağzını koruyan 6. Bölüğe ait gözetleme postaları tarafından bu durum fark edilmiştir. Bölük komutanı ise bu durum karşısında büyük bir cesaret göstererek elindeki askerlerin yarısını çıkarmayı engellemek için Pınariçi ve İkiz koyu tarafına yönlendirmiş akabinde şöyle bir emir vermiştir:

 “Çıkarma yerlerine koşarak yetişilecek, düşman ileri hareketleri zayiata bakılmadan önlenmeye çalışılacak ve acele rapor gönderilecek.”

6. Bölük komutanı elinden gelenin fazlasını yapmış ve inisiyatif alarak askerlerini göndermiştir. Bir Türk askeri söz konusu vatan olduğu zaman kellesi pahasına karar almış fakat sonuçları ile zekiliğini konuşturmuştur. Düşman askerleri Zığındere’nin batısına yakın bir yerde mevzi almış bulunmaktadırlar ve 6. Bölük askerleri bölük komutanına rapor göndermiştir. 6. Bölük komutanı rapor alır almaz Kirte ’de bulunan ittihat birliğine haber vermek için bir askerini yollar ve haberi alan ittihat kuvvetinin de desteği ile düşman kuvvetleri ile çetin çarpışma başlamıştır. Pınariçi koyunun iç kısımlarına ilerledikçe sırt aşağı doğru çukurlaştığı için donanma desteğinden yararlanamamıştır. Çünkü savaş gemileri aşırtma artışı yapamayıp düz artış yaptıkları için donanma atışını kullanamamasının yanı sıra havanın kararmasıyla da Türk askerlerinin taarruzlarını engelleyememiş ve bu yüzden Türk taarruzları sıklaşmıştır. Taarruzların başında Yarbay Koe yaralanmış ve yaralarından dolayı ölmüştür. İskoç taburu burada büyük bir direniş göstererek ölümüne mücadele etmiş neredeyse taburun yarısını kaybetmiştir. Askerlerimize yardım için Kirte’nin güneyindeki sahra bataryasına ve yakınlarda bulunan obüs bataryalarına da deniz kenarındaki İngiliz tugaylarını azami sürelerle atış altında tutarak önlemeye çalışması emri verilmiştir.

Gece boyu süren çetin mücadeleler içerisinde İngiliz tugayı neredeyse üçte birini kaybetmiştir fakat Yarbay Matthews çok kez yardım ve cephane istemiş fakat donanmadan bir işaret alınmadığı için askerlerde bir panik havası hâkim olmaya başlamıştır. Yarbay Matthews ise elinde bulundurduğu mevziiyi terk etmek istememiş fakat sabahın ilk ışıkları ile donanma tekrar atış desteği vermeye başlamıştır. Bunun yanında yaralıları almak için de filikalar gönderilmiştir. Gönderilen bu filikalara yaralıların yanı sıra sağlam askerler de binmeye başlayınca bu panik ve karmaşa iyice artmıştır. Kimliği belli olmayan bir subay tarafından ölü ve yaralı sayısının fazla olduğu ve cephanenin bittiğine dair yardım mesajı çekilmiştir. Durumdan haberi olmayan donanma birimleri askerleri geri çekmek için tahliye botlarını göndermiştir ve Matthews’ in bilgisi dışında tahliye başlamıştır. Bu durumdan haberi olmayan Matthews ’de fazla tutunamayacaklarını ve durumunun kritik olduğunun farkına varınca Y sahilinden tahliye başlamıştır. Tahliyeden Hamilton şu şekilde bahsetmektedir:

 “Bu cesur adamlar aralıksız süren çarpışmayla oldukça yorulmuştu, destek kuvvetlerin zamanında ulaşıp ulaşmayacağı şüpheliydi ve gemiye tekrar dönmeleri için emirler verildi. H:M.S Goliath, Dublin, Amethyst ve Sapphire sayesinde, ayrıca tepe hattından düşmanı süren King’s Own Scottish Borderers’ın küçük bir artçı birliğinin derin bağlılığı sayesinde, bütün birliklerin yaralılar, stoklar ve mühimmatla birlikte yeniden gemiye çıkması güvenli bir şekilde başarıyla sonuçlandırıldı.”

Y Sahilinde bulunan 4.5’’ lik toplar..

Tahliye esnasında Türk birlikleri de donanma ateşinden korunmak için taarruz etmemiştir. Y sahilinden tahliye edilen birlikler Yarımada’nın güney ucuna kaydırılmıştır.

Pınariçi Koyu’nda düşman ile ansızın karşılaşılmasına rağmen kendilerinden sayıca üstün olan düşman karşısında Türk kuvvetleri şehit sayısına bakılmaksızın kanlarının son damlasına kadar çetin bir şekilde göğüs göğüse çarpışarak vatan için ölüme koşmuşlardır. Çekilmemiş çilelerin çekildiği, anaların önce vatan diyerek evladını kurban ettiği, Türk’ün ön sözünün yazıldığı yer Çanakkale’dir.


KAYNAKÇA

  • Bilgin, İsmail, Çanakkale Destanı Gerçek Efsanenin Öyküsü, Timaş Yayınları, İstanbul, 2011.
  • Bilgin, İsmail, Çanakkale Savaşı Günlüğü, , Timaş Yayınları, İstanbul, 2009.
  • Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt II. Kitap Çanakkale Cephesi, Genel Kurmay Basımevi, Ankara.
  • Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Çanakkale Deniz Komutanlığı, Deniz Basımevi Müdürlüğü, İstanbul, 2008.
  • Demir, Mustafa, Çanakkale Savaşları Tarihi, Cilt 4, Değişim Yayınları, İstanbul, 2008.
  • General C:F Aspinall Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekâtı, Cilt 1, Arma Yayınları, İstanbul, 2005.
  •  Sezen, Niyazi, 25 Nisan 1915’ten Raporlar ve Günlükler, Kenan Ofset, İstanbul.
  • Uğurlu, Andaç, Çanakkale Savaşanlar Anlatıyor, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2006.

About the author

ÇSATT

Biz geçmişten geleceğe kurulmuş bir köprüyüz.
Biz 1915’te canlarını feda eden kahraman Türk askerinin torunlarıyız.
Biz Seyit Onbaşı, Yahya Çavuş, Cevat Paşa’yız.
Biz Çanakkale’yiz.
Biz ÇSATT’ız.

Leave a Comment